"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Tevratda bulunan bazı hususlar

Ekseri kaynaklarda zikredildiğine göre, Musa Tura birinci gidişinde, Allah, ona peygamberliğini bildirdiği gibi, ayrıca başka hususlar da bildirdi. On levha halinde bildirilen bu hususlar, daha sonra Tevrat nazil olduğunda, burada da zikredilmiştir. Tevratın ve başka zamanlarda gönderilmiş olan ilahi kitapların, hak dinlerin esaslarının da bu hususlar olduğunu alimler haber vermişlerdir.

Bu hususlar kaynaklarda şöyle zikredilmektedir:

“Rahman ve Rahim olan Allahın ismiyle. Bu, Melik ve Cebbar, Aziz ve Kahhar olan Allahtan, kulu ve resulü Musa bin İmrana yazılmıştır. Beni tesbih ve takdis et! Benden başka mabud yoktur. Yalnız bana ibadet et! Bana hiç bir şeyi şerik (ortak) koşma! Bana ve ana-babana şükret! Dönüş banadır. Akıbet, dönüp varılacak yer benim huzurumdur. Sana temiz bir hayat veririm. Allahın sana haram ettiği hiç kimseyi öldürme! Yoksa göğü ve yeri sana dar ederim. İsmimle yalan yere yemin etme! Çünkü ben, ismimi tazim etmeyeni temiz ve pak etmem! Kulağınla duymadığın, gözünle görmediğin ve kalbinin vakıf olmadığı şeye şahidlik etme! Çünkü ben, şahidleri, kıyamet günü, şahidlikleri üzere durdururum ve yaptıklarından sorarım. İnsanlara verdiğim rızık ve nimetlere hased etme! Çünkü hasedci, nimetime düşmandır ve taksimime razı değildir. Zina ve hırsızlık etme! Yoksa vechimi senden perdelerim, ettiğin dualar makbul olmaz. Benden başkası için kurban kesme! Çünkü yeryüzünde kesilen kurbanlardan, benim ismime kesilmeyenler, benim katıma çıkarılmaz. Bana inanan kullarım, komşunun hanımı ile sakın zina etmesinler! (Zina etmek, çok çirkin ve pek büyük bir günahtır. Komşusunun hanımı ile zina etmek ise daha çirkin ve daha büyük günahtır.) Çünkü, katımda en kızdığım şey budur. Kendin için sevdiğini, insanlar için de sev; sevmediğini, kendin için istemediğini, onlar için de isteme!”

Evamir-i aşere, (on emir) bugünkü yahudi kitaplarında şöyle yazılıdır.

1) Puta tapmayacaksın, tek Allahın varlığına inanacaksın.

2) Allah ismini hürmet ve muhabbet ile zikredeceksin.

3) Altı gün çalışıp, yedinci gün dinleneceksin.

4) Kimsenin malını çalmayacaksın.

5) Adam öldürmeyeceksin.

6) Zina yapmayacaksın.

7) Anne ve babana hürmet, itaat edeceksin.

8) Yalan söylemeyeceksin.

9) Helal yollardan olmayan, kazanmadığın parayı almayacaksın. (Buraya, rüşvet, faiz ve kumar paraları da dahildir.)

10) Haram olan kurbanı kesmeyeceksin. (Bu kurban, putperestlerin putlara kestiği, bazan insan bile olan kurbandır.)

Allah, bu hususların hepsini İsra suresinin 22-38. ayet-i kerimelerinde Peygamber efendimiz e de bildirmiştir. Bu ayet-i kerimelerde mealen buyruluyor ki:

“(Ey insan!) Allah ile beraber bir diğer mabud edinme! Sonra melekler ve müminler tarafından zemmedilmiş, kötülenmiş ve Allahtan yardımsız kalmış olarak Cehennemde kalırsın. Allah, hiç bir şeye ibadet etmeyip, ancak zatına ibadet etmenizle hükmetti. Çünkü kendisinden başka ibadete müstehak bir mabud yoktur. Ve Allah, anne ve babanıza iyilik ve ihsan etmeyi de hükmetti. Anne ve babandan birisi veyahut her ikisi senin yanında yaşlanırlar, ihtiyarlık yaşına ulaşırlarsa, sen asla onlara sert söyleme! Yüzünü ekşitme. Onlara öf, aman deme! Sana bir şey teklif ederlerse onları reddetme ve onlara tatlı ve şirin söz söyle! (İsimlerini söyleyerek hitab etme! Onlara, suçlu bir kölenin, çok gadablı olan efendisine karşı konuştuğu gibi söz söyle.)

Merhamet ve şefkatinden, onlara tevazu kanatlarını döşe! Kendilerine lütuf ve mülayemetle muamele eyle. Kendilerine karşı, uygun, yumuşak ve naziklik ile hareket eyle. (Şayet müslüman iseler;) Ey benim Rabbim! Anneme ve babama sen merhamet eyle ve benim kalbime, onlara merhameti yerleştir. Küçüklüğümde beni yetiştirip terbiye ettikleri gibi, benim de kendilerine hakkıyla hizmet edebilmemi nasib eyle diye dua et! (Tefsir-i Tibyanda ve Mevakıbda bildirildiğine göre, bir kimse peygamber efendimize gelerek; Küçüklüğümde onların bana yaptıkları gibi ihtiyarlıklarında da ben ana-babama hakkıyla hizmet ettim. Acaba böyle yapmakla, üzerimdeki haklarını eda etmiş oldum mu? diye arzetti. Resulallah efendimiz buna cevaben; “Haklarını eda etmiş olmazsın. Zira onlar senin yaşamanı isteyerek hizmet etmişlerdir. Sen ise ölümlerini isteyerek (bekleyerek) hizmet ediyorsun” buyurmuşlardır.)

Rabbiniz olan Hak teala, iyilik ve takvadan kalblerinizde olan herkesten daha iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, onlara layık olan iyiliği ifa eder, yerine getirirseniz, Allah kusurunuzu affeder. Zira, O, günahtan tevbe edip Onun taatine dönenleri mağfiret eder. Akrabana hakkını ver (ki onların hakkı, sıla-i rahimde bulunmak, geçimlerinde yardımcı olmak ve kendileriyle güzel geçinmektir.) Miskinin ve misafir olan yolcunun hakkını ver (ki onların hakkı, zekat, sadaka ve kendilerine yemek yedirmektir.) Bununla beraber tebzir de etme! Malını kendine kalmayacak şekilde dağıtma. Saçıp savurma! Zira tebzir edenler, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankör bulunuyor.

Şayet (yakınlarına, miskin ve misafir yolculara) vereceğin bir şeyin yoksa veya Rabbinden ümid ettiğin bir rahmeti aramak için onlardan ayrılmak mecburiyetinde isen, o vakit onlara yumuşak bir söz söyle. (Allah bize ve size rızık ihsan etsin diye dua eyle veya kendilerine vaadde bulun. Gönüllerini al!)

Elini boynuna bağlanmış kılma. Elini tutma. Hak yoluna harcamakta cimrilik etme ve elini de büsbütün açma. Yanında bulunan kendine lazım olan rızkın hepsini dağıtma ki, böyle yaparsan kınanmış ve perişan bir halde oturup kalırsın. Rabbin, kullarından dilediği kimsenin rızkını genişletir (bol verir), dilediğine de dar verir. Şüphesiz ki Allah kullarının her halini hakkıyla bilir ve görür.

Fakirlik korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyin. Biz onların ve sizin rızkınızı elbette veririz. (Can veren nan, (ekmek) da verir.) Muhakkak ki, onların öldürülmesi büyük bir hatadır. (Çünkü böyle yapmakla onların nesilleri kesilir. Bilindiği gibi, cahiliyet devrinde, kız çocuklarını diri diri gömmek, Arablarda umumi bir adet idi. Cenab-ı Hak bu ayet-i kerime ile bu fena adeti men etmiştir.)

Zina tarafına sakın meyletmeyin ve yaklaşmayın. Şüphesiz ki, çirkin bir amel ve çok kötü bir yoldur. Haklı bir sebep olmadıkça, Allahın haram kıldığı bir cana kıymayın. Bir kimse, öldürülmesi icabeden bir hal yokken mazlum olarak öldürülürse, öldürülenin velisi için kuvvet, salahiyet verdik. (Yani, öldürülenin velisi, ya öldürülenin, yerine kısas olarak katilin de öldürülmesini ister, ya diyetini alır veyahut da affeder.) Fakat o varis yani öldürülenin velisi olan kimse de, katilde (kısas olarak katilin öldürülmesi hususunda) israf etmesin. (Cahiliyet zamanında olduğu gibi, katilin yerine akrabasından veya kabilesinin eşrafından bir başkasının öldürülmesini veya öldürülen eşraftan idi diye, kısas olarak karşı taraftan bir kaç kişinin öldürülmesini istemesin.) Muhakkak ki, öldürülenin velisi olan kimse, amirlerin, hakimlerin yardımıyla zaten yardıma mazhar olmuştur.

Yetimin malına da yaklaşmayın, ancak, rüştüne (büluğ yaşına) ulaşıncaya kadar, en güzel şekilde malını koruyup çoğaltmak için yaklaşabilirsiniz. Bir de gerek kendinizle Rabbiniz arasında ve gerekse kendinizle diğer insanlar arasındaki ahidlerinize vefa edin. (Sözleşmeyi yerine getirin.) Çünkü kıyamet günü, verdiği sözden cayan, ahdine vefa göstermeyen kimse mesul olacak, suale çekilecektir.

Ölçtüğünüz zaman da tam ölçün. Doğru terazi ile tartın. Bu ölçü ve tartıda vefa etmeniz (Ölçü ve tartıya dikkat etmeniz, adaletle tartmanız, ticaretiniz için) daha hayırlı ve akıbet cihetinden (netice itibariyle) daha güzeldir.

Hakkında kati bilgi sahibi olmadığın bir şeyin ardından gitme. Bilmediğin şeyi bilirim deme. Zira, kulak, göz ve kalbin amelinden sahibi sual olunur.

Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Zira sen, (ne kadar kibirli ve sert basarak yürüsen) yeri yarıp nihayetine varamazsın, (Kibirle kendini ne kadar yüksek göstersen, uzunlukta hiç bir dağa ulaşamazsın.)

Nehy olunan (yasaklanan) şu kötülükler, yasaklar, Rabbinin katında mekruhtur. (Allahın rızasına muhaliftir.)”