"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Emr-i maruf ve nehy-i anil münker

Emr-i maruf ve nehy-i anil münker insanların birbirine nasihat etmesidir. Peygamberimiz; “Din nasihattir.” buyurdu. Nasihat, doğru yola davet ve kötülüklerden sakındırmaktır. Nasihatin terk edildiği cemiyetlerde kötülük artar. Neticede herkes zarar görür. Dinimizde çok mühim yer tutan emr-i maruf ve nehy-i anil münker hakkında İslam alimleri tarafından çeşitli tarifler yapılmıştır. Bunlardan Abdülkadir Geylani hazretleri buyuruyor ki: “Kuran-ı kerime, hadis-i şeriflere ve akla uygun olan şeylere maruf, bunlara uymayan şeylere de münker denir.” Allah kimseye karışılmamasını isteyip sevseydi, peygamberleri göndermez, dinleri bildirmez insanları İslam dinine davet etmez ve diğer dinlerin yanlış, bozuk olduğunu haber vermezdi. Geçmiş peygamberlere inanmayanları, çeşitli azaplarla helak etmezdi. Herkesi kendi haline bırakır, kimseye bir şey emretmez ve inanmayanlara azap yapmazdı. Allah nihayetsiz merhametinden dolayı, evvela peygamberleri gönderdi. Sonra bunların yerine evliya ve alimleri davetçi kıldı. Bunlar, dilleri ve kalemleriyle Allahın vereceği sevapları ve azapları bildirdiler. Böylece özre ve bahaneye yol bırakılmadı.

Nasihat yapmak, emr-i marufta bulunmak iki suretle olur. Birinci yol, söz, yazı ve her çeşit yayın vasıtası iledir. İkinci yol hal ile, İslamın güzel ahlakına uyarak örnek, numune olmaktır. Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimsenin malına, ırzına göz dikmemek, en tesirli nasihat yoludur. İslamın güzel ahlakı üzere yaşamak, emr-i maruf ve nehy-i anil münker yapmaktır.

Nasihatin faydalı olması, tatlı sözle ve yumuşak yapılmasına bağlıdır. Ayrıca nasihat edenin, söylediklerine kendisinin de riayet etmesi gerekir. Böyle olan kimsenin her sözü, hareketi İslamiyete uygun olmalı, kimse hakkında kötü zanda bulunmamalıdır. Müslümanların işi, hep iyilik üzere olmalıdır.

İslam alimleri insanları irşad etmek için binlerce kıymetli kitap yazıp, vazlar ve nasihatler yapmışlardır. İslam alimlerinin en büyüklerinden olan İmam-ı Rabbani hazretleri bir mektubunda şöyle nasihat etmiştir:

“Allah hepimizi tam orta yolda bulundursun! Vaaz etmekte, nasihat vermekte ve Allahın kullarına müslümanlığı öğretmek için gözetilmesi lazım gelen şeyleri bildiren birkaç hadis-i şerif yazıyorum. Hak teala, bunlara uygun davranmamızı nasip eylesin!

Resulallah efendimiz buyurdu ki: “Allah refiktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri ve başka hiç bir şeye vermediğini, yumuşak davranana ihsan eder.”

Yine Müslim de bildiriliyor ki, Ayşeye ,”Yumuşak davran! Sertlikten ve çirkin şeyden sakın! Yumuşaklık insanı süsler. Çirkinliğini giderir.” buyurdu.

“Müslim”deki hadiste; “Yumuşak davranmayan, hayır yapmamış olur.” buyruldu.

“Buhari”deki hadiste, “İçinizde en sevdiğim kimse, huyu en güzel olanınızdır.” buyruldu.

(Ahmed ve Tirmizinin bildirdikleri) hadiste; “Kendisine yumuşaklık verilen (müslüman) kimseye, dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir.” buyruldu.

(Ahmed, Tirmizi, Hakim ve Buharinin bildirdikleri) hadiste; “Haya imandandır, imanı olan Cennettedir. Fuhuş, kötülüktür. Kötüler Cehennemdedir.” buyruldu.

(Ahmed ve Tirmizinin bildirdikleri) hadiste; “Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık ve yumuşaklık gösteren (bir müslüman) dir” buyruldu.

(Ahmed ve Tirmizi ve Ebu Davudun bildirdikleri) hadiste; “Yumuşak olanlar ve kolaylık gösterenler, hayvanın yularını tutan kimse gibidir. Durdurmak isterse, hayvan ona uyar. Taşın üzerine sürmek isterse, hayvan oraya koşar” buyruldu.

Buharideki hadiste; “Kızdığı zaman istediğini yapabilecek bir kimse, kızmazsa, Allah kıyamet günü onu herkesin arasından çağırır. Cennette istediğin yere git der.” buyruldu.

(Bütün hadis kitaplarında yazılı olan hadiste), bir kimse Resulallah efendimizden, nasihat istedikte; “Kızma, sinirlenme!” buyurdu. Birkaç kere sorunca hepsinde; “Kızma, sinirlenme!” buyurdu.

(Tirmizi ve Ebu Davuddaki) hadis-i şerifde; “Cennete gidecek olanları haber veriyorum, dinleyiniz! Zayıfdırlar, güçleri yetmez. Bir şey yapmak için yemin ederlerse, Allah, bunların (bu müslümanların) yeminlerini, muhakkak yerine getirir. Cehenneme gidecek olanları da bildiriyorum, dinleyiniz! Sertlik gösterirler. Acele ederler. Kendilerini üstün görürler.” buyruldu.

(Tirmizi ve Ebu Davudun bildirdikleri) hadiste; “Bir kimse ayakta iken kızarsa, otursun. Oturmakla geçmezse, yatsın!” buyruldu.

(Taberani, Beyheki ve İbn-i Asakirin bildirdikleri) hadiste; “Sarı sabır maddesi balı bozduğu gibi, kızgınlık da imanı bozar.” buyruldu.

Beyheki ve Ebu Nuaymın bildirdikleri hadiste; “Allah için aşağı gönüllü olanı, Allah yükseltir. Bu, kendini küçük görür. Fakat, insanların gözünde büyüktür. Bir kimse, kendini başkalarından üstün tutarsa, Allah onu alçaltır. Herkesin gözünde küçük olur. Hatta köpekten, domuzdan daha aşağı görünür. Kendini yalnız kendisi büyük görür.” buyruldu.

Beyhekinin bildirdiği hadiste; “Musa bin İmran (ala nebiyyina aleyhissalevatü vetteslimat); “Ya Rabbi! Kullarının en kıymetlisi kimdir? dedikte, buyruldu ki: “Gücü yettiği zaman af eden (müslüman kimse) dir.” buyruldu.

(Ebu Yalanın bildirdiği) hadiste; “Bir müslüman dilini tutarsa, kıyamet günü Allahazabını ondan çeker. Bir kimse, Allaha yalvarırsa, kabul eder” buyruldu.

Bir hadiste; “Bir müslüman din kardeşinin ırzına veya malına saldırırsa, malın, paranın geçmez olduğu gün gelmeden önce, onunla helalleşsin! (Helalleşmezse) iyi amelleri varsa, hakkı ödeninceye kadar bu amellerinden alınır, iyi amelleri yoksa, hak sahibinin günahları buna yükletilir.” buyruldu.

Bir hadiste Resulallah efendimiz “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” buyurdu. “Bizim bildiğimiz müflis, parası, malı olmayan kimsedir” dediler. “Ümmetimden müflis şu kimsedir ki; kıyamet günü namazları ile, oruçları ile ve zekatları ile gelir. Fakat, kimisine sövmüştür. Kiminin malını almıştır. Kiminin kanını akıtmıştır. Kimini dövmüştür. Hepsine bunun sevaplarından verilir. Haklarını ödemeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları alınarak buna yüklenir. Sonra, Cehenneme atılır.” buyurdu.

(Tirmizide bildiriyor:) Muaviye , Ayşeye mektup yazarak nasihat yazmasını istedikte, cevap yazarak; “Allahın selamı senin üzerine olsun! Resulallahtan “sallAllah aleyhi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem” işittim. Buyurdu ki: “Bir kimse, insanların kızacakları şeyde Allahın rızasını ararsa, Allah onu, insanlardan geleceklerden korur. Bir kimse, Allahın kızacağı şeyde, insanların rızasını ararsa, Allah onun işini insanlara bırakır.”

Allah bizi ve sizi, hep doğru söyleyenin haber verdiği bu hadis-i şeriflere uymakla şereflendirsin.

Dünya hayatı çok kısadır. ahiretin azapları pek acı ve sonsuzdur. İleriyi gören akıl sahiplerinin, hazırlıklı olması lazımdır. Dünyanın güzelliğine ve tadına aldanmamalıdır. İnsanın şerefi ve kıymeti dünyalıkla ölçülse idi, dünyalığı çok olan kafirlerin herkesten daha kıymetli ve daha üstün olmaları lazım gelirdi. Dünyanın görünüşüne aldanmak akılsızlıktır, ahmaklıktır. Birkaç günlük zamanı büyük nimet bilerek, Allahın beğendiği şeyleri yapmağa çalışmalıdır. Allahın kullarına ihsan, iyilik etmelidir. Kıyamette azaplardan kurtulmak için, iki büyük temel vardır; Birisi Allahın emirlerine kıymet vermek, saygı göstermek; ikincisi, Allahın kullarına, yarattıklarına şefkat, iyilik etmektir. Hep doğru söyleyici “aleyhissalatü vesselam” her ne söyledi ise, hepsi doğrudur. Şaka, eğlence, sayıklama sözler değildir. Tavşan gibi gözü açık uyku ne kadar sürecek? Bu uykunun sonu rezil, rüsva olmak ve eli boş, mahrum kalmaktır. Müminun suresinin 115. ayetinde; “Sizi abes olarak, oyuncak olarak mı yarattım sanıyorsunuz. Bize dönmeyecek misiniz zannediyorsunuz?” buyruldu.