"Enter"a basıp içeriğe geçin

28. Ahlak – Bilgenin Gayesi

“Ağıza giren şey insanı kirletmez; fakat ağızdan çıkan şeydir ki, insanı kirletir”

İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) kendi “İmam Mehdi ile Buluşma” hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Bu buluşmadan sonra İmam Mehdi (aleyhisselam) ile birçok başka buluşmalarımız da oldu ve O, birçok şeyi bana açıkladı. Fakat o zamanlar insanlara iletmem için bana özel bir emir vermiyordu. Bilakis, disiplinli ve itaatkar olayım, ve böylece ilahi ahlak mertebelerine ulaşayım diye beni eğitiyordu.” Benim İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) ile yolculuğum da aynen böyle oldu. Bu yolculuğumun büyük bir kısmı İmam’ın beni yetiştirmesi ve bu ilahi ahlakın bende ortaya çıkması odaklıydı. Bu nedenle, bu Kutsal Kitab’ı okuyan, bu dine gerçekten inanan ve vücudunun pak bir ruh için bir taşıyıcıya dönüşmesini dileyen herkesin kendini disipline etmesi çok önemlidir. Bir gün müminlerden biri, bana karşı aşırı saygısızlık yaptı ve mesele İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) ulaştı.

İmam (minhusselam) buyurdu: “Ben senin hakkını sana iade edeceğim ve sen Babanı, insanların haklarını kendilerine geri döndürmesiyle tanıyorsun. Oğlum, oysa ki, ben senden Yusuf’un anlamını bilmeni isterim, Yusuf övülmüş ahlak, sabır, kuvvet, irade, sevgi, şefkat, merhamet, nefs ile mücadele, asalet, paklık, kudret, affetme, Allah’a itaat, Allah’a karşı fakir ve hakir bir kul olmak demektir.”

Ben dedim: “Bu özellikleri bende görüyor musun, Babacığım?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Tüm bunlar sende vardır ve bunların bir kısmını henüz kullanmadın. Ben seni yetiştiriyorum; ben bir yavruyu yetiştiriyorum; onun büyüyüp aslan olmasını istiyorum. Başımı toprağa koyduğumda huzur içinde olayım ki, Muhammed’in (O’na ve Ailesine Selam Olsun) yarattığı Ahmed El-Hasan’ı, ben de seni yetiştirerek yarattım. Babam beni nasıl yetiştirdiyse, ben de seni öyle yetiştirdim, öyleyse, asla sarsılıp öfkelenme. Salih Baba oğlunu yetiştirmek istediğinde ona baskı yapar ki, sorumluluk taşıyabilecek bir adam ortaya çıkarsın.”

Ben dedim: “Tamam, bana (daha sabırlı olmam için) bir şans daha ver.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Oğlum, şans kapısı açıktır. Ey Abdullah, kim sana benim kapıyı kapattığımı dedi? Senin kapın açıktır ve ben görmek istediğimi görene kadar seni bırakmayacağım. Ben sadece istiyorum ki, dünya Yusuf’un azametini onun ahlakıyla, asaletiyle, rağbetiyle, merhametiyle, hikmetiyle, kuvvetiyle, her şeyi ile görsün.”

Ben dedim: “Ben, Ahmed El-Hasan olmaya çalışıyorum” ve kendi el yazımla doldurduğum siyah bir kitap çıkararak dedim: “Bu benim kitabımdır, onu kendi ellerimle yazdım, onun içinde senden duyduğum tüm hikmetler vardır.”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Aferin! Aferin oğlum! Aferin! Ben seni yetiştirmede mutluluk dışında bir şey görmüyorum. Ben mutluyum ve bundan asla yorulup usanmıyorum ve seni Allah’ın görmek istediği gibi yapabileceğime inancım sonsuzdur. Öyleyse, önceleri yetiştiğin gibi ve değiştiğin gibi yetiş. Yetiş, çünkü sen buna kadirsin ve vallahi senin değişmek için büyük yeteneğin vardır, bu da senin ayrıcalığındır azizim. Şimdi git cemaate söyle ki, filancalar belki de bazı konularda bilmeden cahillik yapmışlar, sen de dua ederek Allah’tan onlar için bağışlanma dilemişsin.”

Ensarlara Öğüt

İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurdu: “Ben çok önemli bir şey istiyorum. İstiyorum ki, müminler Ehl-i Beyt’in ahlakını, onların disiplin ve doğasını öğrensinler ve böylece, şimdiye kadar gelmiş geçmiş en iyi ümmet olabilsinler. Disiplin ilimden daha önemlidir. Ahlak her şeyin fevkindedir. İlim insana her zaman verilebilir, ama insan yanlış yetiştirilirse, sonra onu düzeltmek çok zor olur. Bu, çarpık büyümüş bir ağaç gibidir, böyle olunca düzeltilmesi çok zor olur. Herkes birbiri için çalışmalıdır. Müminler arasında alınganlık olmamalı ve herkes kendiliğinden herkese yardım etmede istekli olmalıdır. Müminler arı kovanı gibi olmalıdır, biri hata yaparsa, diğeri bunu onun dikkatine arzetmelidir, birbiriniz arasında hiçbir ayıp olmamalıdır, siz hepiniz birsiniz, biriniz hata yaparsa, o zaman hepinize yazıklar olsun, çünkü hepiniz birsiniz. Ben isterim ki, insanlar benim ensarlarımda, onların ahlakında ve her şeylerinde gerçek peygamberleri görsünler, tıpkı Adem’in (aleyhisselam) arkadaşlarından biri Hamidreza ile karşılaştığında onun hakkında söylediği şey gibi. O dedi ki, “Bu adam bir peygamberdir” ve onun ahlakını övdü. İnsanlar benim ensarlarım hakkında böyle konuşmalıdır ve ben bundan düşük bir şeyi kabul etmiyorum. Onlar bu mertebeye ulaşırlarsa, bu, benim için de, onlar için de yeterlidir, çünkü ondan sonra onlar kendileri kendi ahlaklarında peygamberlerden daha üstün bir aşamaya ulaşmış olacaklardır. Ben herkesin herkesle böyle olmasını istiyorum, yakın olanla da, uzak olanla da, koca karısıyla, toplum içinde ve özelde herkes aynı ahlakla ahlaklansın ve ona göre tavırlar sergilesin, genç ya da ihtiyar biriyle tavrında hiçbir ayrımcılık yapmasın.”

Fakirleri Düşünmek

İmam (minhusselam) buyurdu: “Kişinin kendi parası bile olsa, mümin dilediği gibi bol bol, lüzumsuz, eğlence amaçlı harcama yapmamalı ve kesinlikle pahalı şeyler satın almamalılar. Müminlerin her şeyin sahibi olduğunu söyledikleri ben, kendime bu hakkı vermiyorum. Harcama sorumlu bir şekilde yapılmalıdır, ben buna etik harcama diyorum. Her insan kendinden başkasını düşünmek zorundadır. Herkes, açlıktan ölmek üzere olan ve yiyecek bir lokma bile bulamayan yüz milyonlarca insan olduğunu düşünüyor olmalıdır. Onlar, kışın soğuğundan üzerlerini sıcacık tutacak bir şey bulamıyorlar. Onlar, Adem oğullarının zulüm ve tiranlığından kendilerini koruyacak bir çatı bulamıyorlar. Onların hangi dine mensup oldukları veya neye inandıkları umurumda değil. Onlar gerçeğin ne olduğunu bilmiyor ve idrak etmiyorlar. Bunun hesabını bir kenara bırakın. Beni ilgilendiren şu ki, açlık çeken insanlar vardır ve biz bu insanları düşünmeliyiz. Çünkü bir gün onlar kafirlere ve münafıklara karşı sert ve sizlere kardeş olacak ensarlar ve destekçiler olacaklardır.”

Teslimiyet

İmam (minhusselam) buyurdu: “Bu dinde size iki şeyden başka hiçbir şey fayda sağlamaz. Bu iki şey olmadan bu yolda sabit kalmak çok zordur. Onlar sabır, sonra sabır, sonra sabır, sonra da teslimiyettir. Teslimiyet bir kişinin doğru yolda yürümesi için en kolay yöntemlerden biridir. Bu, aynı zamanda yapılması en zor şeylerden biridir. Eğer insan teslim olursa ama bu gerçek teslimiyet olmazsa, Allah korusun, bu, insanı helâke götürünceye kadar onun hayatında olumsuz sonuçlar doğurur.”

Kusur

İmam (minhusselam) buyurdu: “Kendini kusurlu hissetmek her müminin sahip olduğu bir duygudur. İmam Mehdi (aleyhisselam) bile buyuruyor ki, “Ben kusurluyum” ve hatta ben aşırı derecede kusurlu olduğumu düşünüyorum, o denli ki, geceleri gözüme uyku girmiyor, hamd olsun Allah’a. Hepimiz kusurluyuz oğlum, çünkü Allah bize, bizim O’na verdiğimiz küçücük şeye karşılık çok şey verir. Hatta bizim O’na verdiğimiz küçücük şey de bizden değildir, bilakis bunun hepsi O’nun fazlı iledir. Dolayısıyla, bizim hiçbir faziletimiz yoktur.”

Tamamen Allah’a Tevekkül Etmek

İmam (minhusselam) buyurdu: “Mümin insan daima yükselmeli, durmamalı ve kendini sınırlandırmamalıdır. Bilakis her koşulda ve her zaman daha fazlasını istemeli ve hep şu sözleri söylemelidir: “La havle ve la kuvvete illa billah (Güç ve kuvvet yalnız Allah iledir).” Hayatın her alanında düsturunuz bu olsun, insanların en mutlusu olacaksınız, fakat mümin bunu sadece diliyle değil, kalbiyle ve aklıyla da söylemeli ve sözde de, amelde de buna inanmalıdır.”

İlmin Olmadan Asla Yorum Yapma

İmam (minhusselam) buyurdu: “İlmi olmadan yorum yapan doğru [yorum] yaparsa, bir ecir almaz, yanlış yaparsa da kınanır.”

Konuşmadan Önce Düşün

İmam (minhusselam) buyurdu: “Ali bin Ebi Talib (aleyhisselam) boynunun uzun olmasını dilerdi ki, tek bir söz söylemeden önce, onda yanlış bir şey olursa, ağzından çıkmadan geri döndürüp düzeltebilsin. O (aleyhisselam) asla önce kendine sormadığı, olumsuz ve olumlu etkilerini çalışmadığı, daha sonra söylemenin mümkün olup olmadığına karar vermediği bir cümle veya tek bir söz bile konuşmazdı. Bu nedenden dolayı, onun hep hikmetli ve belâgatlı bir konuşmacı olduğunu, her kelimesinin hikmetli olduğunu ve her hutbesinde sınırsız faydalar olduğunu görürsün.”

Korku Bizim Vasıflarımızdan Değildir

İmam (minhusselam) buyurdu: “Korku bizim vasıflarımızdan değildir. Mümin Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmaz. Allah ile olan korkmaz, Allah’tan uzak olan ise korkar. Allah’a yakınlık insanı güvende hissettirir.”

Ahmed’in Kervanı

İmam (minhusselam) buyurdu: “Ahmed El-Hasan kendi kervanında kardeşi ile konuşmayan bir mümin istemiyor, kim kendi kardeşiyle konuşmuyorsa, benim ensarlarımdan olduğunu söylememelidir ve ben onu istemiyorum, herkesin herkesi sevmesi gerek; ve herkesin herkesi koruması gerek; ve herkesin, herkesi kendi nefsine tercih etmesi gerek; ve herkesin, herkesin evladını kendi evladına tercih etmesi gerek. Herkes benden öncedir ve ben en sonum. Vecizeniz bu olsun, kardeşim almadan almayacağım, kardeşim yemeden yemeyeceğim, kardeşim giymeden giymeyeceğim, ben aç uyuyacağım ki, kardeşim rahat uyusun, ben yerde uyuyacağım ki, kardeşim sıcak bir yatakta uyusun, ben öleyim, yeterki kardeşim yaşasın. Eğer böyle ve bundan daha fazlası değilseniz, vallahi, vallahi, vallahi, adalet kurulmayacaktır, ta ki ilk önce sizlerin arasında kurulmadıkça. Ve bu adalet ve insaf içinizden başlamalıdır, ey müminler.”

Hatalar

İmam (minhusselam) buyurdu: “İnsanın hata yapıp sonra farkına varması kınanacak bir şey değildir, bilakis, kınanması gereken odur ki, insan kendi hatasını biliyor ve onu sürdürmeye devam ediyor.”

Çalışmak

İmam (minhusselam) buyurdu: “Çalışmak ibâdettir. Çalışın, çalışın, çalışın, ta ki nefesiniz kesilinceye kadar. Kapısını kapatıp evinde uyuduğu halde rızık veren Allah’tır diyen kimse, bir lokma ekmek bile bulamayacaktır. Ama rızık veren Allah’tır deyip Allah’a tevekkül eden ve sabah erkenden kalkarak rızık peşinden koşan kimseye, en azından beklemediği yerden rızık gelecektir.”

Dinlenme

İmam (minhusselam) buyurdu: “Ben müminlere son nefeslerine kadar bu dünyada dinlenme vaat etmiyorum, ama size cenneti ve ‘büyük zaferi’ garanti ediyorum.”

Evlilik

İmam (minhusselam) buyurdu: “Evlilik bütün müminler üzerinde bir yükümlülüktür.”

Sabır

İmam (minhusselam) buyurdu: “Allah’tan sen ve kardeşlerin için göreceğiniz ve duyacağınız şeylerden dolayı sabır diliyorum. Maddi dünyada huzur yoktur oğlum. Kırıcı sözler kılıçtan da, hapisten de beterdir. Ahlaksız, murdar, asılsız suçlamalar ölümden beterdir. Sabırlı olun, şüphesiz Allah sabredenlerledir. Sabırlı olun, şüphesiz Allah sabreden çalışkanlarladır. Unutma oğlum, sabır. Senin hakkında çok şey söyleyecekler, ama inşallah senin adın galip olanların sırasında yazılacaktır.”

Her Zaman Allah Hakkında İyi Düşünün: Allah Samimi Kullarını Asla Saptırmaz

İmam (minhusselam) buyurdu: “Ulaşmak isteyen ulaşacak, ulaşmak istemeyen de ulaşmayacaktır. Olun, olacaksınız, uyuyun, uyuyacaksınız. Size tavsiyem şu ki, her zaman ve daima Allah hakkında iyi düşünün ve şunu aklınızdan çıkarmayın ki, Allah samimi kullarını saptırmaz. Sabırlı olun, sabırlı olun, sabırlı olun. Çünkü bununla amel eden kimse, vallahi, bu dünyadan ancak mutlu ve razı halde ayrılacaktır. Biz hiçbir şeye sahip değiliz oğlum. Sahip olduğumuz her şey bize ödünç verildi: paramız, çocuklarımız, bedenlerimiz, ruhlarımız. Her şey bize emanet edilmiştir. Hepsi Allah’ındır. O, Mülkün Sahibi’dir. Kalbini içten temizle, benim bildiğim gibi bileceksin. Kalbinden maddi dünyanın kalıntılarını söküp at ve içini temizle. Kendin için dilediğin şeyi kardeşin ve tüm insanlık için de dile, ilk veren ve son alan ol. Kendini disipline et ve bil ki, Allah kalpte olanı görür ve işitir. Dil (bir şeyi) ne öne geçirir, ne de erteler.”

Asla Zorla Alma

İmam (minhusselam) buyurdu: “Bir kimseden sadece kendisinin sana verdiği şeyi al, utandığı için verdiği şeyi değil. Çünkü bu şekilde alınan şey zorla alınan şey gibidir. Yalnızca o zaman alabilirsin ki, o kişi onu sana kendisi isteyerek versin.”

Mümin Asla Yalan Konuşmaz

İmam (minhusselam) buyurdu: “Mümin çok şey yapabilir, ama yalan konuşmaz. Benim en nefret ettiğim şey yalan söylemektir. Yalan söyleyen insan ne dersen yapar, hırsızlık yapar, kandırır, zina eder, adam ödürür.”

İtiraf

İmam (minhusselam) buyurdu: “Hatayı itiraf etmek bir fazilettir, insan bir hata yapıp sonra itiraf ettiğinde, Allah onu affeder, ama bu hata kasıtsız yapılmış olmalıdır, yani insan kasıtlı olarak günahlar ve hatalar işleyip, sonra da öylece gelip itiraf edebileceğini bekleyemez. Buna münafıklık denir.”

Bağışlama

İmam (minhusselam) buyurdu: “Biz Allah’ın Velileri ve O’nun Ev Ehli’yiz, şecaat ve bağışlayıcılık da bu Ev’in özelliklerindendir.”

Öfke

İmam (minhusselam) buyurdu: “Nefsinizden öfkelenmek sizin özelliklerinizden değildir, ey Mehdiler!”

Her Şeyin Bir Zamanı Vardır

İmam (minhusselam) buyurdu: “Oğlum, hayatında ve ilahi yolunda, bu dinin ıslahında ve bu büyük meselede sana düşen bu sorumlulukta çok önemli ve ihtiyacın olacak bir şeyi anlamanı istiyorum. Anlamanı istiyorum ki, zamanı gelmedikçe hiçbir şeyi bilemezsin, her meselenin bir zamanı ve her şeyin bir tarihi vardır, Allah’ın onun için belirlediği belirli bir zaman vardır. Ve hiç şüphesiz Allah’ın seçtiği zamanlama en iyi zamanlamadır, bunun dışındaki herhangi bir zamanda, daha önce öğrensen ve kazananlardan olacağını düşünsen bile, kaybedenlerden olursun. Sadece Allah’a tevekkül et ve O’na teslim ol, göklerin ve yerin senin için açılıp yayıldığını göreceksin. Ben seni düşünmekten men etmiyorum, bilakis diyorum ki, tefekkür etmekten asla vazgeçme ve Allah’ın emri geldiğinde bu tefekkür elbette sana fayda sağlayacaktır. Allah her zaman işaretler verir ve sen de Allah’a tevekkül ettikten sonra düşünerek bu işaretleri deşifre edebileceksin. Düşünmek zihin için bir egzersizdir, zihnini eğit, düşün, keşfet ve bundan asla vazgeçme, ama bil ki, her mesele için belirlenmiş bir zaman vardır. Ben seni yetiştirmek, eğitmek ve Rabbinin meselesine ve Allah’ın sana yüklediği ilahi göreve hazırlamak için buradayım. Aziz ve Ebedi olan Allah var oldukça sen asla sapmayacaksın, Allah’ın huzurunda sapan hiç kimse yoktur ve her kim Allah’tan başkasına tevekkül ederse, küçük düşürülür. Gücünü ve kuvvetini Allah’tan al ve kalkarken, otururken, yiyip içerken ve her şeyde daima nazarını O’na yönelt. O, ibadete ve bizim Kendisine tevekkül etmemize lâyıktır, çünkü O, gören, ancak irade ettiği şey haricinde görünmeyen Büyük Yaradan’dır.”

Arkadaşlarını Asla Terketme

İmam (minhusselam) buyurdu: “Arkadaşlarını terketmek erkeklik değildir, özellikle, ihtiyacın olduğu bir zamanda sana yardım etmiş kimseyi asla terketme!”

Fedakarlık

İmam (minhusselam) buyurdu: “Oğlum, insanlar bencillikten vazgeçip başkalarını kendilerine tercih ettiklerinde dünya nurlu bir alem olur ve sen fakir, muhtaç, aç, korkmuş bir insan bulamazsın. İnsanoğlunun yapması gereken en önemli şey, başkalarını kendine tercih etmesidir, önce kardeşim, önce bacım (diyebilmek).”

Başkalarıyla Muamele

İmam (minhusselam) buyurdu: “Kim olursa olsun, mümin kardeşine karşı haddi aşan kimseyi bağışlamayacağım. Ve kim bunu yaparsa, Allah’ın merhametine nail olamayacaktır. Allah’ın ateşi ona dokunacak ve kıyamete kadar onu yakacaktır. Ben herkesin herkesle Ahmed El- Hasan’mış gibi ve yahut Eba Sadık’mış gibi muamele ettiğini görmek istiyorum. Bunun dışında hiçbir şeyden memnun değilim ve bunun dışında hiçbir şeyi kabul etmiyorum.”

Evlat Yetiştirmek

İmam (minhusselam) buyurdu: “Ben seni azarlıyor ve eğitiyorum ve oğul, sadece çok sıkı disiplin görerek adam olur. Eğer yetiştirmek istediğin bir oğlun varsa, onun güvenebileceğin bir adam olması ve kendine güvenebilmesi için ona karşı son derece katı olmalısın. Sana ne kadar katı olursam olayım, sen benim azizimsin. Bir gün sana katı olmazsam, bil ki senden memnun değilim. Benim olmanı istediğim gibi olmak istiyorsan, katlanmalısın, o zaman dilediğin şey gerçekleşecektir. Sen de kendi yararları için müminlere karşı katı ol. Çocuklarına karşı yumuşak olan baba, iyi bir baba ya da güçlü bir disiplin figürü değildir. Bu nedenle, senden fırtınalara dayanabilen, zamana karşı koyabilen bir adam çıkarmak için sana kızıyorum ve hatta bazen seni zorluyorum.”

Babamdan Öğrendiğim Dersler

1. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Allah’ın rahmeti gazabını geçmiştir.

2. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, o erkektir ve erkek olmak, arkadaşlarını asla terketmemek ve onlardan vazgeçmemek demektir.

3. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, ondan korkmayayım, zira, düşmanları haricinde kimse ondan korkmaz.

4. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, eğer insanlarla ahlak ve konuşmanızda kaba olursanız, hepsi sizi terkedip gidecektir.

5. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Allah insanların günahlarını ve kusurlarını örtmeyi o kadar sever ki, insanı kendi nefsi için tek bekçi ve hakim kılmıştır.

6. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, insanlara önderlik yapmanın en güzel yolu, onlara önderlik yaptığını hissettirmeden veya bildirmeden bunu yapmak ve öğrendiklerini hissetmeyecekleri bir şekilde öğretmekdir.

7. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Allah ümmetlere 313 elçi gönderdi ve bu 313 elçi az kalsın silinecekti. Bir ümmete Allah’ın mesajını ulaştırmakla görevlendirilmiş herkes az kalsın silinecekti. O halde insanlarla muamele ederken bunları göz önünde bulundurarak derinden düşünün.

8. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) sabırlı olmayı öğrendim ve öğrendim ki, kendi cemaatim hatta bana karşı savaşmaya, beni hapse atmaya ya da öldürmeye yeltenirse bile, onlardan asla kaçmayayım ve onları terketmeyeyim.

9. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, insanlara sevgi gözüyle bakmalıyım. Çünkü insanlara sevgi gözüyle bakan kimse, onlarda hayırdan başka bir şey görmez ve insanlara bundan başka gözle bakan kimse onlarda kusurlar görür.

10. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Allah’a zafer veren ahlaktan yoksun bir ensara sahip olmak, zafer vermeyen takva sahibi kimselere sahip olmaktan daha iyidir.

11. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, bazen bir elçi, gönderildiği ümmetten daha fazla disipline ihtiyaç duyar. Allah Ninova halkına merhamet etti, ama balina Yunus’u (aleyhisselam) yuttu. Allah İsrail’e merhamet etti, ama Hoşea’yı bir kadınla cezalandırdı. Allah buyurdu: “Biz seni alemlere yalnızca bir rahmet olarak gönderdik” ve merhamet etmeyen merhamete layık değildir.

12. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, ne koyarsan aşına, o gelir kaşığına. Yargıladığın gibi yargılanacaksın. İnsanlarla muamele ettiğin gibi seninle muamele edilecektir. Doğrusu Allah Adil’dir ve adaleti sever. Hiç kimse bu yasanın üstünde değildir. Hüsrev Şah fakir bir ihtiyarın parası yüzünden oğlunu doğrayıp paramparça etti. Ve o, Ahmed El-Hasan’dan daha adil değildi.

13. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, hatasız ümmet yoktu. Daha da önemlisi, O, hata yapmayan bir elçi göndermemiştir. O halde bu konu üzerinde tefekkür edin, ey Âdem oğulları!

14. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, belki de Allah zina eden erkek ve kadını affeder ve günahlarını insanlardan örter, fakat başkalarının kusurlarının hesabını tutan kimsenin günahlarını örtmez.

15. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, ona en yakın kimseler, hatalarını ve günahlarını itiraf edenlerdir, çünkü itiraf bir fazilettir.

16. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, bazen Allah’a en yakın insanlar bir noktada düşmanların en kötüsüydü, bu yüzden insanlara karşı sabırlı olun.

17. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, hatasız bir insan görme beklentisine girmemeliyim. Çünkü bütün insanlar hata yapar. Eğer hata yapmayan birini bulursam, o zaman yüz üstü yere kapanıp ona ibadet etmem gerek. Çünkü Kendisinden başka ilah olmayan Allah’tan başka hiç kimse hatalardan müstağni değildir.

18. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, iyi söz daha hayırlı ve daha uzun ömürlüdür.

19. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, ya güzel şey söylemeli, ya da hiçbir şey söylememeliyim.

20. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Allah’ın, senin başkaları ile alakalı şikâyetlerini dinlemeye vakti yoktur, O her şeyi işiten ve her şeyi bilendir. O’nun bilmediği hangi şeyi O’na söyleyeceksin?

21. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, her kim zorluk zamanında bir dinarla Allah’a zafer verirse, Allah onun bütün günahlarını ve hatalarını örter ve onu diğer kullarından önce cennete sokar. O halde insanları küçük görmeyin, çünkü sizden önce kaç günahkâr ve ahlaksız insanın cennete gireceğini bilemezsiniz.

22. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) herkesi affetmeyi, gerçekten tövbe edip düzelirlerse lanetlilerin bile affedilebileceğini ve Allah’ın Rahmetine dönebileceğini öğrendim.

23. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, bazen (zahirde) Allah’tan en uzak olanlar Allah’ı en fazla tanıyan kimseler olur, bazen de Allah’a en yakın olanlar O’nu tanımada O’ndan en uzak kimseler olur.

24. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, bir zamanlar Allah’tan kendi kavmini başka bir kavimle değiştirmesini isteyen bir Peygamber vardı. Allah bu Peygamber’e, bir hayat kadını ile evlenerek ondan çocuk sahibi olmasını emretti. Peygamber de bu kadından olan çocuklarının kendisinden mi yoksa başkasından mı olduğunu bilmiyordu. Yıllar sonra Allah ona bu kadını boşamasını emretti ve Peygamber bunu yapamadı. Allah ona şöyle dedi: “Sen hiç çocuklarının bile kendi çocukların olup olmadığını bilmezken, vefasız olduğunu bildiğin bir kadını boşayamıyorsun ve ‘Ben’den, kendi seçilmiş ümmetimi boşamamı mı istiyorsun?”

25. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, ben kendi ümmetime karşı Nuh’tan (aleyhisselam) daha sabırlı olmalıyım. Bin yıl sürse bile. Çünkü Ahmed El-Hasan (minhusselam) şöyle buyurmuştur: “Allah takdir ettiği işi yerine getirinceye kadar, isterse bin yıl da sabredeceğim ve sizi Allah’a şikayet etmeyeceğim.”

26. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) insanları sevmeyi öğrendim. Çünkü insanları sevmek iman, kendini sevmek ise küfürdür. Kendini seven kendisi hakkında iyi düşünmüş ve kendinde hayır görmüştür. İnsanları seven ise onlar hakkında iyi düşünmüş ve onlarda hayır görmüştür.

27. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Vadedilen Topraklara girmesi yasaklananlar sadece İsrailoğulları değildi. Bilakis,

onlardan önce Musa ve Harun’un (Onlara Selam Olsun) girmesi yasaklandı, o halde bu konu üzerinde tefekkür et ey Âdemoğlu!

28. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, beni ne zaman birine bir şey öğretmeye gönderse, ben bir şeyler öğrendim.

29. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, din başkalarına güzel muamele etmektir ve başkalarına güzel muamele etmeyenin dini yoktur.

30. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, birisinin kalbini kıran kimse, onun günahlarını kendi üzerine alıp taşır.

31. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Arşın altını gören kimsenin bile içinde haset vardı. Melek-i Tavus’un bile içinde haset vardı. Meleklere halife olan ve Ağaç’tan yiyen kimsenin bile içinde haset vardı. O halde bu konu üzerinde tefekkür edin, ey Adem oğulları!

32. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, ben her şeyi Allah’a vermeli ve bunu değersiz bilmeliyim.

33. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, ihtiyacımdan bir kuruş fazla bulundurursam, kafir olmuşumdur.

34. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Allah, O’nu terketmeyeni terketmez.

35. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, insan sahip olduğundan fazlasını verebilir. Allah kimseye taşıyabileceğinden fazlasını asla yüklemez. İnsan sınırsızdır ve taşıyabileceklerinin sınırı yoktur.

36. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, imkansız sadece kişinin kendisi için imkansız olduğuna karar verdiği şeydir. İmkansız diye bir şey yoktur.

37. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, karıncanın Süleyman’a gururlanmamayı öğrettiği gibi, belki de insanların en hakiri size derslerin en büyüğünü öğretir.

38. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, Allah’ın dinine hizmet etmeyen kişinin hiçbir değeri yoktur ve Allah’ın dinine bir kalem çalmakla da olsa hizmet eden kişinin değeri paha biçilmezdir.

39. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, insanların işleri üzerine sorumlu atanan kimse cehenneme, onun atandığı kimselerden daha yakındır. Neredeyse silinecek olan 313 elçiydi, 313 ümmet değil.

40. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, insanlara kendi nefslerine karşı yardım etmem gerek ve insanlara karşı nefslerine yardım etmemem gerek.

41. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, önce merhamet ve insanlık gelir. İnsanlık dinden önce gelir.

42. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, kafir, ateist ya da bağımlı da olsa, bir gün bana yardım etmiş bir kimseden asla vaz geçmemeliyim.

43. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, insanların hatalarını dile getirmenin kendisi bir hatadır.

44. Ben Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendim ki, hatasız bile olsam, özür dileyeyim. İmam Ahmed El-Hasan’dan (minhusselam) öğrendiğim dersler saymakla bitmez. Onun bana söylediği kelimelerden ve bu yıllar içinde ondan öğrendiğim derslerden bazılarına burada değindik. O’ndan öğrendiğim dersler hakkında sonsuz sayıda kitap yazılabilir, ancak şu anda sizin için en faydalı olduklarını düşündüğüm bu kelamlarla sizleri baş başa bırakıyorum.