"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Hudun peygamberliği

İşte edeb ve haya bakımından her türlü azgınlık ve taşkınlığa sahip olan, hak hukuk tanımayan ad kavmi içinde bir zat yetişiyordu. Bu seçilmiş zat, Hud idi. Hud ın ad kavmi ile olan münasebeti, sadece neseb (soy) bakımından onlarla aynı olması ve aralarında yetişmesi idi. Başka hiç bir yönden onlara benzemiyordu.

Allahın bir ihsanı olarak yaratılıştan, fevkalade bir güzelliğe sahip olan Hud, kavminin en güzeli ve ahlakça en üstünü olup, insanlar içinde, Yusuf dan sonra, adem a en çok benzeyen idi. Muhammed ın nuru, Hudun mübarek alnında ay gibi parlıyordu. Daha küçüklüğünden itibaren kendisine; “Muhammed Mustafanın nuru senin alnındadır. Putları kırmak, küffarı öldürmek ve küfür ateşini söndürmek Ona nasib olacak” diye nida edildiğini duyardı. Allah onu muhafaza etti. Kavminin taşkınlıklarına kapılmadı. Nuh ın dininde olup, o din üzere ibadet ederdi. Kavmi arasında, sevilen, sayılan, hürmet edilen bir kimse idi. Gayet halim, selim, yumuşak huylu ve şefkatli olan Hud temiz, itibar sahibi ve soylu bir aileye mensup idi. Doğruluk ve dürüstlüğü ile başkalarından tamamen farklı bir halde olduğu herkes tarafından bilinirdi. Cesareti ve zekası ise fevkalade idi. Kavminin itibar ve itimadını kazanmış olduğundan, herkes arasında Emin lakabı ile tanınmış idi.

Hud , kavminin bu azgın haline baktıkça çok üzülüyor, müdahale edemiyor ve karşı gelemiyordu. Gayet sakin olan, hiç kimseye bir şey söylemeyen, bununla beraber vakar ve heybet sahibi olan Huda , dörtyüz yaşına (başka bir rivayette kırk yaşına) gelince, ad kavmine peygamber olduğu bildirildi. Allah, Cebrail vasıtasıyla Huda şöyle vahyetti: “Ey Hud! Kavmin arasından seni seçtim ve seni ad kavmine peygamber kıldım. Onlara git! Kendilerinden korkma! Ben onlara, senin için, mucize olacak şeyler gösteririm.

Ya Hud! Ben onlara, altından tahtlar (çok mal ve servet) yanında, kendilerinden evvel hiç bir kavme nasib olmayan uzun ömür ve çok kuvvet verdim. Onlara gökten bol yağmur yağdırdım. Yerden çeşit çeşit otlar bitirdim.

Rızkımı yiyip benden başkasına ibadet ediyorlar. Ey Hud! Sen, benim kulum ve peygamberimsin. Onlara git! Kendilerini tevhide çağır ve benden başka ilah olmadığını, bir olduğumu, ortağımın bulunmadığını söyle ve inanmaya davet et!”