"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Noel

Bizans İmparatoru Büyük Konstantinin, hristiyanlık dinine karıştırdığı ve Îsa ın doğduğu gece olduğunu iddia edip, bayram ilan ettiği geceye Noel gecesi adı verilmiştir. Miladi senenin Ocak ayının birinci günüdür. Bu günü esas alarak hazırlanan takvime de “Miladi Takvim” denir.

Büyük Konstantin, putperest iken, miladın 313. senesinde, hristiyanlığı kabul etmiş ve İstanbul şehrini büyültüp imar etmiş ve (Konstantiniyye) ismini vermişti. Bütün İncillerin birleştirilmesi için bir konsil toplamış, konsilde mevcut İncilleri dörde indirtmiş ve noel gecesinin yılbaşı olmasını da kabul etmiş, böylece yeni bir hristiyanlık dini kurulmuştu.

Dünyanın güneş etrafında dönmesi esnasında, 1 Ocak tarihinin hiç bir hususiyeti yoktur. Bu tarihin sene başı olması için de hiç bir kozmografik mahiyet bulunmamaktadır.

Kudüs civarında dünyaya gelen Îsanın doğum tarihi hakkında, o zamanın edip ve münevverlerinin eserlerinde hiç bir bilgiye rastlanmamaktadır. En küçük vakaları bile yazan Roma tarihçilerinin, Îsa gibi büyük bir peygamber hakkında derin bir sükunet göstermesi ayrıca dikkate şayandır. Yunanca, ibranice eser yazanlar da, aynı lakayıdlık, ilgisizlik içindedirler.

hristiyanların mukaddes kitabı bu günkü İncil, bir tane değildir. Bütün İncillerde Îsanın doğum günü ile ilgili olarak en küçük bir bilgi yoktur. Doğduğu sene hakkında da kapalı, tahminler yapılacak malumatlar vardır. İncilin birinde, Îsanın yahudi kralının zamanında doğduğunu yazıyor. Roma kaynakları ise, bu kralın miladdan önce öldüğünü bildiriyor. İki İncilde ise hiç bir kayıt yoktur. Miladi tarih, altıncı yüzyıla kadar hiç kullanılmadı. Miladdan sonra 525 tarihinde Denys adında bir rahip, miladi tarihi kullandı. Tarihçiler uzun müddet ya Romanın kuruluşunu, yahut dünyanın kuruluşu olarak Tevratda tahmin edilen mebdei, başlangıç yaptılar. Onsekizinci asra kadar eser yazanlar böyle hareket ettiler. Sorbon profesörlerinden Gungnebert, Îsanın miladi tarihinden onbeş sene önce veya sonra doğduğu ispat edilemez diyor. Doğum senesi tahmin edilemeyince, doğduğu gün elbette hesaplanamaz.

Eflatunun, Îsa zamanında yaşadığı Burhan-ı katı ve başka bazı kaynaklarda belirtilmektedir. Avrupa kitaplarında ise Eflatunun, miladdan yani Îsanın dünyaya gelmesinden 347 sene önce öldüğü yazılıdır. Platon ismi de verilen Eflatunun, dersleri meşhur olduğundan ölüm zamanına inanılır. Ancak Îsa gizli dünyaya gelip ve dünyada az kalıp, göke çıkarıldığından ve kendisine çok az kimsenin iman edip, senelerce gizli yaşadıklarından, milat yani noel gecesi doğru anlaşılamamıştır. Miladın, birinci Kanun (Aralık) ayının 25inde veya ikinci Kanun (Ocak) ayının 6. veya başka gün olduğu sanıldığı gibi, bu günkü miladi senenin beş sene az olduğu, çeşitli dillerdeki kitaplarda, mesela Hasib Beyin 1333 (m. 1915) baskılı Kozmoğrafya kitabında ve Takvim-i Ebüzziyada yazılıdır.

O halde, miladi sene, müslümanların senesi olan hicri sene gibi doğru ve kati olmayıp, günü de, senesi de şüpheli ve yanlıştır. Büyük alim İmam-ı Rabbani ve Burhan-ı Katıın bildirdiklerine göre, bilinen miladi sene, üçyüz seneden fazla olarak noksandır ve Îsa ile peygamberimiz Muhammed arasındaki zaman, bin seneden az değildir.

Îsa ın doğum günü belli olmayınca, noelin manası efsaneden öteye gidememektedir. İslamiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün yoktur. Mesela, Martın yirminci Nevruz günü ve Mayısın altıncı Hıdırellez günü ve Eylülün yirminci Mihrican günü, bazı yerlerde mübarek sanılır. Bu günlerin, müslümanlarla bir ilgisi yoktur ve müslümanlıkta değerli sayılmaz. Noel günü ve gecesinin ise dinimizde yeri hiç yoktur.

İslamiyet, müslümanların, imanlarında ve ibadetlerinde müslüman olmayanlara benzemelerini, onları taklid etmelerini ve onların dinlerinin ve ibadetlerinin alameti olan şeyleri yapmayı ve kullanmayı yasak etmiştir. İslam dininde, kafirlerden her kavmin, her memleketin adet olarak yaptıkları ve kullandıkları şeylerden, haram olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kullanmak hiç günah değildir. Pantolon, gömlek ve çeşitli ayakkabı, çatal, kaşık kullanmak, yemeği masada yemek ve herkesin önüne tabaklar içinde koymak, ekmeği bıçakla dilimlere ayırmak, çeşitli eşya ve aletleri, binek vasıtalarını kullanmak hep adete bağlı şeyler olup, İslamiyet bunlara izin vermiştir. Bunları kullanmak, İslamiyetin yasak etmediği, günah saymadığı hususlardır.

Hinduların bayram günlerine ve ateşe tapanların kutsal günlerine ve hristiyanların noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek ve o zamanlarda, onların adetlerini, onlar gibi yapmak, bu günleri müslüman bayramı zannederek, onlar gibi birbirine hediye göndermek, eşyalarını ve sofralarını, onların yaptığı gibi süslemek, o geceleri başka gecelerden ayırt etmek büyük günah olur. Bezzaziye fetvasında diyor ki: “Nevruz günü, mecusilerin bayramıdır. O gün, mecusilerin yanına gidip onların yaptıklarını yapmak küfürdür. O gün, bayram yapan müslümanın imanı gider de haberi olmaz.” Noel günü ve gecesinde ve kafirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapanın da imansız olduğu bu fetvadan anlaşılmaktadır. Allah, sure-i Yusufda mealen buyuruyor ki: “Biz Allahın varlığına, birliğine, her şeyi yaratan O olduğuna inandık, müslüman olduk diyenlerin çoğu; başkalarına ibadet ve itaat ederek ve daha bir çok hareketleri ve sözleri ile, müşrik oluyorlar.”

Din düşmanları, müslümanları aldatmak için, kafirlerin adetlerini, bayramlarını, müslüman adeti, müslümanların mübarek günü diyerek bunların, İslamiyetin kabul etmediği bozuk inançlar olduğunu örtmeye uğraşıyorlar. Büyük Konstantinin hristiyanlık dinine karıştırdığı noel gecesini ve Cemşidin ortaya çıkardığı Nevruz günü mecusi bayramını, milli bayram olarak tanıtıyorlar. Müslümanların bu günlerde bayram yapmalarını istiyorlar. Genç ve saf müslümanların bunlara aldanmaması gerekir. Meşhur olan din bilgilerini bilmediği için aldanan, Cehennemden kurtulamayacaktır. Allah, bu gün, dinini dünyanın her tarafına duyurmuş, imanı, helali, haramı, farzları, güzel ahlakı öğrenmek pek kolaylaşmıştır. Bunları, lüzumu kadar öğrenmek farzdır. Öğrenmeyip cahil kalan, farzı terk etmiş olur. Öğrenmeye lüzum görmeyen, ehemmiyet vermeyen imansız olur.

Muharrem ayının birinci gecesi, müslümanların kameri yılbaşı gecesidir. Müslümanların Şemsi yılbaşı gecesi ise, efrenci Eylül ayının 20. gecesidir. Muharrem ayı, İslam kameri yılının birinci ayıdır. Muharrem ayının birinci günü, müslümanların yeni yılının, yani, hicri yılın birinci günüdür. Kafirler, kendi yılbaşıları olan Ocak ayının birinci gecesinde, noel baba yapıyorlar. Güya hristiyan dininin emrettiği küfürleri işliyorlar. Bu gecede tapınıyorlar. Müslümanlar da kendi yılbaşı gecelerinde ve günlerinde birbirlerini ziyaret eder, hediye verir ve müsafeha ederek, mektuplaşarak tebrikleşirler. Yılbaşını mecmua ve gazetelerle kutlarlar. Yeni yılın, birbirlerine ve bütün müslümanlara hayırlı ve bereketli olması için dua ederler. Büyükleri, akrabayı, alimleri ziyaret edip dualarını alırlar. O gün, bayrammış gibi temiz giyinirler. Fakirlere sadaka verirler.