Hazret-i Nuhun yaptığı bu dualara melekler amin dediler. Allah onun duasını kabul etti. Ona sefine (gemi) yapmasını, kavminin helak olma zamanının geldiğini vahy etti. Nuh bundan, kavmini suda boğulacağını anladı.
Hud suresinin 37. ayet-i kerimesinde bildirildiğine göre, Allah Nuha vahyedip mealen buyurdu ki: “Nezaretimiz altında ve vahyimiz ile bir gemi yap! Zalimler hakkında (azabın defi için) bana dua eyleme ki onlar, gark (olunmakla, suda boğulmakla hüküm) olunmuşlardır.”
Tefsir-i Tibyanda bu ayet-i kerimenin tefsirinde buyuruyor ki: Rivayet olundu ki Cebrail Nuha gelerek dedi ki: “Allah sana bir sefine yapmanı emrediyor.” O da; “Ben onu nasıl yapabilirim ki?” dedi. Cebrail ; “Allah sana, onu yapmayı kolaylaştırır ve nasıl yapılacağı hususunda yol gösterir” dedi.
Allah, sefine yapması için vahyedince Nuh , evladı ve kavminden iman edenlerle beraber gemiyi yapmaya başladı. Gemi yapmak için çok ağaca ihtiyaç vardı. Bulundukları yer ise ağaçsızdı. Bu yüzden ağacın bol olduğu bir yerde gemiyi yapmaları icab etti. Bulundukları yerin dışına çıkıp ağacı çok olan bir mahalli seçtiler ve çalışmaya başladılar.
Kavmin ileri gelenleri, oraya gelip, Nuhu bu işle meşgul görünce istihza ediyorlardı. “Bu da senin sihirlerinden bir tanesi ey Nuh! Peygamberlik davasında bulunduktan sonra bir de bize gemi yapmak suretiyle sihir yapmak istiyorsun. Artık neccar (dülger) oldun” diyerek onunla alay ediyorlardı. “Biz kıtlıktan kırılıyoruz. Şikayetimiz bundan, sen de tutmuş, boğulmamak için gemi yapıyorsun” diyorlardı. Nuh ; “Siz şimdi bizimle alay ediyorsunuz. Fakat, helak olduğunuz, boğulduğunuz zaman anlayacaksınız” diyordu.
Yine kavmin ileri gelenlerinden bazıları da, istihza yoluyla; “Ey Nuh! Peygamberlikten vaz geçtin de dülgerliğe mi başladın? Kavmi arasından seçilmiş bir peygamber iken, şimdi bir dülger parçası mı oldun. Böylece, peygamberlik gibi yüksek bir mertebeden kötü bir sanat olan dülgerliğe birdenbire nasıl oldu da iniverdin?” diyerek alay ediyorlar, eğleniyorlardı.
Nitekim Hud suresinin 38. ve 39 ayet-i kerimelerinde mealen buyruldu ki: “Nuh gemiyi yapmağa başlayınca, her ne zaman kavminin ileri gelenleri, oradan geçse, onun sefine yapmakla meşgul olduğunu görüp, istihza (alay) ederlerdi. (Gemiyi, suyun olmadığı, deryaya uzak bir yerde yaptığından ve senelerdir yağmur yağmıyor olmasından dolayı, bu gemi yapma işi o kavme pek garip geliyordu. Nuha; “Ey Nuh! Sen ne yapıyorsun?” diye sual ettiklerinde, o; “Su üzerinde yürüyecek (yüzecek) bir ev yapıyorum” buyurdu. Onlar bu cevaba gülüşerek; “Böyle, suyun izzeti olan, suya hasret kalınan bir yerde gemi yaparsın ha! Önceleri, peygamberimiz idin, şimdi de dülger mi oldun?” diyerek istihza ederlerdi. Nuh onlara) dedi ki: Gerçi şimdi siz bizimle istihza ediyorsunuz. Fakat Allahın azabı size geldiği zaman biz de sizinle istihza ederiz. Kendisini perişan ve rüsvay edecek azabın kime geleceğini ve ahirette daimi azabın kimin başına geleceğini yakında bileceksiniz.”
Nuh ın kavmi, gece olunca Nuhun yaptığı geminin yanına gelip yakmak isterler lakin hiç bir zarar veremeden geri dönerlerdi. Nuh a da; “Ey Nuh! Bu da senin sihirlerindendir” diyorlardı. Nuh bir müddet geminin yapımına devam etti.