"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Resulallahın Süt anneleri ve Süt kardeşlerinin İsimleri

Bize Muhammed b. Ömer b. Vakıd el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bana Musa b. Şeybe anlattı. O Umeyre bt. Ubeydullah b. Kab b. Malikten, o da Berre bt. Ebu Tecradan rivayet etti; dedi ki: Halimeye götürülmeden önce ilk defa, birkaç günlüğüne Resulallaha Mesruh adındaki oğlunun sütünü veren Süveybedir. Resulallahtan önce Hamza b. Abdülmuttalibi de emzirmişti. Resulallahtan sonra da, Ebu Seleme b. Abdülesed el-Mahzumiyi emzirmişti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Mamerden, o ez- Zühriden, o Ubeydullah b. Abdullah b. Ebu Sevrden, o da İbn Abbastan rivayet etti; dedi ki: Halimeye götürülmeden önce, birkaç günlüğüne Resulallaha Ebu Lehebin cariyesi Süveybe süt emzirmişti. Onunla birlikte Ebu Seleme b. Abdülesede de süt vermişti. O, Resulallahın süt kardeşiydi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Mamerden, o ez- Zühriden, o da Urve b. Zübeyrden rivayet ettiğine göre: Ebu Leheb, Süveybeyi özgürlüğüne kavuşturmuştu; o da Resulallahı emzirdi. Ebu Leheb ölünce, ailesinden biri onu rüyada kötü bir halde gördü ve ona, “Nelerle karşılaştın?” diye sordu. O, “Sizden sonra bolluk görmedik; ancak Süveybeyi özgürlüğüne kavuşturduğum için – başparmağıyla şehadet parmağı arasındaki oyuğu göstererek- bana su verildi.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer, birden çok ilim ehlinden haber verdi; dediler ki: Resulallah Mekkede iken Süveybeyi ziyaret edip hal hatırını sorardı. Hatice de ona ikramda bulunurdu. Kendisi henüz cariye idi. Hatice, onu azat etmek amacıyla Ebu Lehebden, onu kendisine satmasını istedi. Ebu Leheb bunu reddetti. Resulallah Medineye hicret ettiği zaman Ebu Leheb onu azat etti. Resulallah , Hayberden dönerken, H. 7. yılda onun vefat ettiği haberi kendisine gelinceye kadar ona hep hediye ve giyecek gönderirdi. Resulallah , “Onun oğlu Mesruh ne yaptı acaba?” diye sordu. Kendisine, “Ondan önce vefat etti; akrabalarından hiçbiri kalmadı.” denildi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O İbrahim b. Abbastan, o da el-Kasım b. Abbas el-Lehebiden rivayet etti; dedi ki: Resulallah hicret ettikten sonra Süveybeyi sorardı. “Vefat etti” haberi kendisine gelinceye kadar ona hediye ve giyecek gönderirdi. Vefat edince, “Akrabalarından kim kaldı?” diye sordu. “Kimse kalmadı.” dediler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Mamer bize haber verdi. O Yahya b. Kesirden, o İkrimeden, o da İbn Abbastan rivayet ettiğine göre: Resulallah , “Hamza b. Abdülmuttalib süt kardeşimdir.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ömer b. Said b. Ebu Hüseyn anlattı. O da İbn Ebu Müleykeden rivayet etti; dedi ki: Hamza b. Abdülmuttalib, Resulallahın süt kardeşidir. Her ikisini de Araplardan bir kadın emzirmiştir. Hamza, Sad b. Bekiroğullarında bir sütannedeydi. Resulallah ise, Halime annesinin yanında iken, Hamzanın sütannesi tarafından bir gün emzirilmiştir. Bize Halid b. Hıdaş haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb el- Mısri haber verdi. O, Mahreme b. Bükeyrden; o da babasından rivayet etti; Abdullah b. Müslimin şöyle dediğini işittim: Muhammed b. Müslimden -kardeşi ez-Zühriyi kastediyor- işittim; şöyle diyordu: Humeyd b. Abdurrahman b. Avfın şöyle dediğini işittim: Resulallahın zevcesi Ümmü Selemeden işittim. Ümmü Seleme şöyle dedi: Resulallaha , “Senin Hamzanın kızı ile olan durumun nedir ya Resulallah?” diye soruldu veya kendisine, “Sen Hamzanın kızını istemez misin ya Resulallah?” diye soruldu. Resulallah , “Hamza benim süt kardeşimdir.” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya haber verdi; dedi ki: Bize Katade haber verdi. O Cabir b. Zeydten, o da İbn Abbastan rivayet ettiğine göre: Resulallahın Hamzanın kızı ile evlenmesi istenildi. “O benim süt kardeşimin kızıdır. O asla benim için helal değildir; neseb yoluyla haram olan (bir kadın), süt emzirme yoluyla da haramdır.” dedi. Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Ali b. Zeyd b. Cüdandan, o da Said b. el-Müseyyebden rivayet ettiğine göre: Ali (r) şöyle dedi: “Ben, Hamzanın kızı hakkında Resulallah ile görüştüm; onun güzelliğinden söz ettim. Bunun üzerine Resulallah , O benim süt kardeşimin kızıdır. Allahın, neseb yoluyla haram olanları süt emzirme yoluyla da haram kıldığını bilmez misin? dedi.” Bize Hişam b. Abdülmelik Ebül-Velid et-Tayalisi anlattı, dedi ki: Bize Şube haber verdi. O da Muhammed b. Ubeydullahtan rivayet etti; dedi ki: Ebu Salihten işittim; o da Aliden rivayet etti; dedi ki: (Evlenmesi için) Hamzanın kızını Resulallaha anlattım. “O benim süt kardeşimin kızıdır.” dedi. Bize Said b. Süleyman el-Vasıti haber verdi; dedi ki: Bize Leys b. Sad haber verdi. O Yezid b. Ebu Habibden, o da Irak b. Malikten rivayet etti; dedi ki: Zeynep bt. Ümmü Seleme kendisine haber verdi; dedi ki: Ümmü Habibe Resulallaha şöyle dedi: “Bize anlatılanlara göre Dürre bt. Ebu Seleme ile evleneceksiniz, öyle mi?” Resulallah , “Ümmü Selemenin üzerine mi?” dedi ve ilave etti: “Ümmü Seleme ile evli olmasaydım bile Dürre bana helal olmazdı, çünkü onun babası benim süt kardeşimdir.” Bize Muhammed b. Ömer b. Vakıd el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bize Zekeriya b. Yahya b. Yezid es-Sadi haber verdi. O da babasından rivayet etti; dedi ki: Süt çocuğu alabilmek için Sadoğulları kabilesinden on kadın Mekkeye gelmişti. Halime bt. Abdullah b. el-Haris b. Sicne b. Cabir b. Rizam b. Nasıra b. Fusayye b. Nasr b. Sad b. Bekir b. Hevazin b. Mansur b. İkrime b. Hasafe b. Kays b. Aylan b. Mudarın dışında bütün kadınlar birer süt çocuğu aldılar. Halimenin kocası el-Haris b. Abdüluzza b. Rifaa b. Millan b. Nasıra b. Fusayye b. Nasr b. Sad b. Bekir b. Hevazin de onunla birlikteydi. Künyesi Ebu Züeyb idi. Halimenin ondan olan çocuğu Abdullah b. el-Haris idi. Halime onu emziriyordu. Ayrıca Üneyse bt. el- Haris ve Cüdame bt. el-Haris, yani Şeyma, onların kızlarıydı. Annesiyle birlikte Resulallaha dadılık yapan ve onu dizine koyan Şeymadır. Resulallah kendisine gösterildi. Halime, “Yetimdir, malı yoktur. Onun annesi yapamaz mıydı acaba?” dedi. Kadınlar Halimeyi arkada bırakarak yola çıktılar. Bunun üzerine Halime kocasına, “Bütün arkadaşlarım gitti. Mekkede bu yetim çocuk dışında emzirilecek bir çocuk kalmadı. Onu alsak mı, diyorum. Çünkü ben bir şey almadan memleketime dönmek istemiyorum. Ne dersin?” dedi. Kocası kendisine, “O çocuğu al! Belki de Allah onu bizim için hayırlı kılar.” dedi. Halime Resulallahın annesine geldi ve onu alıp kucağına koydu. Halime memelerini Resulallaha yönlendirdi, süt damlamaya başladı. Resulallah doyuncaya kadar içti; süt kardeşi de içti. Şüphesiz ki, süt kardeşi açlıktan uyuyamıyordu. Annesi (amine), “Ey sütana, bu oğluna dikkat et, ona bir hal olacaktır.” dedi ve doğum esnasında gördüklerini, kendisine söylenenleri ona anlattı ve şöyle dedi: “Üç gece bana Oğlunu Sadoğullarına, Ebu Züeyb ailesine sütanneye ver! denildi.” Halime, “Şu anda kucağımdaki çocuğun babası Ebu Züeybdir ve o benim kocamdır.” dedi. Halime memnun oldu ve duyduklarına çok sevindi. Sonra çocuğu aldı ve kaldıkları yere geldi. Dişi merkeplerine bindiler. Halime bindi, Resulallahı önüne koydu. (Kocası) el-Haris de yaşlı bineklerine bindi. Vadis-Sirer denen yerde arkadaşlarına yetiştiler. Onlar bineklerini otlatıyorlardı. Halime ve kocası bineklerini durdurdular. Arkadaşları, “Ey Halime! Ne yaptın?” dediler. Halime, “Vallahi hayatımda gördüğüm en hayırlı ve en bereketli çocuğu aldım.” dedi. Kadınlar, “O Abdülmuttalibin oğlu mu?” dediler. Halime, “Evet” dedi. Halime, “Henüz yerimizden ayrılmadan bazı kadınlarımızın hasetlendiklerini gördüm.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bazı insanların anlattığına göre: Halime Resulallahı alıp memleketine doğru gidince amine şöyle dedi: Dağların üzerinden geçen kötülüklerden, Ve diğer adamların pisliklerinden, Onu koruması için celal ve azamet sahibi olan Allaha sığınıyorum. Taki akrabalığı omuzlamış olarak mevaliye (kölelere), Ve diğer fakir ve kimsesizlere iyilik yaptığını görünceye kadar. Bize Muhammed b. Ömer arkadaşlarından naklederek haber verdi; dedi ki: Resulallah sütten kesilinceye kadar iki yıl onların yanında kaldı. Sanki dört yaşında gibiydi. İki yaşında iken, ziyaret amacıyla annesine getirdiler. Halime onunla ilgili olarak gördüğü şeyleri ve bereketi annesine anlattı. amine: “Çocuğumu götür. Ben onun Mekke vebasına yakalanmasından korkuyorum. Vallahi ona bir hal olacaktır.” dedi. Halime onu geri götürdü. Resulallah dört yaşına geldiğinde, kardeşleriyle birlikte mahalleye yakın otlaklarda dolaşıyordu. Orada iki melek ona geldiler, karnını açıp içinden siyah bir pıhtı çıkardılar ve attılar. Altından bir leğen içinde karnını kar gibi beyaz bir su ile yıkadılar. Sonra onu ümmetinden 1.000 kişiyle tartıya koydular; onun tarafı ağır geldi. Meleklerden biri diğerine: “Eğer bütün ümmetiyle tartıya konsa hepsinden ağır gelir.” dedi. Onun erkek kardeşi annesine, “Anne! Kureyşli kardeşime yetiş!” diye bağırdı. Annesi koşarak çıktı; yanında kocası da vardı. Resulallahı rengi sararmış olarak buldular. Onu hemen annesi amine bt. Vehbin yanına götürdü, durumu ona bildirdi ve “Burunlarımız kesilmedikçe biz onu size geri vermek istemeyiz.” dedi. Sonra Halime Peygamberi geri götürdü. Bir yıl veya bir yıla yakın bir müddet daha yanında kaldı. Onun uzak bir yere gitmesine izin vermiyordu. Sonra bir bulut parçasının ona gölge yaptığını gördü. Durduğunda duruyor, yürüdüğünde bulut da hareket ediyordu. Bu durum Halimeyi korkuttu. Beş yaşında iken onu geri vermek üzere annesine götürdü. Halime Resulallahı insanlar arasında kaybetti; aradı, onu bulamadı. Abdülmuttalibe geldi, durumu ona bildirdi. Abdülmuttalib onu aradı, bulamadı. Bunun üzerine Kabenin yanında durup şöyle dedi: Allahım yolcum Muhammedi bana getir. Bana getir ve beni onunla güçlendir. Onu bana destek yapan sensin. Felek onu benden uzaklaştırmasın, o da uzaklaşmasın. Ona “Muhammed” ismini koyan sensin Allahım. Bize Said b. Süleyman el-Vasıti haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. Abdullah haber verdi. O Davud b. Ebu Hindten, o Abbas b. Abdurrahmandan, o Kindir b. Saidden, o da babasından rivayet etti; dedi ki: Ben Kabeyi tavaf ediyordum; bir de ne göreyim; bir adam, “Allahım yolcum Muhammedi bana getir. Bana getir ve beni onunla güçlendir.” diyor. “Kim bu adam?” diye sordum. Dediler ki: “Abdülmuttalib b. Haşimdir. Bir oğlunu devesinin peşine göndermiş; hangi ihtiyacı için o oğlunu göndermişse mutlaka ihtiyacını elde etmiştir.” Bir de baktık, oğlu Muhammed çıkageldi. Abdülmuttalib onu bağrına bastı ve “Bundan böyle seni hiçbir işe göndermeyeceğim.” dedi. Bize Muaz b. Muaz el-Anberi haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn haber verdi. O da İbnül-Kıbtıyyeden rivayet etti; dedi ki: Resulallah Sad b. Bekiroğullarının yanında sütanneye verilmişti. Amr b. asım el-Kilabi bize haber verdi; dedi ki: Hişam b. Yahya bize haber verdi; O da İshak b. Abdullahtan rivayet ettiğine göre: Resulallahın annesi, onu süt emziren Sadoğullarına gönderdiğinde sütanneye, “Benim oğlumu koru.” dedi ve (doğum esnasında) gördüğü halleri ona anlattı. Yahudiler (Halimenin) yanından geçtiler. Halime onlara, “Bu oğlum hakkında ne dersiniz? Hamileliğim esnasında şunları gördüm, doğum esnasında şunları gördüm.” diye annesinin anlattıklarını onlara anlattı. Yahudiler, “Bu çocuk yetim mi?” dediler. Halime, “Hayır! Bu babasıdır, ben de onun annesiyim.” dedi. Bunun üzerine Yahudiler, “Eğer yetim olsaydı onu öldürürdük.” dediler. Ravi dedi ki: Halime onu alıp götürdü ve “Az daha emanetime zarar verecektim.” dedi. İshak dedi ki: Resulallahın bir erkek süt kardeşi vardı. Durmadan Muhammede, “Sence kıyamet olacak mı?” diyordu. Muhammed Resulallah , “Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim, kıyamet günü senin elinden tutup seni tanıtacağım.” dedi. [Dedi ki:] Süt kardeşi Resulallahın vefatından sonra iman edince oturup ağlıyor ve “Bütün umudum, Resulallahın elimden tutmasıyla kurtulmamdır.” diyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Zekeriya b. Yahya b. Yezid es-Sadi haber verdi. O da babasından nakletti; dedi ki: Resulallah , “Sizin en fasihiniz benim. Ben Kureyştenim. Lisanım Beni Sad b. Bekir lisanıdır.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd el- Leysi haber verdi. O da Beni Sad kabilesinden yaşlı bir adamdan nakletti; dedi ki: Bir gün Halime bt. Abdullah Mekkede Resulallahın yanına geldi. Resulallah Hatice ile evlenmişti. Halime memleketin kıtlığından ve hayvanlarının telef olmasından şikayetçi oldu. Resulallah onun hakkında Hatice ile konuştu; ona kırk koyun ve binmeye müsait bir deve verdi. Halime ailesine döndü. Bize Abdullah b. Nümeyr el-Hemdani haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Said el-Ensari haber verdi. O da Muhammed b. el-Münkedirden rivayet etti; dedi ki: Peygambere süt emziren bir kadın, yanına girmek için izin istedi. Yanına girince Resulallah , “Anneciğim! Anneciğim!” dedi ve ridasını alıp onun için yere serdi. O da üzerine oturdu. Bize İbrahim b. Şemmas es-Semerkandi haber verdi; dedi ki: el-Fadl b. Musa es-Sinani bize haber verdi. O İsa b. Ferkadten, o da Ömer b. Saddan rivayet etti; dedi ki: Resulallahın sütannesi, onun yanına geldi. Resulallah ridasını onun için yere serdi; ellerini sütannesinin elbiselerinin içine sokup göğsünün üzerine koydu. [Dedi ki:] Resulallah onun ihtiyaçlarını tedarik etti. [Dedi ki:] Resulallahın sütannesi, Ebu Bekirin yanına geldi. O da ridasını onun için yere serdi ve “Müsaade edersen, elimi elbiselerinin dışına (göğsünün üzerine) koyayım” dedi. [Dedi ki:] Ebu Bekir böyle yaptı ve onun ihtiyaçlarını giderdi. Sonra Ömere geldi; Ömer de böyle yaptı.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Mamerden, o da ez-Zühri, Abdullah b. Cafer, İbn Ebu Sebreden ve başkalarından rivayet etti; dediler ki: el-Ciranede ganimetler taksim edildikten sonra Hevazin heyeti Resulallahın yanına geldi. Heyetin içinde Resulallahın süt amcası Ebu Servan da vardı. Ebu Servan o gün dedi ki: “Ey Allahın Elçisi! Şu esirler arasında seni besleyen halaların, teyzelerin ve dadıların vardır. Doğrusu biz evlerimizde sana baktık ve seni memelerimizden emzirdik. Süt emerken seni gördüm; senden daha hayırlı bir bebek görmedim. Sütten kesilmiş olarak seni gördüm; senden daha hayırlı bir çocuk görmedim. Seni genç olarak da gördüm; senden daha hayırlı bir genç görmedim. Dostlar senin hakkında (sadece) hayrı konuştu. Bununla birlikte bizler senin köklerin ve aşiretiniz. Bize iyilik yap, Allah da sana iyilik yapsın.” Resulallah , “Sizi çok bekledim. Hatta gelmezsiniz diye, sizden ümid kesmiştim.” dedi. Resulallah esirleri taksim etmiş, herkese ikişer pay düşmüştü. Daha sonra Hevazinlilerden on dört kişi Müslüman olarak Resulallahın yanına geldiler. Arkalarındaki kavimlerinin de Müslüman olacaklarını haber verdiler. Grubun başı ve sözcüsü Ebu Surad Züheyr b. Surad idi. Dedi ki: “Ya Resulallah! Bizler köküz ve aşiretiz. Sana malum olan bir belaya bulaştık ya Resulallah. Kuşkusuz bu tutuk evlerinde halaların, teyzelerin ve sana bakan dadıların vardır. Eğer bizler el-Haris b. Ebu Şemri veya Numan b. el-Münziri emzirseydik, sonra da senin başımıza getirdiğini onlar başımıza getirmiş olsalardı, onların şefkatlerini ve iyiliklerini umardık. Oysa sen bakılanların en hayırlısısın.” [Deniliyor ki:] Ebu Surad o gün şöyle demişti: “Kuşkusuz bu esirlerin tutuldukları yerlerde kız kardeşlerin, halaların, teyzelerin, amcakızların ve halakızların vardır. Onların en uzağı bile sana yakındır. Anam babam sana feda olsun! Onlar evlerinde sana baktılar, memelerinden sana süt emzirdiler ve dizlerinde seni uyuttular. Sen bakılanların en hayırlısısın.” Resulallah ise “Muhakkak ki, en güzel söz doğru olandır. Yanımda gördüğünüz (gibi sizden) bazı Müslümanlar da vardır. Çocuklarınız ve kadınlarınız mı sizin için daha önemli yoksa mallarınız mı?” dedi. Onlar, “Ya Resulallah! Bizi şerefimizle mallarımızdan birisini tercih etmekle karşı karşıya bıraktınız. Kuşkusuz hiçbir şeyi şerefimizle denk tutamayız. Bize çocuklarımızı ve kadınlarımızı veriniz.” dediler. Resulallah şöyle dedi: “Bana ve Beni Abdülmuttalibe ait olanlar sizindir! Sizin için (mallarınızın geri kalan kısmını) insanlardan da isteyeceğim. Ben insanlara öğle namazını kıldırdığım zaman siz, Resulallahı Müslümanların yanında, Müslümanları da Resulallahın yanında şefaatçi kılıyoruz. deyiniz. Ben, Bana ve Beni Abdülmuttalibe ait olanlar sizindir. diyeceğim. Sonra da sizin için insanlardan da talep edeceğim.” dedi. Resulallah öğle namazını kıldırdığında, onlar kalkıp Resulallahın onlara tavsiye ettiği gibi konuştular. Bunun üzerine Resulallah kendisine ve Beni Abdülmuttalibe ait olanları onlara geri verdi. Muhacirler ve Ensar da geri verdiler. Onlar için (diğer) Arap kabilelerinden de istedi. Hepsi gönül rızasıyla (Resulallahın emrine) teslim olmak ve ellerindeki esirleri geri vermek hususunda söz birliği yaptılar. Sadece bir kabile ellerindeki esirleri bırakmak istemedi. Resulallah esirlerin yerine onlara deve verdi.