"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Havarilerin ve isa nusaybine gitmeleri

Mirhand tarihinde Selman-ı Farisi hazretlerinden şöyle rivayet edilir: Îsa Nusaybinde bulunan kibri ve zulmü ile meşhur bir hükümdarı imana davete memur edilince, harekete geçti. Havarilere; “Hanginiz bu şehre varıp; Allahın kulu ve resulü ve kelimesi olan Îsa , size doğru geliyor diye seslenir” buyurdu. İçlerinden Yakub; “Ben gideyim” dedi. Îsa ona; “Peki git, ama benden en önce uzaklaşan sen olacaksın” buyurdu. Sonra yine içlerinden Tevman, izin alıp beraber gittiler. Îsa, Tevmana; “Ey Tevman! Takdir böyledir ki, yakın zamanda senin başına bela gelecek” buyurdu. Şemun da; “Ya Ruhallah! İzin verirseniz ben de gideyim, ama bir şartım vardır. Eğer dara düşersem ve sizi çağırırsam, nazarınızı, himmet ve yardımınızı eksik etmeyesiniz” deyip, izin aldı. Üçü beraber o şehre doğru gittiler. Şemun, şehrin dışında durup, yoldaşlarına; “Siz girin seslenin, zarara uğrarsanız, ben sizi kurtarmaya çalışırım” dedi. Yakubla Tevman şehre girdi. Yakup bildirilen şekilde seslendi. Sesi duyunca insanlar onların başlarına toplandı. “Konuşan hanginizdir” dediler. Yakup inkar etti, Tevman ise söylediklerini ikrar yani kabul ettikte, onlar inanmadılar.

Oranın halkı, daha önce Îsa ile Meryemi gerçek dışı şekilde işitip, su-i zan ettiklerinden, -haşa- dil uzatıp, lanet ettiler. Tevmanı şaha götürdüler. Şah, bunun ellerini, ayaklarını kestirdi. Gözlerine kızgın mil çektirip, zindana bıraktırdı. Şemun bu hali haber alıp şehre girdi. Halini gizledi. Güzel tedbir ve bazı çarelerle şaha yaklaştı. Hususi adamlarından ve nedimlerinden, sohbet arkadaşlarından oldu. Bir gün şaha; “Müsamahanıza sığınarak Tevmandan birkaç şey sormama izin vermenizi isterim” dedi. Şah; “Peki” dedi. Şemun; Tevmanı yanına getirtti. Birbirlerini hiç tanımıyor gibi davrandılar. Şemun; “Ey kişi, senin sözün nedir?” dedi. Tevman; “Îsa Allahın kulu ve resulüdür derim” dedi. “Sözünün doğruluğuna delilin nedir” deyince; “Her hastalığa ilaç olmaktır” dedi. “Tabipler de bunu yapabilir, başka hüccet (delil) var mı?” diye sordu. Tevman delil olarak; “Evlerinde ne yeyip ne sakladıklarını bildirmektir” cevabını verdi. Şemun yine; “Kahinler de bunu yapabilir, başka alamet var mı?” dedi. “Çamurdan kuş sureti yapıp üfleyince, kuşun canlanıp uçması” deyince; “Sihirbazlar da bunu yapabilir, başka alamet var mı?” dedi. Tevman; “Hak tealanın izni ile ölüleri diriltir” dedi. Bunun üzerine Şemun şaha bakıp; “Bu kimse büyük iddiadadır. Ölüleri diriltmek, Allaha ve mucize olarak peygamberlere mahsustur, sihirbaz ve yalancıların işi değildir. Eğer doğru ise, Îsayı çağırtıp soralım. O bunu inkar ederse, bu adama her çeşit azabı yapalım; yok ölüyü diriltirse ki bu çok zor bir ihtimaldir, o zaman ona iman getirelim” dedi. Şah, Şemunun bu sözlerini hoş karşıladı. Haber gönderdiler. Îsa geldi. Şemun yine tanımıyor gibi davranıyordu. Uzun uzun sualler sorup, Îsa ikrar ve kabul edince, Şemun; “Eğer doğru isen, hastaya şifayı bu sakat adamında deneyelim dedi. Îsa , Tevmanın kesilen ellerini, ayaklarını koyup, her birini kesilen yere bitiştirerek üzerlerine eliyle sürünce, bitişip düzeldiler. Gözlerini eliyle silince, açıldılar. Şemun şaha bakıp, bu alamet peygamberliğe delildir dedi. Sonra; “Ey Îsa! Meclisimizde olanlar bu gece evlerinde ne yediler, ne sakladılar, haber ver” dedi. O da hepsini bir bir söyledi. Çamurdan yarasa teklif etti. Onu da yapıp uçurdu. Diğer hastalar için de şifa istedi. Bütün hastalar sıhhate kavuştu, ölüyü diriltmeyi söyledi. Sam bin Nuhu tayin ettiler. Yukarıda anlatıldığı gibi onu da diriltti. Sam, Îsanın hak peygamber olduğuna şehadette bulundu ve ardından yine vefat etti. Şah ve askerleri, kumandanları bu mucizeleri görüp, Îsanın, Allah tarafından peygamber olarak, gönderildiğine gönülden inanıp iman getirdiler.