Gün geçtikçe biraz daha bozulup, çirkinleşen, zulüm ve haksızlıkların her gün biraz daha kök saldığı bu kavmin içinde bulundukları halde, bunlara hiç benzemeyen bir takım kimseler vardı. Bunlar Kufe şehrinde bulunan, hiç bir zaman Allahtan başkasına ibadet etmeyen ve tevhid dininden ayrılmayan insanlar olup, kavmin azgınlık ve taşkınlıklarına kapılmamış hakiki iman sahibi temiz müminler idi. Nuhun ailesi de, bunlar arasında idi. Bu müminlerin hepsi istisnasız, İdrisin bildirdiği dinin esaslarına inanarak uygun amel eden, takva sahibi salih kimselerdi. Fakat zalim hükümdarlarından korktukları için imanlarını gizlerlerdi. Zaten sayıları pek az olup, üçü beşi geçmezdi.
Nuh gençliğinde bir müddet çobanlık yaparak kavminin sürülerini otlattı. Zaman zaman ticaretle meşgul oldu. Her ne kadar, bu vesilelerle kavminden inanmayanlar ile teması olduysa da, onları putlara taptıkları için sevmedi. Kavminin başında, Kabilin soyundan gelme, Dermesil veya Dernesil isminde çok zalim bir hükümdar vardı. Dermesil, içki içer, kumar oynar, zamanını oyun ve eğlence ile geçirirdi. Onun zamanında, demir, bakır ve kurşundan muhtelif eşyalar yapılırdı. Dermesil ve kavmi, baba ve dedelerinin putları olan Vedd, Süva, Yegus, Yeuk ve Nesr isimlerindeki putlara ibadet ederlerdi. Demir, bakır ve kurşunu rahat işleyebildikleri için, kendilerine göre muhtelif suretlerde şekiller yaparlar, sonra bu şekil ve heykelleri put kabul edip, onlara ibadet ederlerdi. Böylece muhtelif şekillerde binlerce putları oldu. Her kabilenin ayrı bir putu vardı.
Daha sonra Dermesil, putlar için büyük bir puthane yapılmasını emretti. Her put, pek güzel, kıymetli örtülerle döşenmiş masalara kondu. Ayrıca putlar için, nöbetle vazife yapan hizmetçiler vardı. Nuh, onların bu gülünç durumlarını hiç tasvip etmez ve onlardan uzak kalırdı. Aralarına karışmadığı gibi, bayramlarına da iştirak etmezdi.