"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Nurunun temiz alınlardan geçmesi

adem yaratılınca alnına, sevgili peygamberimiz Muhammed ın nur-ı şerifi kondu. O nur alnında parlamaya başladı. Tefsir-i Mazharide bildirildiği gibi; adem dan itibaren temiz babalardan ve temiz analardan geçerek, Peygamber efendimize kadar geldi. Bunu Allahayet-i kerimede mealen şöyle bildirmiştir; “Sen, yani senin nurun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ınkılab etmiş, ulaşmıştır.” (Şuara suresi: 219) Hadis-i şeriflerde ise; “Allah insanları yarattı. Beni insanların en iyi kısmından vücuda getirdi. Sonra, bu kısımlarından en iyisini (Arabistanda) seçti. Beni bunlardan vücuda getirdi. Sonra evlerden, ailelerden en iyisini seçip, beni bunlardan meydana getirdi. O halde, benim ruhum ve cesedim mahlukların en iyisidir. Benim silsilem, ecdadım en iyi insanlardır.”

“Allah, her şeyi yoktan var etti. Her şey içinden insanları sevdi, kıymetlendirdi. İnsanlar içinden de seçtiklerini Arabistanda yerleştirdi. Arabistandaki seçilmişler arasından da, beni seçti. Beni, her zamanki insanların seçilmişlerinde, en iyilerinde bulundurdu. O halde, Arabistanda bana bağlı olanları sevenler, benim için severler. Onlara düşmanlık edenler, bana düşmanlık etmiş olurlar” buyrulmuştur.

Yaratılan ilk insan olan adem , Muhammed ın zerresini taşıdığı için, alnında Onun nuru parlıyordu. Bu zerre Havvaya, ondan da Şit a ve böylece temiz erkeklerden temiz kadınlara ve temiz kadınlardan temiz erkeklere geçti. Muhammed ın nuru da zerre ile birlikte, alınlardan alınlara geçti. Melekler ne zaman adem ın yüzüne baksalar, alnında Muhammed ın nurunu görürler ve Ona istiğfarda bulunurlardı. adem vefat edeceği zaman, oğlu Şit a dedi ki: “Yavrum! Bu alnında parlayan nur, son peygamber Muhammed ın nurudur. Bunu, mümin, temiz ve afif hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyette bulun!” Muhammed a gelinceye kadar, bütün babalar, oğullarına böyle vasiyet etti. Hepsi bu vasiyeti yerine getirip, en asil ve en kibar kızlar ile evlendiler. Nur, kadın erkek, temiz alınlardan geçerek asıl sahibine ulaştı. Resulallah efendimizin dedelerinden birinin iki oğlu olsa yahut bir kabile iki kola ayrılsa, peygamberimiz Muhammed ın nuru, en şerefli ve hayırlı olan tarafta bulunurdu. Her asırda Onun dedesi olan zat, yüzündeki nurdan belli olurdu. Onun nurunu taşıyan seçilmiş bir soy vardı ki, her asırda bu soydan olan zatın yüzü pek güzel ve çok nurlu olurdu. Bu nur ile kardeşleri arasında seçilir, içinde bulunduğu kabile başka kabilelerden daha üstün, daha şerefli olurdu. Nitekim Peygamber efendimiz bir Hadis-i şeriflerinde buyurdular ki: “Benim dedelerimin hiç biri zina yapmadı. Allah, beni, tayyib, iyi babalardan, temiz analardan getirdi. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben bunların en hayırlısında, en iyisinde bulunurdum.”

adem dan beri, evladdan evlada geçerek gelen bu nur, Taruha, ondan oğlu İbrahim a, sonra oğlu İsmail a geçmiştir. Onun da alnında güneş gibi parlayan nur, evlatlarından Adnana ondan Meadd, ondan da Nizara intikal etmiştir. Nizar doğunca, babası Meadd, oğlunun alnında nuru görüp sevinmiş, büyük bir ziyafet vererek; “Böyle oğul için, bu kadar ziyafet az bir şey” dediği için, oğlunun adı Nizar yani az bir şey manasında kalmıştır. Bundan sonra da nur, sıra ile intikal ederek asıl sahibi olan sevgili peygamberimiz Muhammed a ulaşmıştır. Peygamber efendimizin şerefli nesebi Adnana kadar şöyledir:

Resulallahın babası Abdullahtır. Abdullahın babaları sıra ile Abdülmuttalib (Şeybe) ve Haşim (Amr) ve Abdü-Menaf (Mugire) ve Kuseyy (Zeyd) ve Kilab ve Mürre ve Kab ve Lüveyy ve Galib ve Fihr ve Malik ve Nadr ve Kinane ve Huzeyme ve Müdrike (amir) ve İlyas ve Mudar ve Nizar ve Meadd ve Adnan.

Peygamber efendimiz bir hadiste şöyle buyurdu: “Ben, Abdullah, Abdülmuttalib, Haşim, Abdü Menaf, Kuseyy, Kilab, Mürre, Kab, Lüveyy, Galib, Fihr, Malik, Nadr, Kinane, Huzeyme, Müdrike, İlyas, Mudar, Nizar, Meadd, Adnan oğlu Muhammedim. Mensup olduğum topluluk, ne zaman, ikiye ayrılmış ise, Allah beni muhakkak onların en hayırlı olan tarafında bulundurmuştur…” Başka bir hadiste de; “Allah, İbrahim oğullarından İsmaili seçti. İsmail oğullarından Kinane oğullarını seçti. Kinane oğullarından Kureyşi seçti. Kureyşten Haşim oğullarını seçti. Haşim oğullarından Abdülmuttalib oğullarını seçti. Abdülmuttalib oğullarından da beni seçti” buyurdu.

Kıldı ol nur, anın alnında karar,

Kaldı anın ile nice ruzigar.

Sonra Havva alnına, nakl etdi bil,

Durdu anda dahi nice ay ve yıl.

Şis doğdu, ona nakl etdi bu nur,

Anın alnında, tecelli kıldı nur.

İrdi İbrahim ve İsmaile hem,

Söz uzanır, ger kalanın der isem.

İş bu resm ile müselsel, muttasıl,

Ta olunca Mustafaya müntekıl.

Geldi çün ol rahmeten-lil-alemin,

Vardı nur, anda karar kıldı hemin.