Her peygamber gibi Şuayb da peygamberliğini ispatlamak ve sözünün doğru olduğunu göstermek için mucizeler izhar etti. Bunlar karşısında inananların imanı kuvvetlendi, bazı kimseler imana geldi, inatçı kafirler ise onu, sihirbazlıkla itham ettiler. Elbetteki gözün görmemesi, güneşin kabahati değildi. Güneş ancak ışık neşrederek gözün görmesini kolaylaştırır. Yoksa göz başka ışıklarda da görür. Şuaybın mucizelerinden bazıları şunlardır:
Bir gün kavmi, Şuaybdan peygamberliğini isbat için mucize göstermesini istediler. Medyenliler; “Siyah olarak doğmuş olan kuzularımız beyaz olsun” dediler. Şuayb , dua edince, duası kabul buyrulup; “Ya Hayy, Ya Kayyum, Ya Rahman, Ya Samed, Ya Sebbuh” ism-i şerifleri ile dua etmesi emredildi. Şuayb böyle dua edince, kuzuların hepsi beyaz oldu.
Yine bir defasında kavmi, Şuayba gelip; “Hak peygamber isen dua et de şu dağlar ve taşlar kalkıp, yerleri dümdüz ovalık olsun” dediler. Şuayb bu yolda dua edince, cenab-ı Hak kabul buyurup, elini dağ ve taşlar üzerine koymasını emreyledi. Elini koyduğu her taş, toprak oldu. Oradaki dağ ve taşlardan eser kalmayıp, kavminin istediği gibi bir ova meydana geldi.
Şuayb , peygamber olduğunu Allahın emriyle açıklayınca, kavmi, koyun sahibi olmayan Şuaybın , kendilerinin koyunlarını ellerinden almak için böyle bir yola başvurduğunu iddia ettiler. Şuayb bunu duyunca üzüldü. Kendisine koyun ihsan eylemesi için Allaha dua etti. Orada bulunan taşlara eliyle işaret etmesi emrolundu. Şuayb, emrolunan şekilde taşlara işaret edince, o anda hepsi koyun oldu. Şuaybın koyunları, kavminin koyunlarının bir kaç misli fazla oldu.
Şuayb , bir defasında bir yerde bulunan taşların etrafında döndü. O taşlar bakır oldu. Bakırları işleten insanlar çok zengin oldular.
Şuaybın kavminin bulunduğu yerde büyük kum tepeleri vardı. İnsanlar onlardan çok sıkıntı çekiyorlardı. Şuaybdan bu kum tepelerini kaldırmasını istediler. Şuayb da dua etti. Sonra eliyle işaret edince, Allahın izniyle tepeler, uçan kuşlar gibi kalkıp kimsenin rahatsız olmayacağı bir yere kondular.
Şuayb , bir dağa çıkacağı zaman, dağ küçülür. adeta bir deve gibi çökerdi. Şuayb istediği yere çıkınca yine eski halini alırdı.
Şuaybın mucizelerinden biri de doğru yoldan sapmış olan Eykelilerin; “Eğer peygamber isen, bizim üstümüze gökten bir parça düşür” demeleri ve Şuaybın bu hali Allaha arz etmesi üzerine, gökten azab inmesidir. Önce sıcaklık artmış daha sonra da serin bir bulut görünmüştü. İnsanlar, bulutun altına toplanınca üzerlerine ateş yağarak hepsi helak oldular. Onların halini seyreden müslümanlar, kafirlerin çektiği sıkıntıdan hiç rahatsız olmadılar. Halbuki onlarla aralarındaki mesafe fazla değildi ve onları seyrediyorlardı.