"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Ebu zerr-il-gıfari

İnsanlar, birer-ikişer hidayete kavuşuyor ve İslamın nuru Mekke dışında da yayılarak alemi aydınlatmaya başlıyordu.

İslamın doğuş haberi ve yayılışı karşısında, müşrikler engelleme yollarına baş vuruyorlardı. Nihayet bu haber, Beni Gıfar kabilesine de ulaştı. Ebu Zerr-il-Gıfari bu haberi işitir işitmez kardeşi Üneysi Mekkeye gönderip, durumu araştırmasını istedi. Üneys, Mekkeye gidip, Peygamber efendimizin meclisinde bulundu. Hayran kalarak geri döndü. Kardeşi Ebu Zer hazretleri; “Ne haber getirdin?” diye sorunca; “Efendimiz! Vallahi hep hayrı, iyiliği emreden ve kötülüklerden sakındıran pek yüce bir zat gördüm” dedi. Ebu Zerr-il-Gıfari; “Peki, insanlar Onun hakkında ne diyorlar?” deyince, zamanın meşhur şairlerinden olan kardeşi Üneys; “Şair, kahin, sihirbaz diyorlar. Fakat Onun sözleri kahinlerin, sihirbazların sözlerine benzemiyor. Ayrıca söylediklerini, şairlerin her çeşit şiirleriyle karşılaştırdım. Onlara da benzemiyor. Benzeri olmayan bu sözler hiç kimsenin sözüyle de ölçülemez. Vallahi, o zat hakkı bildiriyor, doğruyu söylüyor. Ona inanmayanlar yalancı ve sapıklık içindedirler” diye cevap verdi.

Ebu Zerr-il-Gıfari bu haber üzerine Mekkeye gitmeye ve Peygamber efendimizi görüp müslüman olmaya karar verdi. Eline bir deynek ve biraz da azık alarak, şevkle Mekkenin yolunu tuttu. Mekkeye varınca, halini kimseye anlatmadı. Çünkü müşrikler, Peygamber efendimize ve yeni müslüman olanlara şiddetli düşmanlık yapıyorlar, eziyetlerini de git gide arttırıyorlardı. Bilhassa müslüman olup, kimsesiz ve garip kimselere pek fazla işkence yapıyorlardı. Ebu Zer , Mekkede kimseyi tanımıyordu. Garib ve yabancı idi. Bu bakımdan kimseye bir şey sormadı. Kabenin yanında Resulallahı görmek için fırsat kolluyor, nerede olduğunu öğrenmek için bir işaret arıyordu.