"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Süleymanın belkısla görüşmesi

Süleyman , Belkısın aklını tecrübe etmek istedi. Bunun için bir köşk yaptırdı. Köşkün billurdan olan avlusunun altına su akıttı. İçine balık ve kurbağa gibi suda yaşayan canlıları attı. Avluya giren, suya girdiğini zannederdi. Belkısın tahtının değiştirilmesini, yükseltilip alçaltılmasını emretti. “Tahtın altını üste, üstünü arkaya, arkasını öne getirerek şeklini değiştirin, kendi tahtı olduğunu anlayacak mı bakalım?” buyurdu. Belkıs gelince; “Bu senin tahtın mıdır?” denildi. Belkıs, tahtına baktı, benzetti. Hatta kalbinden; “Birbiri içinde ve yedi kat daire şeklinde muhkem ve etrafında nöbetçi ve muhafızlar bulunan tahtım, buraya nasıl gelir” diyerek gördüğüne inanmayıp, tahtta değişmeler de olduğundan, bilmek ve bilmemek arasında; “Sanki odur” dedi.

Bu hadise Kuran-ı kerimde mealen şöyle bildirildi: “(Süleyman 😉 Onun tahtını, bilinmez şekle getirin. Bakalım (gördüğünde) tanımaya muvaffak olacak mı, yoksa muvaffak olamayacaklardan mı bulunacak?” dedi. (Belkıs) gelince, ona; Senin tahtın böyle miydi?” denildi. (O;) Sanki bu odur dedi.” (Neml suresi: 41, 42)

Rivayete göre Belkıs, söyleyeceği sözü tartar, rastgele konuşmazdı. “Senin tahtın böyle miydi?” sualine, yalan söylemek korkusu ile; “Evet, bu odur” demedi. Onları yalanlamak endişesiyle de; “Hayır” demedi. Sadece; “Sanki bu odur” demekle iktifa etti. Süleyman , onun bu halinden aklının kemalini anladı. Bir rivayete göre, tahtı olduğunu anlayan Belkıs, sorunun soruluş şekline uygun olarak teşbihli bir cevap vermişti. Çünkü sual teşbihli (benzetmeli) sorulmuştu.

ayet-i kerimede bildirildiği gibi, daha sonra Belkıs mealen; “Bundan (tahtın getirilmesinden) evvel de bize (hüdhüdün mektup bırakması, hediye ve elçiler meselesi ile Allahın kudretine, Süleyman ın peygamberliğine dair) ilim verilmişti. Biz ona, teslim olanlardan idik” dedi. (Neml suresi: 42) Tefsir alimleri, bu sözün Süleyman a ait olduğunu da bildirmişlerdir.

Sonraki ayet-i kerimede; “Onun Allahı bırakıp tapmakta olduğu şey (güneşe tapması), onu, (tevhid itikadından, Allaha ibadetten) men etmişti. (Yahud Süleyman , onu, Allahı bırakıp tapmakta olduğu şeyden, güneşe tapmaktan men etti.) Şüphesiz o, kafirler güruhundan idi” buyruldu. (Neml suresi: 43)

Belkıs, küfr içinde yüzen bir cemiyet içerisinde yetişmişti. Onlardan güneşe tapmayı öğrenmişti. Bu yüzden Süleyman ın himayesine kavuşuncaya kadar müslüman olmak şerefine erememişti.

ayet-i kerimede şu hususa işaret edilmektedir: İnsanın meşgul olduğu şey, meşguliyetinin zıddı olan şeyden onu uzaklaştırır. Belkıs güneşe tapıyordu. Onun güneşe tapması, Allaha ibadet etmesine mani oldu. Öyleyse, Allaha kulluk etmeli, Onun sevgisinden başka şeylere dalmamalıdır. Çünkü, Allahtan başka şeylerin sevgisi kalbi kaplayıp işgal eder de buna karşılık, akıl ve din gibi bir yardımcı bulunmazsa, Allahtan başka şeylerin sevgisi, o kimseyi kör ve sağır eder. Nitekim hadiste; “Bir şeyi sevmen, seni kör ve sağır eder” buyrulmuştur.

Rivayete göre, Süleyman Belkısı, avlusunu billurdan yaptırdığı köşkte kabul etti. Belkıs gelince, ayet-i kerimede bildirildiği gibi mealen; “Ona (Belkısa); Köşke (köşkün avlusuna) gir denildi. (O), onu görünce, derin bir su sandı. (Suya girmek için) iki ayağını (sıvayıp) açtı. Süleyman , onun ayaklarının insan ayağı olduğunu gördü. Gözünü ondan çevirip; (Ey Belkıs! Ayağını ört, o, su değildir.” O, billurdan yapılmış şeffaf bir avludur dedi. (Belkıs gördüklerine hayran oldu. Süleyman ın mülkünün Allahtan olduğunu, Ondan başka ibadete layık bir mabud bulunmadığını, Süleyman ın Allahın peygamberi olduğunu anladı.) Dedi ki: “Ey Rabbim! (Güneşe ibadet etmekle) nefsime zulmetmişim. (Şimdi) Süleymanın maiyetinde alemlerin Rabbi olan Allaha teslim oldum (müslüman oldum) dedi.” (Neml suresi: 44)

Rivayete göre, Süleyman Belkısla evlendi. Belkısdan Davud isminde bir oğlu olup, babasının hayatında vefat etti. Belkısı ordusunun başında geri Yemene gönderdi. Ayda bir kere rüzgara biner, Belkısın yanına giderdi. Bir rivayete göre de onu Suriyedeki bir şehre yerleştirdi. Süleyman ın vefatından kısa bir müddet sonra Belkıs da vefat etti.