"Enter"a basıp içeriğe geçin

32. Mesih Deccal ve Bafomet – Bilgenin Gayesi

“Öyle bir peygamber gönderilmedi ki, kendi ümmetini tek gözlü yalancıya (Deccal’e) karşı uyarmamış olsun”

Amerika Birleşik Devletleri, birçokları için dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük askeri, ekonomik, sosyal ve kültürel süper güçtür. Fakat kaç kişi onun kökenini ve Allah’ın planındaki rolünü gerçekten biliyor? Müminlerin Emiri İmam Ali (minhusselam) şöyle buyurmaktadır: “Ve Amarik (Amerika) diyarı, kendilerine nimetler ve şerefler bahşedildikten ve dünya onlara lütuf ırmakları verdikten sonra, tam bir fitne içinde olur. İblis, onun şehirlerinde ve sokaklarında rahat bir şekilde yaşar. Orayı böler ve onun onurunu ihlal eder. Ve İblis’in dini onların arasında ortaya çıkar. Şehvet, kibir ve maddi hayatın serabına susamışlık oraya hakim olur. Böylece onlar bolluğa dalar ve ilimleriyle böbürlenirler. İşleri de kötü bir tiran tarafından yönetilir.”

Amerika Birleşik Devletleri, Masonlar tarafından kurulmuş bir ülkedir. Kurucu babalar, ABD anayasasını Roma Cumhuriyeti yasalarına dayandırdılar ve onları geliştirmeye çalıştılar. Kurucu babalar kendilerine Romalı modellerin adını verdiler, George Washington kendine Cato, John Adams ve Thomas Jefferson kendilerine Cicero ve Alexander Hamilton da Sezar adını verdiler. Amerikan hükümeti, yürütme, yargı ve yasama organları ile Antik Roma hükümetini taklit edecek şekilde kurulmuştur. Capitol, Beyaz Saray, Yargıtay ve diğer hükümet binalarının mimarisi bile Roma mimarisine dayanıyordu. Roma Kartalı bile Cumhuriyetin büyük mührü ve amblemi oldu. Amerika Birleşik Devletleri, Roma İmparatorluğu’nun yeniden dirilişi olarak tasarlandı.

Yazılı insanlık tarihinin başlangıcından beri, eski uygarlıklar ulusal bir Tanrı edindiler. Ulusal Tanrı, rolü kendisine bağlı insanları korumak ve kollamak olan bir koruyucu varlık olacaktı. Örneğin, eski Mısırlılar Osiris ve Horus’a taparlarken, Fenikeliler Baal’a taparlardı. Babilliler Marduk’a taparlarken, Truvalılar Apollon’a taparlardı. Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucu babaları da Amerika için ulusal bir Tanrı edindiler. Bu nedenle tüm ABD para birimlerinde ‘TANRI’YA GÜVENİYORUZ’ ibaresi yazılmıştır.

Bu konuda Amerikalıların ve Amerikalı olmayanların çoğu, burada atıfta bulunulan Tanrı’nın ya Her Şeyin Tanrısı ya da Hristiyan Tanrısı İsa Mesih (aleyhisselam) olduğunu varsaymaktadır. Ama mason kurucu atalarının taptığı tanrı, tek gözlü tanrı İblis’ti.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Büyük Mührünü incelerseniz, üzerinde Roma İmparatorluğu’nun resmi dili olan Latince’de yazılmış ‘Annuit Coeptis’ ve ‘Novus Ordo Seclorum’ sözcükleri ile ‘kader’in gözü’nü görürsünüz. ‘Annuit Coeptis’, Kader bizim girişimlerimizi destekledi’ anlamına gelir ve ‘Novus Ordo Seclorum’, ‘Çağların Yeni Düzeni (doğuyor)’ anlamına gelir. Kader Tanrı demektir. Yani, özünde, mührün belirttiği şey: ‘Tanrı’nın Gözü’, ‘çağlar boyunca yeni bir dünya düzeni kurma girişimlerimizi destekliyor’ anlamına gelmektedir. Mühürün içine altı köşeli bir yıldız çizerseniz, yıldızın her noktasının birlikte “MASON” kelimesini yazan bir harfe işaret ettiğini göreceksiniz.

Özgürlük Anıtı

Özgürlük Anıtı, Masonlar tarafından yapılmış bir heykeldir ve ışık taşıyan Lucifer veya İblis’i simgelemektedir. Romalılara göre dünyanın “ışığı” olan Güneş Tanrısı Apollon’a benzeyecek şekilde tasarlanmıştır. Apollon, Yunan eş değeri Helios olan bir Roma Tanrısıydı.

Apollon ve Helios bazen tek göz olarak temsil edilirdi. Gördüğünüz gibi, Apollon açıkça her şeyi gören gözle ilişkilidir.

Bir gün İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) dedim: “İncil’deki Mesih Deccal’in adı Apollyon ve Abaddon’dur. ‘Ve onların üzerinde kral olarak cehennemin meleği vardı, onun adı İbranice Abaddon, ve Yunanca Apollyondur (yani Yok Edici).’”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evet.” Dedim ki: “Yunancada Apollyon adı Tanrı Apollon’dur, değil mi? Bilinenbudur ve Tanrı Apollon tamamen Özgürlük Anıtı’na benziyor.” İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet, dediğin gibi bilinen budur.”

Deccal Bir Devlettir, Birey Değil

Danyal Peygamber (aleyhisselam), Tevrat’ta Deccal hakkında uyarı yaptı. Dört krallığın geleceğine şahit olduğu bir vizyon gördü. Daniel (aleyhisselam) dedi ki: “Bundan sonra gece vizyonlarında gördüm, ve işte, korkunç, ve ürkünç ve çok zorlu dördüncü bir canavar; ve büyük demir dişleri vardı; yutuyor, ve parçalıyor, ve artakalanı ayakları ile çiğniyordu; ve kendisinden önceki canavarların hepsinden farklı idi; ve on boynuzu vardı.” Ayrıca şöyle dedi: “Bana şu açıklamayı yaptı: Dördüncü canavar, yer üzerinde, bütün krallıklardan farklı olarak bütün yeri yutacak, ve onu çiğneyip parçalıyan dördüncü bir krallık olacaktır.”

Yeryüzündeki tüm ulusları ayaklar altına alan bu demir canavar, bu kadar kısa sürede dünya hakimiyetini elde edebilen Amerika’dır. Bu, son krallık Amerika’dır.

Hz. Muhammed (O’na ve Ailesine Selâm Olsun) şöyle buyurmuştur: “Deccal Senam Dağı’na gelir ve insanları büyüler ve beraberinde bir ateş dağı ve bir yiyecek dağı getirir.”8 Amerika Irak’a Kuveyt yönünden, Safvan’da bulunan Senam Dağı istikametinden girdi. Ateş dağı Amerika’nın sahip olduğu askeri teçhizatını ve yiyecek dağı da onun dev ekonomisini temsil eder. Amerika Deccal’dır çünkü idealleri, eylemleri, güdüleri ve kültürü İsa’nın (aleyhisselam) ve onun öğrettiği her şeyin karşıtı olmasına rağmen, İsa Mesih’i (aleyhisselam) temsil ettiğini iddia etmektedir.

Bir gün İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) dedim: “Deccal sadece Amerika mı yoksa aynı zamanda bir insan mı?”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Deccal Amerika’dır ama Amerika bireyler tarafından yönetilir. Amerika dediğimizde topraktan bahsetmiyoruz, politikalardan ve onu yönetenlerden bahsediyoruz.”

İmam’ın (minhusselam), Amerika’nın Deccal olduğundan bahsederken, Amerikan halkından veya Amerikan topraklarından değil, gölge hükümetten, İlluminati’den bahsettiği açıktır. İblis’e tapan ve onu Tanrı kabul edenler onlardır, genel Amerikan halkı değil.

İlluminati

Ben dedim: “İlluminati’yi 1776’da kuran Adam Weishaupt, George Washington’un kişiliğini gerçekten onun aldığını okumuştum. Weishaupt, Amerika’nın kurulduğu yıl Almanya’da ortadan kayboldu. Weishaupt, beyaz kafa anlamına gelen Almanca bir kelimedir. Bu nedenle ABD (beyaz başlı olan) kel kartalı kendisine sembol olarak belirlemiştir. Ve bunun Adam Weishaupt’ın ABD Doları’ndaki yüzü olduğu söyleniyor. Adam Weishaupt’ın Amerika’nın kurulması ile bir alakası var mı?”

İmam (minhusselam) şöyle buyurdu: “Şüphesiz oğlum, bu doğrudur, o İblis’in kollarından biridir (Allah ona lanet etsin).”

Dedim ki: “Yani o ilk Amerikan Başkanıydı ve adını George Washington olarak değiştirdi.”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet.” Resim 6: Adam Weishaupt, George Washington’dur

Tek Göz

Amerika Birleşik Devletleri kendisini tek gözle ilişkilendirmiştir. Doların arkasından marka logolarına, dergi kapaklarına ve televizyon programlarına kadar her şeyi gören göz, her yerde Amerika’dan olan her şeyde bulunur. Amerikalı sanatçılar ve reklamlar her zaman bu göze işaret ediyorlar. 2008’de, dünyayı kasıp kavuran “Gelenler” dizisinde çalıştım. Bu dizi, Mesih Deccal’in burada olduğu gerçeği ile insanları uyandırdığı için dünya çapında milyonlarca insanın zihnini büyüledi. Burada tek göze işaret eden ünlülerden, dergi kapaklarından ve reklamlardan bazı örnekler vereceğim.

Tüm bu ünlülerin, dergilerin, filmlerin ve fotoğrafçıların tesadüfen tek göz sembolizmi içermesi mümkün değildir. Nitekim İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) şöyle buyurmuştur: “Tesadüf diye bir şey yoktur.” Tek göz sembolizminin tekrar ortaya çıkması, Amerikan toplumunun tüm yönleri üzerinde gücü ve etkisi olan dev bir komplonun kanıtıdır. Bu, tek gözlü kurtarıcıya, İsa Mesih’e değil, Deccal’e tapan gizli bir cemiyetin var olduğunun kanıtıdır. Tıpkı Müslümanların Allah’ın adını yükselttiği veya Hristiyanların haç taktığı gibi, onlar da tek göz sembolünü tanrılarına ibadet eylemi olarak belirlemişler.

Şerrin ve Zihin Kontrolünün İfşası

İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurdu ki: “Yaptığınız ‘Gelenler’ dizisi çok güzel bir diziydi. Oğlum kısacası tüm yalanları ortaya çıkarın, adil ve dürüst olun. Sadece Sistani’yi ifşa etmeye odaklanmayın, herkese odaklanın. Kendilerine Taklit Merci’i (Şii İslam’da taklit için müracaat edilen din alimi) diyen herkese. Onların çoğu batıldır. Şirazi, Sistani, Beşir Necefi Pakistani, kendine El-Hekim diyen kişiyi ve diğerlerini; bu kanlı milisleri, şer olan her şeyi ifşa edin.”

İmam (minhusselam) diğer dini ve dini olmayan tüm bayraklar altında şer ve fitnenin teşhir edilmesinden bahsetmeye devam ediyor: “Hristiyanları ve Yahudileri, Sihleri, Hinduları, Ezidileri, yalancı Ateistleri, herkesi teşhir edin. Halkın aklıyla alay eden ve onları kandıran devletleri, din tüccarlarını ifşa edin. Halktan din adına haksız yere nasıl para aldıklarını, Humus (dini 1/5 vergi) ve bunun batıl oluşunu ifşa edin. Batıl çoktur. Amerika’ya gelince, sana bir şey söyleyeceğim, Amerika hakkında hayal edilebilecek hemen hemen her şey (güç yapısı ve sistemi) doğrudur, çünkü Amerika tam bir şer odağıdır, onlar lanetli, kafir suçlulardır, karanlıktırlar, pis köpük tabakası ve pisliktirler. Arapları, Yahudileri ve Kudüs meselesiyle ilgili komploları ifşa edin. Irak, Filistin’i özgürlüğüne kavuşturmak istediği zaman Mısır’ın ona nasıl ihanet ettiğini anlatın. Suud’un kirli ailesini, Katar ve Bahreyn’i, Müslümanlara ve Araplara karşı gizli ve açık yaptıkları komploları ifşa edin. Her şeyi ortaya çıkarın, onları ateşinizde yakın oğlum, geride hiçbir şey bırakmayın.”

Dedim ki: “ABD hükümetinin, insanları kontrol etmek için yaptığı zihin kontrol programları hakkında çok etkileyici bir belgesel hazırladım, kurbanların ve yapacakları şeytani ayinlerin çok sayıda referans videosu var. Ayrıca, hükümet içinde üst düzey görevlerde bulunan şeytana tapanlar ile ilgili birkaç belgeselim var. Onlar insan cesetlerinin ırzına geçilmesi ve parçalanmasında, çocukların kanının içilmesinde ve diğer rahatsız edici işlerde iştirak ederlerdi. Hatta hayatta kalan kurbanlardan birinin vajinasına bir şeytanın yüzünü oymuşlardı, onun adı Cathy O’Brien’dir11. Hatta Bill Clinton’ın zihin kontrol programları ve deneyler olduğunu itiraf ettiği videoları ve üst düzey FBI personelinin, gerçekte hükümetin yüksek düzeylerinde şeytani bir tarikatın var olduğunu kabul ettiği videoları bile var.”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet oğlum, Allah onlara lanet etsin.”

Dedim ki: “Babacığım, Bill Clinton’ın klibini gördün mü? O, zihin kontrollü, değil mi?”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evet, doğrudur.” Dedim ki: “Arap dünyasında da böyle mi? (Bütün Arap devlet başkanlarının zihin kontrolü altında olması).” İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Arap dünyasında zihin kontrolüne gerek yoktur. Onlar ajan, hain ve (kendilerini) bedava satanlardır.” Dedim ki: “Babacığım, eski Mısır İstihbarat Şefi Salah Nasr ile evli olan

Mısırlı kadın oyuncu Etemad Khorshid, Arap kadın oyuncularının çoğunun nasıl zihin kontrolü altında olduğu ve casusluk için ve kraliyet aileleri (Allah onlara lanet etsin) için seks kölesi olarak kullanıldığı hakkında bir kitap yazdı.”

İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet, doğrudur.” Dedim ki: “Bu çok önemli bir konu.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet, öyledir oğlum.” Dedim ki: “Babacığım bu nasıl oluyor? İşkenceyle mi, sihirle mi, nasıl yapılıyor?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hayır oğlum, onları uygunsuz koşullarda filme alıp şantaj yaparlar, ayrıca parayla da rüşvet verirler. Hizmetlerine karşılık hükümetlerden kendileri ve aileleri için istediklerini alırlar ve işlerinde kolaylık sağlanır. Yani prestij alırlar, ama bu sahte bir prestijdir.”

Dedim ki: “Ama bu, kurbanın kontrol edildiğinden habersiz olduğu ve hatta anılarının bile silindiği Amerikan tipi zihin kontrolünden farklıdır.”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evet, farklıdır.”

Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN)

CERN, Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü’dür ve dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarını işletmektedir. O, Büyük Hadron Çarpıştırıcısının (LHC) yerleşim yeridir. Belirtilen amacı, Higgs Bozonu alanını veya popüler olarak ‘Tanrı parçacığı’ olarak adlandırılan şeyi araştırmakla evrenimizin kökenine cevaplar bulmaktır. 2004 yılında CERN, ‘Tanrı Shiva’nın bir heykeli olan ‘olağandışı bir dönüm noktası’nın açılışını yaptı13. 2016 yılında Gotthard tüneli açılış töreni tuhaf ritüellerle doluydu ve birçok insanın bunun bilimle ne ilgisi olduğunu merak etmesine neden oldu.

İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) sordum: “Açılış törenini gördün mü? Birçok ülkenin liderleri katıldı.”

İmam (minhusselam) şöyle cevap verdi: “Hayır, nasıldı?” Dedim ki: “Açılış töreni çok şeytaniydi ve insanların köleleştirildiğinin ve şeytanlara açılan kapıların görüntüleri vardı.” İmam (minhusselam) şöyle buyurdu: “Elbette öyle olacaktı, çünkü Rableri oradadır.” Dedim ki: “CERN’in amacı ne? Şeytanlara mı yoksa yaratıklara özel bir portal açmak mı?” İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Buranın maksadı onların bazı sembollerini o yere taşımak ve yeni ufuklar açmak ve şeytani dinlerini yaymaktır. Sana bir örnek vereyim, CERN’i, birinin yeni bir mescit veya ibadet merkezi açtığı şekilde açmışlar.”

Dedim ki: “Ama gerçekten atomlar ve parçacıklarla ilgili bilimsel araştırmalar için mi kullanılıyor yoksa başka bir şey için mi?”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evet, yer zahiren bir parçacık hızlandırıcısı tesisine veya bu gibi şeylere benziyor ama gerçekte onlar, bildikleri tiplerin dışında ve onlardan daha güçlü yeni mahluklarla iletişim kurmaya çalışıyorlar.”

Dedim ki: “Dünya dışı varlıklar mı yoksa cin gibi başka boyuttan varlıklar mı?”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Dünya dışı varlıklar. Amerika (Allah ona lanet etsin) insanoğlunun hayal bile edemediği şeylere ulaştı. Bütün sınırları aştı.”

Dedim ki: “Onunla iletişim kurmaya çalışan bu yaratıklar şer mi? Onlardan ilim mi edinmek istiyorlar?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Şüphesiz onlar şer, pis ve şeytanidirler.” Dedim ki: “Ama onlar Yecüc ve Mecüc değiller değil mi? Çünkü Baba George Bush’un ‘Kuru Kafa ve Kemikler’deki adı Mecüc’tür.” İmam (minhusselam): “O, bu isimle övünüyor” diye cevap verdi. Baba George Bush’un gözlerinin şekil değiştirmesiyle ilgili ünlü videoyu İmam’a (minhusselam) gösterdim ve dedim ki: “Bu videoda George Bush’un gözü bir yılanın veya bir kedinin gözlerine dönüşüyor. Bu, onun gözlerinin şekil değiştirdiği anlamına mı geliyor? Cin tarafından ele geçirilmiş mi yoksa şekil değiştiren bir dünya dışı varlık mı?”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evet, o kontrol altındadır.” Dedim ki: “Neredeyse tüm ABD başkanları kan bağına sahiptir ve hepsi de Adam Weishaupt’ın yanı sıra bazı Avrupalı kraliyet aileleriyle akrabadır.” İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Uzaylılar onları kendi gezegenlerinden kontrol ederler. Onlara hakim olan türe Şafar denir.” Dedim ki: “Neye benziyorlar babacığım?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Buna benziyorlar. Gözlerine bak ve değiştiklerinde Bush’un gözlerine nasıl benziyorlar.”

Dedim ki: “Evet aynen. Bundan Allah’a sığınırım. Çok pis görünüyor, bu yaratık hangi gezegenden?” İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evidon’un anlamını biliyor musun?

Gezegenin adı Evidon’dur.” Dedim ki: “Yani onu kontrol ederken ona sahipler mi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hayır, uzaktan kontroldur, uzaktan kumanda.” Dedim ki: “Sübhanallah! Yani bu kıyam ve savaş kozmik bir savaş mıdır?” İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evet.”

Bafomet: Anti-Muhammed Ben dedim: “Sana önemli bir soru sormak isterdim, babacığım.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet.” Dedim ki: “Onlar her zaman Bafomet’e taparlar; bazı insanlar kelimenin kökeninin Mahomed’e kadar gittiğini söyler, Fransızlar Muhammed’i böyle telaffuz eder.”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Maalesef.” Dedim ki: “Yani o, Muhammed mi? Ve Baba, şuna bak, George Washington’un heykeli Bafomet ile aynı şekilde nasıl poz veriyor.”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evet, aynı pozdur.” Ben sordum: “İlluminati Muhammed’e onu şeytan olarak gördükleri için mi ibadet ediyor, yoksa ne?” İmam (minhusselam) dedi ki: “Oğlum yok, onlar Anti-Muhammed yaratıyorlar.” Dedim ki: “Allah onlara lânet etsin. Demek onun hak olduğunu biliyorlar da onunla savaşıyorlar, öyle mi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet, onu kendilerinden daha çok tanıyorlar.” Dedim ki: “Modern Satanizmin babası Aleister Crowley’nin Oğul George Bush’un eşi Barbara Bush’un (biyolojik) babası olduğuna dair okuduğum bir hikaye var. Bu sihirbazın Barbara Bush’un annesi (Pauline Pierce) ile cinsel ilişkisi olduğunu iddia eden bir makale vardı. Sana bu konuyu sormak istedim, doğru mu? Benzerlik inanılmaz.”

İmam (minhusselam) şöyle buyurdu: “Evet, bu gerçek bir hikayedir.” Ben de dedim ki: “Vay be! Allahu Ekber! İblis mi enkarnasyonlarından birindeydi, yoksa bu kadar çok Amerikalı sanatçı tarafından övülen bu adamın gerçeği nedir?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Bu lanetli, İblis’in en büyük yardımcılarındandır.”

Dedim ki: “Allah’ın laneti onun üzerine olsun. O Şarşaran gibi şeytan mıdır?”

İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet, onun adı Sefolak’tır.” Dedim ki: “Babacığım, bir oyuncak bebek çıkaran ve duvara kan, sperm ve köpek sütü püskürten ve buna sanat diyen bir kadın var. Adı Marina Abramović16. Kendisi çok ünlü ve ünlü sanatçılardan oluşan bir çevresi var. ‘Ruh pişirme’ dediği partilere ev sahipliği yapıyor.”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Onun yaptığı bu ayinler, şeytanla insanlar arasındaki cinsel birleşme için yapılan ayinlerdir.”

Dedim ki: “Allahu Ekber! Adamın vücuduna şeytanların girip sonra kadınla ilişkiye girmesi için mi, yoksa tam tersi mi?”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Kesinlikle ikisi de.” Dedim ki: “Peki bu kadın ve çocuk oyuncak bebeklerini kafaları kesilmiş olarak yerleştirme ritüellerinin arkasında ne var?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet, bunlar şeytani ritüellerdir, maksadı İblis’e yaklaşmak, ondan şefaat ve yaptırım kazanmaktır.” Dedim ki: “Böylece, bu insanları kontrol eden bu uzaylılar, onlar da İblis’e mi tapıyorlar, yoksa İblis bir uçtan, onlar da diğer uçtan mı çalışıyor? Şer uzaylıların amacı gezegeni kontrol etmektir, değil mi? Yani onların ve İblis’in amacı aynı mı?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Aralarında fark var oğlum ama amaçları birdir.”

Önce Amerika

Dedim ki: “Babacığım, kardeşler ABD hükümetinde görev yapan eski bir askeri yetkiliyle yaptıkları röportajı filme aldılar ve o, IŞİD’i ve bunun Amerika ve İsrail tarafından nasıl peydah ettiğini anlattı.”

İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet.”

Dedim ki: “Babacığım, 11 Eylül içeriden bir iş miydi?” İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet, İsrail ve Amerika bunu yapanlardır.

Peki bunu neden yaptılar?” Dedim ki: “İmam Mehdi (aleyhisselam) ile savaşmak için mi?” İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet, ayrıca para ve o memleketlerde bulunan servet ve hazineler için ve o memleketlerin halkından intikam almak için, çünkü onlar onların düşmanlarıdır.”

Dedim ki: “Amerika kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi umursamaz.” İmam (minhusselam) dedi ki: “Amerika kendisinden başka kimseyi umursamaz. Avrupa Birliği’ni zayıflatmak için ‘Brexit’ten de sorumludur ve kendisine rakip olarak gördüğü Avrupa Birliği’ni yok etmek için mülteci krizini yaratan da odur.”

Şeytan’ın İdeolojisi

Şeytan’ın ölmesi gereken ideolojisi ‘önce ben’dir. Bencillik, ‘Ben’e, egoya ve onun ihtiyaçlarına odaklanma, kendi benliğinden başka kimseyi umursamama. Bu, İblis’in ideolojisidir ve Amerika’ya birçok yönden yansımıştır. Amerika’da her şey benliği ve bireyciliği öne çıkarmaya ve her şeyden önce kendi çıkarlarını gözetmeye odaklanmıştır. ‘Önce Ben’, herkes bundan zarar görse bile, bir bireyin istediği kadar para kazanmakta özgür olduğu ABD finans sistemi Kapitalizm’de görülebilen ideolojidir. Görünüşte insaflı, adil ve özgür gibi görünse de, İblis bu idealleri, yalnızca insanlığın yok edilebilmesi için desteklemiştir. Bireyler kendi çıkarları için çok endişeli olduklarında, hiçbir zaman insanlığın daha büyük iyiliği için bir araya gelemezler ve asla Allah gibi davranamazlar. Bireysellik ve ben merkezcilik farklılıklar yaratır ve farklılıklar iyi bir şey değildir, çünkü birliğin zıddıdır. Şeytan, insanlığın asla birlik olmamasını sağlamak ister. Amerikan yolunun bazı başarılarının neler olduğunu inceleyelim.

Dünya Genelinde Servet Eşitsizliği

Bu arada, Birleşmiş Milletler’e göre her gün 25.000 kişi açlıktan ölüyor, 10.000’i çocuk. Dünya çapında 854 milyon insanın yetersiz beslendiği ve yüksek gıda fiyatlarının 100 milyonu daha yoksulluğa ve açlığa sürüklediği tahmin ediliyor. 1.2 milyar insanın çok yoksul ve artan gıda fiyatlarına karşı son derece savunmasız olduğu düşünülüyor. Bir insanın hayatını kurtarma gücüne sahip olup da bunu yapmamak ve onun ölümünü seyretmek suç değil midir? Bir kimse yolda yürürken yol kenarında yiyecek ve su olmadığı için can çekişen bir çocuk görse ve onları ölüme terk ederek uzaklaşsa, bundan dolayı yargılanmaz mı? Buradaki fark nedir? Üç kişinin bir nüfusun yüzde 50’si kadar servete sahip olmasına izin veren bir sistem nasıl iyi bir sistem olabilir, ilahi bir sistem veya Hz. İsa’nın (aleyhisselam) onaylayacağı bir sistem olabilir mi? Aslında sistem, tüm Hristiyan ideallerinin ve iyi olan her şeyin tam tersidir.

Birleşmiş Milletler’e göre dünya çapında 2 milyar insan veya nüfusun üçte biri küçük toprak sahibi çiftçiler ve onların aileleridir ve küçük toprak sahibi çiftçilerin ve topraksız tarım işçilerinin çoğunluğu günde 2 doların altında bir gelirle geçinmektedir. Warren Buffet, Bill Gates ve Jeff Bezos, günde 2 dolardan 75 gün boyunca dünyanın üçte birini besleyebilirdi. Bu, 75 günde kurtarılacak olan 1.875.000 hayat (günde 25.000 hayat) demektir. Ancak bunun yerine bu parayı banka hesaplarında tutmayı yeğliyorlar. Toplam serveti 1.5 trilyon dolar olan ilk on milyarder, 375 gün boyunca gezegenin üçte birini günde 2 dolardan besleyebilir. Bu, o zaman diliminde 9.375.000 hayat kurtaracaktır. Çalışabilecek ve dünyayı daha iyi, daha sürdürülebilir bir yer haline getirmeye katkıda bulunabilecek yaşamlar. Ancak İblis’in ideolojisini takip eden bir dünyada dolarlar canlardan daha değerlidir. Kendi çıkarlarını insanlığın çıkarlarının üzerine koyan bir ideoloji. On milyonun yaşamına karşılık, on bencil insanın savurganca yaşaması!

Küresel Gıda Kayıpları ve Kurumsal Atık

Kurumsal açgözlülük, dünyadaki birçok gıda israfından sorumludur. Dünyanın en büyük on milyarderi Allah rızası için bir kuruş vermese bile, gezegende bir Allah’ın kulunun açlıktan ölmesini önleyecek kadar yiyecek vardır düşüncesi mide bulandırıcı bir fikirdir. Ama bu besin maddeleri nerede ve nereye gidiyor? Süpermarketler ve işletmeler, vergilerinden mahsup etmek istedikleri için gıdalarını yoksullara vermek yerine, son kullanma tarihi yaklaştığında çöpe atmayı tercih ediyor. Fakir insanlara verseler, silemeyecekler ve bu onlara daha pahalıya mal olacak. Bu yüzden, bu süpermarketlerin ve gıda zincirlerinin sahibi olan milyarderler, daha büyük karlar elde etmek için yiyecekleri çöpe atmaya ve aç kalanların ölmesine göz yummaya karar verirler. Bunlar iyi bir Tanrı’nın mı yoksa Hristiyan değerleri üzerine kurulmuş bir ulusun mu idealleridir? İsa (aleyhisselam) bugün yaşasaydı, bu iğrençliği onaylar mıydı? Tanrısı para olan ve fakirlere karşı kör olan ve yine de İsa Mesih’i (aleyhisselam) temsil ettiğini iddia eden bir ulus Deccal değil de nedir.

Savaşlar ve Peşi Sıra Savaşlar

Her yıl dünyanın ilk 10 askeri müsrifi, dünya çapında milyarlarca yoksul insanın hayatını mahvetmek için kullanılan ordularına ve silahlarına yaklaşık 1.5 trilyon dolar harcıyor. Dünya bir yıl barış ve uyum içinde yaşasaydı ve bu parayı silah ve orduya harcamak yerine fakirleri beslemeye harcasaydı, bir kez daha her aç insanı doyurabilir ve yaklaşık 10 milyon hayat kurtarabilirdik. Ancak İblis’in durumu ve Şeytan’ın ideolojisi, insanlık için ölümü yaşama tercih eder. İsa (aleyhisselam), insanlar yaşasın diye canını vermiştir ve İsa’nın ideallerini temsil ettiğini iddia eden ülke, sürekli olarak İsa’nın vaaz ettiği her şeyin tersini yapmaktadır. Büyük trajedi, aynı zamanda tüm kiliselerin ve tüm farklı dinlerin amelsiz alimlerinin sessiz kalmasındadır.

İnsanlık İçin Çözüm

“İleri gelenlerden biri İsa’ya, “İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?” diye sordu. İsa, “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı’dır. O’nun buyruklarını biliyorsun: ‘Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.’” “Bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum” dedi adam. İsa bunu duyunca ona, “Hâlâ bir eksiğin var” dedi. “Neyin varsa hepsini sat, parasını yoksullara dağıt; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle.” Adam bu sözleri duyunca çok üzüldü. Çünkü son derece zengindi. Onun üzüntüsünü gören İsa, “Varlıklı kişilerin Tanrı Egemenliği’ne girmesi ne kadar güç!” dedi. “Nitekim devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır.”

Bir devenin iğne deliğinden geçmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla zenginin cennete giremeyeceğini biliyoruz ve bu aynı zamanda zengin bir adamın İsa’ya (aleyhisselam) talebe olamayacağı anlamına da gelir. Neden böyle? İmam Ali (minhusselam) şöyle buyurmuştur: “Allah, yoksulun geçimini zenginin malında takdir etmiştir. Bir yoksul aç ise; bunun nedeni zenginin zevk ve sefa içinde yaşamasıdır; ve Allah onlardan bunun hesabını soracaktır.”

Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur: “Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı.” O halde, Allah’ın bize yalnızca ihtiyacımız olanı verdiği açıktır. İhtiyaçlarımızın ötesinde rızık elde ettiğimiz her an, aslında bir başkasının geçimidir. Yoksulluk var, çünkü zenginler fakirlerin rızkını çalıyor. Tanrı tüm insanlığın eşit olmasını amaçladı. Nitekim malı fakire vermek yerine biriktiren kimseler Kur’an-ı Kerim’de şöyle uyarılır: “Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.”

İnsanlığın çözümü, zenginliğin tüm insanlık arasında yeniden dağıtılmasında yatmaktadır. Zenginlerin aşırı servetlerinin tümüne el konulmalı ve yeniden dağıtılmalıdır. Seçilmiş küçük bir seçkinler grubunun lüks bir yaşam sürmesi için bu duruma itiraz edecek ve her yıl on milyonlarca insanın ölmesini ve acı çekmesini tercih edenler, insanlığa düşmandırlar ve cinayet ve toplu soykırım suç ortağı olmaktan tutuklanmalı ve yargılanmalıdırlar. Bu konunun antidemokratik olacağını iddia edenler, dünya çapında bir referandum düzenlemeli ve burada tüm insanlar, zenginliğin yeniden dağılımını mı kabul edecekleri yoksa herkesin elindekinin kendisine kalmasını mı tercih edecekleri konusunda oy kullanabilecekler. Ezici çoğunluğun yeniden dağıtım için oy kullanacağını düşünüyorum. Her dinden sözde hahamlar, rahipler, şeyhler ve imamlar da bu teklife katılmazlarsa peygamberler adına vaaz vermekten men edilmelidirler. Onlar da insanlığa ihanetten tutuklanmalı ve yargılanmalıdır. Peygamberler onlardan beridir ve onlar Allah’ın düşmanlarıdır.

Firavun Evinden Bir Kurtarıcı

Allah’ın, İsrailoğulları’nın kurtarıcısı Musa’nın (aleyhisselam) Firavun’un sarayında büyümesini sağladığı gibi, bu devirde Allah, Al-i Muhammed’in (Onlara Selam Olsun) Kaimi’nin İblis’in sarayından – Amerika’dan çıkmasını takdir etti. İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) Irak halkına gönderildi ve onları hakka hidâyet etmeye çalıştı, fakat onlar onu inkâr ettiler, onunla savaştılar ve onu öldürmeye çalıştılar. Yıllardır gözyaşı döktükleri Hüseyin’i (minhusselam) desteklemek yerine, Kerbela trajedisinden çıkar sağlayan milyarlarca dolarlık bir sanayi kurdular. Gadir’i Hum’un yıldönümünde Müminlerin Emiri’ni (minhusselam) terk ettiler ve onun yerine seçimler yaparak sözde Amerikan demokratik yönetim biçimini benimsediler. Allahın Hakimiyeti’ni terk ettiler ve inkar ettiler. Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) kurtarıcılarının Amerika olduğunu, bir Fatıma’nın oğluna (minhusselam) ihtiyaçları olmadığını söylediler. Sonuç olarak, Allah onlara Amerika’dan, İngilizce konuşan bir Amerikalı olarak İmam Ahmed El-Hasan’ın (minhusselam) Vasisini gönderdi. İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam), Amerika’nın gezegende kendisine asla bir peygamber gönderilmeyen tek ülke olduğunu söyledi. Al-i Muhammedin Kaimi (O’na ve Ailesine Selâm Olsun), Amerika’dan gelen ilahi olarak atanmış ilk halifedir.

Benim Amerikan geçmişim dört yüz yıldan uzun bir zamana uzanıyor. Anne tarafından kendi aile geçmişim Amerika’nın kuruluşuna kadar uzanıyor. Büyük dedemin Ellis Adası’nı Yerli Amerikalılardan çok ucuza satın aldığı ve kısa bir süre için elinde tuttuğu sözlü geleneklerle büyüdüm. İlginçtir ki, Ellis Adası şu anda özgürlük heykelinin bulunduğu adadır ve özgürlük heykeli, başlangıçta ‘Işığı Asya’ya Taşıyan Mısır’ olarak adlandırıldı ve Amerika’ya verilmeden önce Süveyş kanalının ortasına yerleştirilmesi düşünülmüştü.

Amerika hakkında iyi şeyler de var, zira Al-i Muhammedin Kaimi (O’na ve Ailesine Selâm Olsun) Amerika’dan çıktı ve Amerika, dinimizi tescilleyen ve onu özgürce uygulamamıza izin veren ilk ülkeydi ve Amerikan halkının büyük çoğunluğu iyi insanlardır. Nitekim İmam Ahmed El-Hasan’ın (minhusselam) Amerikan halkı hakkındaki görüşleri oldukça olumludur. Bir gün İmam’la (minhusselam) dinin yayılması hakkında konuşuyordum.

Dedim ki: “Hiç Amerika’ya gittin mi?” İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Neden sordun oğlum?” Dedim ki: “Nerelere gittiğini merak ettim.” İmam (minhusselam) dedi ki: “Tüm Avrupa’yı, Körfez ülkelerini, Mısır’ı, Rusya’yı vb.ni dolaştım.” Ben dedim: “Rusya mı?” İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet.” Dedim ki: “Orası hakkında ne düşünüyorsun?” İmam (minhusselam) buyurdu ki: “İnsanlar mı, yoksa toprak mı?” Dedim ki: “İkisi de.” İmam (minhusselam) buyurdu: “İnsanlar pek iyi değil, toprak göz alıcıdır.” Dedim ki: “Ya Amerika’ya? Gittin mi?” İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet, gittim.” Dedim ki: “Hangi eyaletleri ziyaret ettin?” İmam (minhusselam) dedi ki: “Kaliforniya, Washington D.C., Washington Eyaleti, New York ve Nevada.”

Dedim ki: “Amerika’nın doğası güzeldir.” İmam (minhusselam) buyurdu: “İnsanlar güzeldir, Avrupalılardan daha iyidir ve daha muhafazakardır.” Dedim ki: “Ensar’ın toplanabileceği en iyi yerin Amerika olacağını daha önce bana söylemiştin, değil mi?” İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet, Amerika, Yeni Zelanda, Kanada ya da Umman.”