"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Mescid-i kıbleteyn

Sevgili Peygamberimiz , Medine-i münevvereye hicret edeli onyedi ay geçmişti. Şimdiye kadar hep Kudüs-i şerifteki Beyt-i Makdise dönerek namazlarını kılarlardı. Bu sırada yahudilerin; “Ne acaib iştir! Dini bizden ayrı, fakat kıblesi bizim gibi!” diye söyledikleri, Resulallah efendimize kadar geldi. Bu söylentilerden, kalb-i şerifleri incindi. Bir gün Cebrail geldiğinde, ona buyurdular ki: “Ey Cebrail! Allahın, yüzümü, yahudilerin kıblesinden Kabeye çevirmesini arzu ediyorum.” Cebrail da; “Ben, ancak bir kulum. Bunu, Allahtan niyaz et!” diye cevap verdi. Bundan sonra Bakara suresinin 144. ayet-i kerimesi nazil oldu. Buyruldu ki: “(Ey Habibim! Vahyin gelmesi için) yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu muhakkak görüyoruz. Bunun için, biz seni, razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Şimdi yüzünü Mescid-i Haram tarafına (Kabeye) döndür. (Ey müminler!) Siz de, her nerede olursanız yüzünüzü namazlarda o tarafa çeviriniz. Şüphe yok ki, kendilerine kitap verilenler, bu kıble çevrilişinin, Rableri tarafından hak olduğunu elbette bilirler. Allah ise, onların yapacaklarından gafil değildir.” Bu ayet-i kerime nazil olduğunda, Resulallah efendimiz eshabına öğle namazını kıldırıyordu. Namazın yarısına gelmişlerdi, vahyi alır almaz yönlerini Kabe-i muazzamaya çevirdiler. Eshab-ı kiram da Habib-i ekrem efendimize uyarak, o tarafa döndüler. Bu mescide Mescid-i Kıbleteyn yani iki kıbleli mescid ismi verildi. Resulallah efendimiz, Kubaya da gidip, ilk yapılan mescidin mihrabını mübarek elleriyle yeniden yaptı ve mescidin duvarlarını değiştirdi.