“Andolsun Vadolunmuş Güne”
İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) bana kıyam ile ilgili hadiselerden bahsetti. O bana, kıyamdan önce, kıyam sırasında ve kıyam sonrası olacak şeylerden bahsetti. O bana, daha önce hiç konuşulmamış, bazıları genel olarak dünyayı ilgilendiren, diğerleri de özel olarak benimle ilgili olan büyük kehanetlerden bahsetti. 2015 yılında İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) bana önümüzdeki yıllarda başıma gelecek bazı olayları öngördü. Onlardan çoğu gelip geçti.
İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) dedi: “Bizim, Allah’a, O’nun Hak Dini ile ibadet edeceğimiz ilk ibadet evimiz Avrupa’da olacaktır. Oğlum, siz apaçık bir fetih’e yaklaşmaktasınız. Sizin meseleniz Allah’ın izniyle çok büyüyüp yükselecektir. Hiçbir zalim sizi hoş karşılamayacaktır. Hakikatte kimse sizi hoş karşılamayacak ama görünürde sizinle sözde demokrasilerinin ilkeleri gereğince muamele edecekler. Orası sizin toprağınızdır oğlum, oranın hepsi Allah’ın yönetimi altında olacak, kendiniz için uygun bir yer seçin, inşallah oranın tümü uygundur. Önce bir süre gaybette olacaksınız, sonra orada karşılaşacağınız temiz bir toplulukla [dini] açıkça ilan edeceksiniz, zikriniz artacak ve emrinize itaat edilecek. Orada erkek kardeşinle ve kız kardeşinle buluşacaksın, ayrıca, Muhammed’in (aleyhisselam) ebeveynleri olan Ümmü Muhammed ve onun eşi Eba Muhammed ile de buluşacaksın. O, Muhammed bin Zehra (aleyhisselam) olduğu zamanda Evrenin tamamını yönetecektir. Artık orada Avrupa ülkelerinden birinde bir meskeniniz vardır, dahası da gelecek inşallah, bunların hepsi Cenab-ı Hakk’tandır. Yaptığın işte ve istikametinde sabit kal ve benim ne yapacağım konusunda endişelenme. İnşallah rahat edecek ve ummadığınız şeylerle karşılaşacağınız için ziyadesiyle şaşıracaksınız.”
Gerçekten de, Allah için ilk ibadet evi Avrupa’da kuruldu. Gerçekten de geçtiğimiz yıllarda benim yanımda durmuş ve hâlâ bana sadık kalarak ve hiçbir durumda beni terketmeyerek yanımda durmaya devam eden ailemden ve topluluğumdan o pak insanlarla buluştum. Ayrıca, içlerinden bazılarının, kendilerinden hiç beklemediğim ihanetleri ve eylemleriyle beni gerçekten şaşırtan diğer kişilerle de karşılaştım. Artık, inşallah, İmam Ahmed El-Hasan’ın (minhusselam) kelam ve öğretilerini yükseltiyor ve apaçık fetih’e yaklaşıyoruz.
Allah’ın Planı
İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurdu: “Şimdi, gel aramızda olan konuşmayı bırakalım ve odağımızı savaş alanına, her Nebinin, Vasinin, Resulün ve Allah’ın Halifesinin beklediği topraklara, hakkın batıla karşı savaşına verelim. Bu savaşın çeşitli yönleri vardır. Sizlerden bir grup Avrupa’da olacaktır. Bir grubunuz da Irak, Mekke ve Mısır’da olacaktır. Bu, bir tesbihin taneleri gibidir, hepsinin birbirine bağlı olduğu, birbirini tamamladığı bir zincirdir. Sen Mısır’a girip Mısır Minberi’ni kurdun. Şimdi ise orayı terkedip, oraya bir fatih olarak döneceksin, inşallah. Gün gelecektir ki, inşallah, Allah’ın ne kadar Büyük olduğunu, O’nun planının ne kadar mükemmel olduğunu ve nasıl da hiçbir mahlukun aklının ucundan geçmesinin mümkün olmayacak çapta olduğunu göreceksin. Tüm övgüler Allah’adır.”
Kıyam’ın Yakın Alametleri
Ben dedim: “Kıyamın yakın alametlerinden bazıları nelerdir?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Bir ayakkabı, iki tağut ülkesi arasında büyük bir savaşa neden olacak ve her iki taraf helak olacaktır.” Ben dedim: “Sübhanallah!” İmam (minhusselam) buyurdu: “Dünyayı çok sayıda büyük sıkıntılar bürüyecek ve o zamanda pek çok gayrimenkulün bir değeri kalmayacak. Gözün Mekke’de olsun.”
Ben dedim: “Biraz daha anlat, sana feda olayım.”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Martıların soyu tükenecek. Diğer birçok türün de soyu tükenecek ve birçok yeni tür keşfedilecek.”
Ben dedim: “Sübhanallah!” İmam (minhusselam) buyurdu: “Bir bilimsel deney yanlış gidiyor ve çok sayıda hasarlara neden oluyor. Çok küçük bir hayvan uluslararası bir olaya neden olacaktır [Artık biz bu hayvanın koronavirüs olduğunu anlıyoruz, bu kehanetler 2015’te verilmişti]. Birçok Arap ve dünya lideri kısa zaman aralıklarıyla peş peşe ölecek.”
Şu Anda Biz Kıyamdayız
Ben dedim: “O zaman kıyam Kral Abdullah’ın ölümü ve İmam Mehdi’nin (aleyhisselam) zuhuru ile mi başladı?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet oğlum.” Ben dedim: “Yani şu anda biz kıyamda mıyız?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet, Muhammed Peygamber’in (O’na ve Ailesine Selam Olsun) buyurduğu gibi: “Benim dinim yalnızca Hatice’nin mal varlığı ve Ali bin Ebu Talib’in kılıcı ile ayaklandı.”1 Bunun gibi, kıyamın yüzde kırkı sermaye toplamak, yüzde altmışı da fiziksel etkinliktir.”
Ben dedim: “O zaman, şu anda kendi işini gücünü bırakarak bu dava için çalışanlar, Kâim’in kıyamında kendi işini gücünü bırakan kimseler gibi midir?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Kesinlikle öyle, hiçbir fark yoktur, biz şu anda kıyamdayız.”
Bedâ
Ben dedim: “Kıyam ile ilgili herhangi bir Bedâ [takdir edilmiş bir meselenin değişmesi] var mıdır?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet oğlum, bu meselede birçok Bedâ gerçekleşmiştir. Bedâ oldu oğlum. Birkaç defa oldu.”
Dedim ki: “Bedâ olması ve kıyamın bizim zamanımızda gerçekleşmemesi mümkün müdür?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Mümkündür, oğlum.” Dedim ki: “Babacığım, sen ilk Mehdi olduğun halde bu nasıl olur?” İmam (minhusselam) buyurdu: “‘Nasıl’ diye bir şey yok oğlum, yani konu zamanlama ile ilgili, meselenin özü itibariyle değil.” Dedim ki: “Hayır, demek istediğim şu ki, kıyamın, senin yaşamın boyunca olmaması mümkün müdür?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hayır oğlum, bu mümkün değildir.”
Kıyam Askeri Kıyam Mıdır?
Ben dedim: “Babacığım, kıyam askeri bir kıyam olarak mı başlıyor?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Duruma göre değişir, böyle olması şart değildir.” Ben dedim: “Ya da kıyam zihinsel olarak mı gerçekleşiyor? Örneğin bütün bir ülke bu dine inanmaya başlıyor.”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Bu, müminlerin imanlarına ve niyetlerine, teslimiyet ve itaatlerinin ne kadar olduğuna bağlıdır. Dereyi görmeden paçayı sıvamamak lazım.”
Ben dedim: “Kıyam ertelenebilir mi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Ertelenme değil de, iptal edilebilir.” Ben dedim: “İptal mı? Yani dünyada bir İlahi Adalet Devleti hiç olmayabilir mi diyorsun?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hayır oğlum, hayır. Mümkündür ki, dünyanın belli bir kısmında gerçekleşmesi kastedilmiş kıyam iptal edilsin ve dünyanın başka bir noktasına taşınarak orada gerçekleşsin.”
Dedim ki: “Kastettiğim, müminlerin zayıf, hain vb. olmasından dolayı onun dünyada tamamen gerçekleşmemesidir. Örneğin, Meryem oğlu İsa’nın (aleyhisselam) başına gelen gibi, O’nun bir Yahudi Mesih olarak Kudüs’ü ve tüm dünyayı yönetmesi gerekiyordu; ya da Muhammed (O’na ve Ailesine Selam Olsun), O’nun da dünyayı adalet ve eşitlikle doldurması gerekiyordu, ama daha sonra insanlar yüzünden mesele her iki durumda da ertelendi.”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Mesele birazcık gecikebilir ama hepten olmaması mümkün değildir.”
Dedim ki: “Onun birazcık gecikebileceğinden bahsederken, onun, şu an senin bulunduğun bu zamandan başka bir Mehdinin zamanına kadar erteleneceğini mi kastediyorsun?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Hayır oğlum, hayır, bağlamdan uzaklaşma.”
Dedim ki: “Öyle olsaydı bile, beni sabredenlerden bulurdun ve senin ellerin arasında çalışarak yalnızca senin rızanı umursardım.”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Mübareksin! Ey Pak Kimse! Mübareksin! Ey Babasının Canı!”
Dedim ki: “Babacığım, kıyam, büyük miktarda toprak satın alıp, sonra da bağımsızlık beyannamesi aracılığıyla bir ulus devlet ilan ederek gerçekleştirilebilir mi?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Sana nefes aldırmazlar ve yollarına güller döşemezler.”
Ben dedim: “Evet, şu an bile nefes aldırmıyorlar, bir devletimiz olursa nasıl olur?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Aynen.” Dedim ki: “Peki şimdi, nereden başlamalı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Irak ya da Hicaz.” Ben dedim: “Sübhanallah!”
Süreç
Ben dedim: “İlahi Adalet Devleti dünyanın ne kadarını kapsayacaktır?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Çoğu kısmını, fakat bu, düşündüğün gibi bir ölçü değildir.” Ben dedim: “Örneğin ne kadarı peki?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Arap ülkeleri, bazılarının tamamı ve bazılarının da bir kısmı.” Ben dedim: “O zaman, o, dünyanın üçte birini ya da dörtte birini mi kapsayacak?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hangi süreci kastediyorsun? Söyle ki, böylece sana daha açık cevap verebileyim.” Dedim ki: “Hakimiyet ve gerçek Saltanat senden asla alınmamıştır ki, sana geri döndürülsün. Tüm gezegen senindir. Her şey senin elindedir, ama anladığım kadarıyla, İlahi Adalet Devleti Mehdilerin dönemleri boyunca büyümeye devam edecek, nihayet 12. Mehdi, Muhammed bin Zehra’nın (aleyhisselam) zamanında tüm dünya İlahi Adalet Devleti olacak ve onun dışında tek bir ülke bile olmayacaktır. O zaman, Sabah (Fecir) vakti boyunca – ki o, İmam Mehdi’dir – ve Öğle vakti boyunca – ki o, İmam Ahmed El- Hasan’dır – hangi ülkeler İlahi Adalet Devleti’nin bünyesinde olacaklar?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Oğlum, bu bir saldırı ve geri çekilme meselesidir. Biz bir parça toprak alıp diğer parçayı kaybedeceğiz, ta ki onun tümünü kontrolümüz altına alıncaya kadar ve yerküreyi tümüyle kontrolümüze geçirinceye kadar. Bu, ilk Mehdi ile başlayacak ve son Mehdi’ye kadar tüm Mehdilerin dönemleri boyunca devam edecektir.”
Ben dedim: “Tüm övgüler Allah’adır.” İmam (minhusselam) buyurdu: “En kötü dönem Adem’in (aleyhisselam)
iktidarı zamanında olacaktır.” [4. Mehdi]. Ben dedim: “Hangi açıdan en kötüdür?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hıyanet ve arkadan bıçaklama açısından.”
Mehdilerin Ölümü
Bir gün bazı rivayetlerle ilgili İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) soru soruyordum. Sordum ki: “Mehdinin korkacağını ve tetikte olacağını söyleyen hadis Musa (aleyhisselam) hakkındadır, değil mi?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet, bu, Musa hakkındadır. Sabah İmam Mehdi’dir, Öğle ilk Mehdi’dir, İkindi Sensin, Akşam Musa’dır, Yatsı ise Adem’dir.”
Dedim ki: “O’nun zamanında karanlık ve zulüm yeryüzüne geri mi dönecek ve Adem’in (aleyhisselam) zamanında gece mi olacak?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet, Musa’nın zamanında başlayacak ve Adem’in zamanında aşırı derecede şiddetlenecektir. Adem büyük bir savaşa öncülük yapacak ve o savaşta yüz binler helak olacaktır.”
Ben dedim: “La havle ve la kuvvete illa billah. Bu savaş kime karşı olacak Baba? Belli bir ülkeye karşı mı?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Allah’ın Hakimiyetinin düşmanlarına ve şerrin destekçilerine karşı olacaktır.”
Ben dedim: “Allah onlara lanet etsin. Adem o zamana kadar şu anki bedeninde mi kalacak, yani yeni bir enkarnasyonda değil?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Bunun cevabını şimdi verirsem kafan karışacak ve bu sana zarar verecek, çünkü cevabım beklediğin veya hayal ettiğin gibi değildir. Bileceksin ama şimdi değil.”
Ben dedim: “Amerika senden sonra kalacak mı? Çünkü Hac Hutbesi’nde ‘arkalarında duran Romalılar – Amerika’ diyorsun.”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Romalılara gelince, ondan artakalanı kalacak, sonra güçlenip insanları yeniden kandıracaklar ama bu uzun sürmeyecek. Altıncı ve Yedinci Mehdiler, Sekizinci, Dokuzuncu, Onuncu, Onbirinci Mehdiler ile birlikte onları da tamamen mahvedecekler. Sonunda yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak olan Mehdilerin Mührü Son Mehdi Muhammed (O’na ve Ailesine Selam Olsun) gelecek ve uzun yıllar hüküm sürecek.”
Ben dedim: “Babacığım, bir şeyi söyleyebilir misin?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Neyi?” Ben dedim: “Ben nasıl öldürüleceğim? Kılıçla mı, zehirle mi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Sen kılıçla ve zehirle öldürüleceksin, ruhum sana feda olsun, her ikisi ile de, sen zehirlenecek ve öldürüleceksin.” Ben dedim: “Romalılar tarafından mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Sefiller, hainler tarafından.”
Ben dedim: “La ilahe illallah, münafıklar mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Münafıklar.” Ben dedim: “Musa benim intikamımı alacak mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “İnşallah. Oğlum, bu konuyu şimdilik kapat, lütfen.” Ben sordum: “Peki ya Musa ve Adem (Onlara Selam Olsun)?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Oğlum, hemen hemen hepsi münafıklar ve hainler tarafından öldürülür.” Ben dedim: “Allah onlara lanet etsin.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Ağacın kurdu ağaçtandır.” Ben dedim: “Peki, ya Muhammed bin Zehra’dan (aleyhisselam) sonra?
Hadilerin döneminde durum sabitleşecek mi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “En büyük dönem Muhammed bin Zehra’nın (aleyhisselam) dönemidir. O, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracaktır.”
Ben dedim: “Peki bu ne kadar sürecek?” İmam (minhusselam) buyurdu: “17 yıl. Muhammed’in (O’na ve Ailesine Selam Olsun) hakimiyeti 17 yıldır. Ancak adalet ve eşitlik bundan çok daha uzun sürecek. Ondan sonra da işler yolunda gidecek.”
Ben dedim: “Sen de dönecek misin? Hadilerden biri olarak.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Ahmed El-Hasan’ı mı kastediyorsun?” Ben dedim: “Evet.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Canım oğlum, bunu yanıtlamaktan beni muaf tutar mısın?”
Ben ağlamaya başladım ve dedim: “Kalbimi kırıyorsun.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Bu yüzden cevap vermek istemiyorum.” Ben dedim: “Kalbimi kırdın! Ahmed El-Hasan asla geri dönmeyecek mi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Özür dilerim, ey gözümün nuru.” Bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. İmam (minhusselam) buyurdu: “Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun ey Babasının canı, ey gözümün nuru.” İmam (minhusselam) kalktı ve gitti.