"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Muhammedin Dedesi Abdülmuttalib

Peygamber efendimiz Kureyş kabilesinin Haşim oğulları kolundandır. Babası Abdullahtır. Onun da babası Şeybedir. Peygamberimizin dedesi olan Şeybe, Medinede doğdu. Şeybe, babası Haşim vefat ettiğinde, daha çocuktu. Bir gün Medinede, dayılarının evi önünde arkadaşlarıyla ok talimleri yapıyordu. Onları seyreden büyükler, Şeybenin alnında parlayan nurdan, onun şerefli bir kimsenin oğlu olduğunu tahmin ederek hayran kaldılar. Ok atma sırası Şeybeye geldiğinde, yayını gerip hedefe okunu saldı. Ok, tam isabet edince, o heyecanla; “Ben Haşimin oğluyum. Elbette okum hedefini bulur!” dedi. Onun bu sözlerinden, Mekkeli Haşimin oğlu olduğunu anladılar. O sırada Haşim ölmüştü. Abdü Menaf oğullarından biri Mekkeye döndüğünde, Haşimin kardeşi Muttalibe; “Medinede bulunan yeğenin Şeybe çok akıllı bir çocuk. Alnında da herkesi hayran bırakan bir nur parlıyor. Böyle kıymetli bir çocuğu yanınızdan ayırmanız doğru mu?” dedi. Bunun üzerine Muttalib, hemen Medineye gitti ve yeğeni Şeybeyi alarak Mekkeye getirdi. Mekke sokaklarında; “Bu çocuk kimdir?” diye soranlara da; “kölemdir” derdi. Bundan sonra Şeybenin ismi, Muttalibin kölesi anlamına gelen Abdülmuttalib olarak kaldı.

Abdülmuttalib, amcası Muttalib vefat edinceye kadar yanında kaldı. Abdülmuttalib ki, mübarek bedeninden misk kokusu gelirdi. Alnında, Allahın habibi Muhammed ın nuru parlar, etrafına hayırlar, bereketler saçardı. Her ne zaman Mekke beldesine yağmur yağmayıp kıtlık olsa, Mekkeliler Abdülmuttalibin eline yapışıp kendisini Sebir Dağına çıkarırlar, dua etmesi için ona yalvarırlardı. O da kimseyi kırmaz. Allaha yağmur ihsan etmesi için dua ederdi. Cenab-ı Hak da, Abdülmuttalibin alnında parlayan sevgili Peygamberimizin nuru bereketine duasını kabul eder, bol bol yağmur gönderirdi. Böylece Abdülmuttalibin günden güne kıymet ve itibarı çoğaldı. Mekkeliler onu başlarına reis seçtiler. Ona karşı gelen olmaz, emri altına giren de rahat ve huzur bulurdu. O devrin hükümdarları da, Abdülmuttalibin faziletini ve büyüklüğünü tasdik ederlerdi. Sadece İran kisrası çekemez, açık ve gizli olarak ona düşmanlık beslerdi. Abdülmuttalib, Hanif dinine tabi idi, yani müslüman idi. Bu din, dedelerinden İbrahim ın dini idi. Bu sebeple, hiç bir zaman puta tapmadı ve hatta yanlarına bile yaklaşmadı. Kabenin etrafında Allaha dua eder, ibadetini yapardı.