"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Şit

adem dan sonra gönderilen peygamber. adem ın oğludur. Babası vefat edince peygamber oldu. Allah, buna elli suhuf (forma) gönderdi. Kabeyi taştan yaptı. Nuh bunun soyundan olduğu için tufandan kurtulanlar ve bütün insanlar bunun çocuklarıdır. adem ın oğullarından Kabil, Habili öldürünce Allahadem a bir evlad daha ihsan ederek teselli buyurdu. Bu evlad Şit idi. Bütün çocukları ikiz doğduğu halde Şit tek doğdu. Şit ismi İbranice olup, Arapçada Allahın hibesi (hediyesi) manasınadır. Şit yerine Şis de denilmiştir.

Şit Kabilin Habili şehid etmesinden beş veya otuz sene sonra doğmuştur. O doğduğu zaman babası adem ın yüzotuz veya ikiyüzotuz yaşında, bir rivayette de yüzyirmi veya yüzotuzbeş yaşında olduğu bildirilmiştir. Son peygamber olan ahır zaman peygamberi Muhammed ın nuru adem dan oğlu Şit a intikal etti ve onun alnında parladı. Bu sebeple adem onu pek ziyade severdi. Bütün evladı üzerine onu reis yaptığı gibi, vefat edeceği sırada da bütün yeryüzünün halifeliğine onu tayin etti; bu hususta vasiyette bulundu. Ayrıca ilahi sırları bildirip, bütün ilimleri öğretti. Şit adem ın öteki evlatlarının hepsinden güzel, faziletli ve üstün idi. Suret ve sirette (hal ve tavırda) tıpkı babasına benzediğinden, adem ın ona karşı muhabbeti çoktu.

Şit a peygamber olduğu bildirilip, vahiy geldi. Allah Şit a elli suhuf (forma) gönderdi. Ona nazil olan bu elli suhufda hikmet ve riyaziye (matematik) ilimleri, kimya, simya ilmi, çeşitli sanatlar ve daha pek çok şey bildirilmiştir.

Ebu Zer Gıfari şöyle rivayet etti: “Resulallaha ya Resulallah! Allah kaç kitap gönderdi?” diye sordum. “Yüz dört kitap gönderdi. Şite elli sahife indirdi…” buyurdu.

Şit ın dininin esasları, adem ın bildirdiği dinin esaslarına uygun idi. Şit ekseriya Şamda ikamet edip, insanlara, Allaha iman etmeyi ve emirlerine uymayı bildirerek tebliğ vazifesini yaptı ve bin şehir kurup, hudutlarını tayin etti. Her şehrin kapısında “La ilahe illallah adem Safvetullah Muhammed Habibullah.” yazılı idi.

Şit ın, çocukları ve torunları, imar ettikleri şehirlerde yaşayıp Allaha ibadet ve taatla meşgul olurlardı. Gayet saadetli bir hayat sürerlerdi. Aralarında düşmanlık, buğz ve hased yoktu. Kötülüklerden, haramlardan ve isyandan uzak dururlardı. Şit ve ona iman edenler daima emr-i maruf ve nehy-i anil münker yaparlardı. Yani insanları Allahın razı olduğu, emrettiği yola davet ederler ve kötülüklerden, Allahın razı olmadığı, yasak ettiği şeylerden sakındırırlardı. Bu sebeple şeytan, Şit a ve ona tabi olanlara karşı hased ediyor, onları saptırmak için uğraşıyordu. Fakat ne kadar uğraştı ise de buna muvaffak olamadı.

Habili şehid ettikten sonra Yemene giden Kabilin çocukları çoğalmıştı. Bunlar iman etmemiş, azgın bir halde sapıklık içinde yaşıyorlardı. Şit Şamdan Yemene gidip, Allahın emri üzere onları imana ve ibadet etmeye davet etti. Fakat bu kavim onun dinini kabul etmeyip, sapıklıklarında ısrar ettiler. Şit onlar ile gaza (savaş) yaptı. Bu savaşta kılıç kullandı. İlk kılıç kullanan odur. Yemendeki bu azgın kavmin bir kısmını kılıçtan geçirdi, bir kısmını da esir aldı.

Şit babası adem ile veya kardeşleri ile Kabeyi balçık çamuru kullanarak taştan yaptı. Mekkede de ikamet edip her yıl hac yaptı. Ömrünün dokuzyüzoniki veya dokuzyüzelli yahut da dokuzyüz sene olduğu rivayet edilmiştir. Nübüvvetinin (peygamberliğinin) ise ikiyüzsekseniki veya ikiyüzoniki veya ikiyüzkırkiki sene olduğu rivayet edilmiştir.

adem vefat edeceği zaman, oğlu Şit a; “Yavrum! Bu alnında parlayan nur, son peygamber olan Muhammed ın nurudur. Bu nuru, mümin, temiz ve afif hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyette bulun!” dedi.

Muhammed ın nuru Şit dan sonra oğlu Enuşa geçmiş ve onun alnında sabah yıldızı gibi parlamıştı. Şit da babası adem gibi aynı vasiyeti oğlu Enuşa yaptı.

Muhammed a gelinceye kadar, bütün babalar, oğullarına böyle vasiyet ettiler. Hepsi, bu vasiyeti yerine getirip, en asil, en afif kız ile evlendi. Nur, temiz alınlardan, temiz hanımlardan geçerek, evlattan evlada intikal edip asıl sahibi olan Hatem-ül-enbiya hazretlerine gelmiştir.

Böylece, ademoğulları içinde, Muhammed ın nurunu taşıyan, seçilmiş bir soy vardı ki, her asırda, bu soydan olan zatın yüzü çok güzel ve parlak olurdu. Bu nur ile, kardeşleri ve diğer insanlar arasında tanınır, içinde bulunduğu kabile, başka kabilelerden daha üstün, daha şerefli olurdu. Şit vefat ettikten sonra adem ın yanına defnedildi. Kendisinden sonra yerine oğlu Enuşu halife tayin etti.

Şit ın oğlu Enuş son derece güzel yüzlü üstün bir evlad idi. Şit onu çok severdi. Ona ilimleri ve sırları öğretmişti. Babasından sonra yeryüzünün halifesi müminlerin reisi oldu. Enuş da Kabilin soyundan gelen azgın kabilelerle savaş edip, onlara karşı mücadele vermiştir. Enuş, Süryanicede sadık manasınadır. Rivayete göre Enuş, dokuzyüzelli sene kadar yaşamış, hilafet müddeti ise altıyüz sene devam etmiştir. Bu hususlarda değişik rivayetler de vardır. Hurma ağacını ilk dikenin Enuş olduğu rivayet edilmiştir.

Enuşun Kinan adında bir oğlu vardı. İsmi Süryanice olup, Arapçada müstevli yani yayılan manasınadır. Bunun çok evladı vardı. Enuş, vefat etmeden önce yerine oğlu Kinanı halife bıraktı ve vasiyette bulundu. Kinan dokuzyüzyirmi sene kadar yaşamış olup, halifelik müddeti doksan beş senedir. Bu müddet içerisinde insanların idaresi ile meşgul olmuştur. Kinan da kendisinden sonra yerine oğlu Mehlaili halife bırakmıştır. Mehlailin isminin manası Arapçada Memduh demek olup Türkçede medh olunmuş, övülmüş demektir. Mehlail zamanında Babil ve Sus şehirleri kurulmuş, insanlar iyice çoğalarak dünya üzerine yayılmışlardır. Mehlail sekizyüzdoksandokuz sene kadar yaşamış ve kırk sene halifelik yapmıştır.

Mehlail de Yerd adındaki oğlunu yerine halife bırakmıştır. Yerd zamanında insanlar doğru yoldan uzaklaşıp, çok azmıştır. Putperestliğin o zaman ortaya çıktığı da rivayet edilmektedir. Yerd hayatta iken oğlu İdris o zamanki kavme peygamber olarak gönderilmiştir.

Şit zamanında Kabilin soyundan gelen kabile zenginlik ve servete kavuştukça azgınlıklarını ve isyanlarını artırdıkları gibi Şit ın kavmi ile savaştılar. Şit a babası adem , bazı sırları bildirmişti. Bunlardan biri de ilerde, Nuh ın geleceği, ona iman etmeyen insanların suda boğulacağı ve onlar üzerine bir tufan gönderileceği idi. Şit bu hususu önceden bildiği için, iman etmeyip, dalalet, sapıklık içinde bulunan insanlara iman etmelerini söyleyip, nasihat ve irşadda bulundu. Kabilin soyundan gelen kabileler iman etmemekte ısrar edip, saptıkları bozuk yolda sürüklenip gittiler. Nuh zamanında tufanda boğulup, helak oldular.

Şit ın makamı ve vasfı irşad idi. Kavmini irşad edip, hidayete kavuşturdu. İrşad; insan ve cemiyet için faydalı ve hayırlı olan, yani Allahın razı olduğu yolu göstermektir. Kuran-ı kerimde irşad; rüşd, reşed, reşad, raşid, reşid ve mürşid ifadeleri ile geçmektedir.

Kuran-ı kerimde Allah emr-i maruf ve nehy-i anil münker yapmayı emrediyor. Yani benim emirlerimi öğretiniz diyor ve benim yasak ettiğim haramları bildiriniz ve yapılmasına razı olmayınız, buyuruyor.