"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Meryemin, İsaya hamile olması

Hazret-i Meryem bu endişe ve heyecan içinde iken, Cebrail , onun yakasına veya gömleği üzerine nefha etti, üfürdü, sonra oradan ayrıldı ve gitti.

Böylece Hak tealanın emri ve kudretiyle, Meryem, Îsaya hamile oldu. Cebrail ın o nefhasından, üfürmesinden sonra, onun hazreti Îsaya hamile olduğu Meryem suresinin 22. ayet-i kerimesinde, bildirilmektedir. Bu sırada onbeş yaşında idi. Îsaya hamile olduğunda on yaşında olduğu, yeni büluğa ermiş olup, bundan evvel sadece iki defa hayız gördüğü de bildirilmiştir. Bundan bir müddet sonra, normal olarak hamilelik halleri görülmeye başlandı. Rivayete göre onun hamile olduğunu ilk farkeden, Yusuf-i Neccar oldu. Bilindiği gibi, Yusuf-i Neccar ile Meryem nişanlı idiler.

Yusuf-i Neccar onun hamile olduğunu görünce, adeta ne olduğunu şaşırdı. Bunu nasıl yorumlayacağını bilemedi. Onun iffet, haya ve edebinin ne derece kemalde olduğunu biliyor, yanlış bir iş yapmasına asla ihtimal vermiyordu. Fakat hazreti Meryem hamile idi ve bunun, zahirde bir tek izahı vardı, o da, bir erkeğe yakın olması… Bu durum karşısında ne yapacağını, nasıl tavır alacağını bilemiyor, fakat meseleyi çözemediği için de adeta aklını kaçıracak gibi oluyordu. Nihayet bir yolunu bulup, hazreti Meryeme dedi ki: “Ben sende çok garib bir hal görüyorum. Bu meseleyi saklayıp, kendimle mezara götürmeyi yani ölünceye kadar hiç kimseye bahsetmemeyi istediysem de muvaffak olamadım.” Meryem ona; “Söylemek istediğini söyle” dedi. Yusuf-i Neccar; “Bana söyler misin? Hiç tohum ekmeden ekin biter mi?” dedi. O; “Evet biter” dedi. Yusuf; “Peki yağmur yağmadan ağaç yetiştiği olur mu?” dedi. O; “Evet olur” dedi. Yusuf; “Erkek olmadan çocuk meydana gelir mi? Babasız olarak çocuk doğar mı?” dedi. Bunun üzerine Meryem , şöyle dedi: “Evet doğar. Allah tohumu ilk yarattığında, tohumdan mı yarattı? Elbette tohumsuz yarattı. Bunu biliyor musun? Allah, ağacı ilk yarattığında yağmur ile mi yarattı? Elbette yağmursuz yarattı. O, yağmuru da, suyu da, ağacı da, tohumu da kendi ilahi kudretiyle ve sadece “Ol” emri ile yarattı. (Yine ezeli takdiri ile bu alemde her şeyin sebepler ile meydana gelmesini dilediğinden, mesela yağmuru, ağacın yetişmesi için bir sebep kıldı. Böyle sebepler olmadan da elbette yaratır. Fakat yine O, hadiselerin sebepler ile vuku bulmasını dilediği için, hadiseler, sebepler ile cereyan etmektedir. Mesela; ateşi yakmaya, bıçağı kesmeye sebep kılmıştır. Fakat dilerse bunlarda tesir halketmez. Mesela; ateşin, İbrahim ı yakmaması, bıçağın, hazreti İsmaili kesmemesi böyledir.) Yoksa sen, tohum ile yağmur sebepleri olmazsa, Allah ekin ile ağaç yetiştiremeyeceğini mi zannediyorsun?”

Hazret-i Meryemin bu sözlerine karşı Yusuf-i Neccar; “Hayır öyle bir şey demiyorum. Bilakis Allah dilediği her şeyi yapmaya kadirdir. Mutlak kudret sahibi yalnız Odur. Bir şeyin olmasını dileyince yalnız “Ol” emrini verir. O şey de hemen oluverir diyorum” dedi. Meryem “Peki sen Allahın adem-i ve Havvayı da anasız ve babasız olarak yarattığını bilmiyor musun?” deyince, o; “Evet biliyorum” dedi.

Bu konuşmalardan, Meryemin -haşa- yanlış bir iş işlemediğini, bu hamileliğin, Hak tealanın takdiri ve kudretiyle, bir erkekle temas olmadan meydana geldiğini iyice anlayan Yusuf-i Neccar, artık bu hususta daha fazla soru sormanın, fikir yürütmenin ve çeşitli zanlarda bulunmanın yersiz olduğunu düşündü ve yanlış karar vermekten kaçındı.

Hazret-i Meryemin hamileliği belli olup, açığa çıkınca, ortalıkta bu mesele konuşulmaya ve herkes tarafından dedikodusu yapılmaya başlandı. Yahudiler çeşit çeşit iftiralarda bulunuyor, akla gelmeyecek ve ağza alınmayacak şeyler söylüyorlardı. Meryem gibi, iffet ve namusun, edeb ve hayanın zirvesinde olan tertemiz bir hanım için bu şekildeki sözler ve dedikodular elbette tahammülü mümkün olmayan bir sıkıntı, acısı çok şiddetli olan bir dert idi.

Bu hususta Meryem suresinin 22. ayet-i kerimesinde mealen şöyle buyrulmaktadır: “… Bununla (karnındaki bu çocuğu ile) ailesinden uzak bir yere (bir dağın ardında ve Beyt-i Lahm denilen bir yere) çekildi.” (Beyt-i Lahm, Kudüsün 10 kilometre güneyinde bir kasaba olup, o zaman sakin, tenha bir yerdi.)

Hazret-i Meryemin bu şekilde ayrı bir yere çekilmesi tabii ki, sıkıntıları gidermiyor, belki sadece azalmasına sebep oluyordu. Lakin insanların böyle ileri geri konuştuklarını düşündükçe, üzüntü ve sıkıntısı artıyordu. Zaten hamilelik hali başlı başına, çok zahmetli bir durum idi. Bununla beraber, insanların yalan yanlış, uygunsuz laflar konuşmaları da bu zahmetin üzerine ikinci bir sıkıntı ve zahmet oluyordu. O ise, bütün bunların, Hak tealanın dilemesi ve takdiri ile olduğunu düşünerek tahammül etmeye çalışıyordu. Günleri hep böyle üzüntü ve sıkıntı içinde geçiyordu.