İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden. Şaya dan sonra peygamber olarak gönderilmiş olup, Harun ın neslindendir. Şaya şehid edildikten sonra, İsrailoğullarına Naşiye bin Emvas hükümdar oldu. Bu hükümdarı ve İsrailoğullarını irşad (doğru yolu bildirmek) için de Ermiya peygamber olarak gönderildi. Ermiya , Musa ın dininin hükümlerini bildirmek ve yaymakla vazifelendirilmiş bir Nebi idi.
Ermiya ın peygamber olarak gönderildiği sırada da, İsrailoğullarının isyanları, azgınlıkları ve taşkınlıkları artarak sürüp gitmekte idi. Ermiya , günahlarına ve isyana dalan bu kavme daima nasihat edip, doğru yola çağırırdı. İsrailoğulları ise aşırı bir inadla isyanlarından vazgeçmediler. Halbuki peygamberleri, onları dünya ve ahiret saadetine kavuşmaları için çağırıyordu. İsrailoğulları, daha önceden, azgınlıkları sebebi ile, Buhtunnasarın zulmüne uğramışlardı. Kavminin azgınlık ve isyanları devam edince, Ermiya ; itaat etmeyip doğru yola gelmezlerse, tekrar böyle bir musibete uğrayacaklarını bildirdi. Hakikate göz ve kulaklarını kapayan bu kavim hiç bir şeye aldırış etmiyordu. İsyanlarına ve azgınlıklarına birini daha ekleyerek Ermiya ı hapsettiler.
Mirhand tarihinde kaydedildiğine göre; Buhtunnasar İsrailoğullarının üzerine yürümeden önce, Ermiya onlara; “Ey İsrailoğulları! Allah, isyan etmekten vaz geçmenizi emrediyor. Yoksa sizin üzerinize korkunç bir taifeyi musallat kılacak. Bu gelenler sizden intikam alıp Kudüsü mahvedecekler!” dedi. İsrailoğullarının, Ermiya ı bağlayıp hapsetmeleri, bu ikazı yaptığı sırada vuku bulmuştu. Onu hapsetmelerinin hemen akabinde, Buhtunnasar, büyük bir orduyla hücuma geçti. Rivayete göre, bu ordu altıyüzbin kişi idi. Buhtunnasarın ordusu Kudüs üzerine yürüyüp, İsrailoğullarını iyice sıkıştırdı. Nihayet çaresiz kalan İsrailoğulları, şehrin kapılarının anahtarını Buhtunnasara verdiler. Buhtunnasarın ordusu şehre girip, İsrailoğullarının askerlerini tamamen öldürdü. Hastalara ve kadınlara eman verdi. Çocukları esir etti. Süleyman ın inşa ettirmiş olduğu Mescid-i Aksayı yıkıp, içindeki kıymetli eşyayı, altınları gümüşleri ve cevherleri aldı. Bütün şehri ateşe verdi. Tevrat nüshalarını yaktı. Bu istila ordusu bütün Şam diyarında; öldürme, yağmalama, çapulculuk ve her çeşit zulmü yaptı. Hesapsız ganimet toplayıp, yetmişbin çocuğu da alıp götürdü.
Buhtunnasar, kendisinin Şam diyarını istila edeceğini, Ermiya ın, İsrailoğullarına haber verdiğini öğrenmişti. “Benim buraya geleceğimi nereden bildin ki, kavmine haber verdin?” dedi. Ermiya ; “Rabbim bildirdi” dedi. Buhtunnasar, onun hapsedilmesine şaşarak; “Bu kavim ne kadar yaramaz bir kavimdir ki, peygamberlerini hapsetmişlerdir” dedi. Sonra, Ermiya a; “Sen benimle gel, ben senin hakkını gözetirim. Burada kalmak istersen, emanla (emniyet içinde) kal” dedi. Ermiya , Buhtunnasarın bu sözlerine karşılık şöyle buyurdu: “Ben daima Rabbimin emanındayım. Kavmim bana tabi olsaydı, onlar da Rabbimin emanında olurlardı.” Bundan sonra Buhtunnasar Kudüsden ayrıldı. Ermiya , orada emniyet içinde kaldı. Rivayete göre, Buhtunnasar, İsrailoğullarından esir aldığı yetmişbin erkek çocuğu kendi beylerine bölüştürdü. Sonra bütün İsrailoğullarını üçe ayırıp, bir kısmını Kudüs ve Şamda bıraktı. Diğer bir kısmını öldürdü. Bir kısmını da esir edip, memleketine götürdü.
Buhtunnasar Kudüsü harabe haline çevirip gittikten sonra, Ermiya , şehirde yalnız kaldı. Harabe halindeki şehre bakıp, üzülerek virane haline gelmiş bölgeyi dolaştı. İsrailoğullarından, kaçıp saklananlar, Ermiya ın yanına gelip toplandılar. Barınacak yerleri kalmadığından, Mısıra gitmeye karar verdiler. Mısır hükümdarına gidip, onun idaresinde kaldılar. Bu sırada, Buhtunnasar Şamda idi. Kudüsde kalan İsrailoğullarının Mısıra gittiğini öğrenince, o zamanki Mısır Firavunı Arece bir mektup gönderip; “Memleketine gelen kölelerimi gönder” diyerek, Kudüsden Mısıra giden İsrailoğullarını istedi. Mısır hükümdarı ise, Buhtunnasara şu cevabı verdi: “Bunlar köle değil hürdürler. Himaye altına girenleri düşmanlarına teslim etmek, selim (iyi) tabiatlı kimselerin mürüvvetine yakışmaz.” Ermiya da Mısıra gitmişti. İsyanları sebebiyle darmadağın olan İsrailoğullarından arta kalan ve Mısır hükümdarına sığınanlara şöyle buyurdu: “İsyandan vazgeçiniz ve günahlarınıza tevbe ediniz. Yoksa Buhtunnasar buraya da gelir ve siz de onun zulmüne düşersiniz!” İsrailoğulları başlarına gelen hadiselerden ibret almamışlardı. Ermiya ın bu daveti karşısında da gevşek davranıp, isyandan ve günahlardan vazgeçmeye bir türlü yanaşmadılar. Hatta; “Mısır hükümdarının karşısına kim çıkabilir” diyerek gururlandılar. İnat ve kibirden vazgeçmediler. Ermiya , onların isyanlarından vazgeçmeyeceklerini görerek, Nil kenarına gitti ve bir yerde birbirine yakın dört tane taş gömdü, sonra; “Buhtunnasar bu şehre gelir, tahtı da bu taşlar üzerine konulur” dedi. Buhtunnasar, hükümdarın Mısıra giden İsrailoğullarını göndermemesine ve verdiği cevaba kızıp, Mısır üzerine yürüdü. Mısır hükümdarı ile savaş yapıp, onu mağlub etti. Oraya sığınan İsrailoğullarını da esir etti.
Buhtunnasar Ermiya ı Mısırda da görüp; “Ben sana Kudüsde eman vermişken, niçin düşmanlarıma katıldın, onlara uydun?” dedi. Ermiya ; “Ben bunlara nasihat vermek için geldim. Hatta, Buhtunnasar buraya da gelir dedim. Buna delil olarak da bir alamet koydum” diyerek, Nil kenarında bir yere gömdüğü taşlardan bahsetti. Buhtunnasar, araştırılmasını söyledi. Tahtını koydukları yeri kazdırıp bakılınca, tahtının dört ayağı altında bahsedilen dört taş bulundu. Bu durumu gören Buhtunnasar Ermiya ı, arzu ettiği yere gitmesi için serbest bıraktı.