"Enter"a basıp içeriğe geçin

26. Mesh ve Hayvanlar Aleminin Harikaları – Bilgenin Gayesi

“Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik”

Mesh, İslam’da pek bilinir olan, Kur’an’da ve Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin (Selam Onlardandır) hadislerinde adı geçen bir kavramdır. Mesh, insan evladının insandan hayvana dönüşmesidir. Kur’an’da şöyle geçer: “Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik.”Çoğu Müslümanlar bunun ani olan direkt dönüşüm olduğunu düşünüyor, yani Allah’ın lanetine uğradığı için bir insan şekil değiştirerek hayvana dönüşüyor. Fakat bazı Şii tarikatları bunun, insan ruhunun ölümünden sonra insan bedeninden hayvan bedenine göç etmesi olduğuna inanıyor. Kısacası, hayvan olarak reenkarne etmek. İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurdu ki, Mesh ölümden sonra gerçekleşiyor.

Bir gün İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) sordum: “Bütün hayvanlar ‘mesh’ midir?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Hayır oğlum.”

Kurban Edilen Bütün Hayvanlar Mesh’tir

Bir gün bacımız Ailia Hallal bana babasının hep sorduğu bir soruyla geldi. Babası, Sistaninin Pakistandaki temsilcisiydi. O, bir umutla belki babası iman eder diye benden şu soruyu İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) iletmemi istedi.

Ben İmama (minhusselam) dedim: “Pakistan’da Sistani’nin temsilcisi olan Şii bir doktor var. Çok uzun zamandır merak ettiği bir sorusu olduğunu ve kimsenin buna tatmin edici bir cevap veremediğini söylüyor. Soru şu ki, Allah’ın bizden Onun uğruna hayvan keserek kurban etmemize ne ihtiyacı var?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Bu soruya cevap vereceğim. Bunun nedeni şu ki, bu hayvanlar geçmişte insandılar. Onlar Allah’ı inkar ettiler, Allah da onları koyun, inek, buzağı ve diğer benzeri hayvanlara dönüştürerek Meshe dönüşdürdü. Ve onların Allah yolunda kurban olarak kesilmesi Büyük İntikamcı adına onlardan alınan intikam ve öte yandan onlara karşı büyük bir rahmettir. Onların boğazlanmaları, Allah’ın Rahmân ve Rahîm sıfatlarının tecellisiyle günahlarını siler ve mümin bu amel ile (onları kesmekle) Allah’a yaklaşır. Ve kesim sırasında hayvanın, özellikle de koyunun, bıçağı boğazına dayadığında çoğu zaman teslimiyet halinde olduğunu görürsün, çünkü hesap vaktinin gelip çattığını bilir. Bütün hamdler Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.”

Ben dedim: “Mesh olan hayvanı mesh olmayandan nasıl ayırt ederiz?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Cinsel ilişkide olma şekliyle. İnsanlar gibi ilişkiye giren her hayvan mesh’tir.” Ben sordum: “Mesh önceki enkarnasyonlarını ve insan olduğu hayatlarını hatırlar mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “İnsan, Mesh olarak, diyelim koyun veya kedi olarak enkarne ettiğinde, yani insan bir hayvan olarak enkarne ettiğinde, hafızasından hiçbir şey silinmez. Bu, onun için bir azap olsun diye hatırlar. Hatırlamasaydı, o zaman bu bir azap olmazdı. Azap budur. Bundan daha zor bir azap var mıdır? Bu, çok acı vericidir (insan olduğun hayatını bilerek hatırladığın halde, bir hayvan gibi yaşamak).”

Mümin Mesh’e Girebilir mi?

Bir gün bu davanın başında Mısır’daki evime bazı misafirler gelmişti. Onlar beni ziyaret etmek için Irak’tan Mısır’a gelmişlerdi ve onlar bu davaya ilk inananlardandı. İmam (minhusselam) bana onların Adem (aleyhisselam), Hamza (aleyhisselam), Cafer (aleyhisselam) ve Ammar’ın (aleyhisselam) reenkarnasyonları olduklarını söylemişti. Onlarla tanışmak ve mütevazi binamızda onları ağırlamak beni çok heyecanlandırdı. Onları layıkıyla ağırlamak istiyordum, ama o zamanlar fazla param olmadığı için gelmelerine yakın tedirgindim. Ancak onlar gelmeden önce bir buzağı almak için yeterince para biriktirmeyi başardım, geldiklerinde onları kasap dükkânına götürdüm ve Hamza (aleyhisselam) buzağıyı kurban ederek beni onurlandırdı. Ne de olsa Abdülmüttalib’in (aleyhisselam) zamanında benim kardeşimdi.

İmam (minhusselam) bana dedi: “Onun kim olduğunu biliyor musun?” Ben dedim: “Buzağının mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet.” Ben dedim: “Hayır, lütfen söyle bana, sana feda olayım.” İmam (minhusselam) buyurdu: “O, Abdülmuttalib oğlu Hamza’yı öldüren Hind’in kölesi Vahşi’dir. Bu onun hayvan olarak son enkarne edişiydi ve bir sonraki gelişinde insan olarak geri dönecek.”

Ben dedim: “Peygamber’in (O’na ve Ailesine Selam Olsun) zamanından beri hayvan olarak mı enkarne ediyor?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet. Her birinde Hamzaya yaptığından dolayı kesildiği bin enkarnasyon geçirdi.”

Ben dedim: “O, İslam’ı kabul etmemiş miydi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “İslam’ı kabul etse bile, Hamza’yı öldürmenin ve Peygamber’i (O’na ve Ailesine Selam Olsun) incitmenin bedelini bu hayatta ödemek zorunda kaldı. İslam’ı kabul etmek onu cehennem ateşinden kurtardı ama Karma’dan kurtarmadı.”

Ben dedim: “Mesh tüketmek iyi bir şey mi, Babacığım?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Kırmızı etlerden her zaman uzak durmaya çalış, çünkü bu iyi değildir.” Ben dedim: “Yani en iyisi hiç yememek mi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Oğlum, en iyisi sebzelerdir.”

Ben İmam’a (minhusselam) dedim ki: “Babacığım, (domuz dışında) yeryüzündeki bütün hayvanların bir faydası var mıdır?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Kesinlikle oğlum.” Dedim ki: “Yani dişlerinden derisine ve her şeyine kadar mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet, her birinin bir faydası vardır.” Ben dedim: “Öyleyse, örneğin, benim evimde bulunan kaplan da mı, onun derisi, dişleri veya kafası, ya da maymunlar da mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Onlar mumyalanmıştır, bu yüzden bir işe yaramıyorlar.”

Bukalemunlar

Ben dedim: “Peki ya benim bukalemunum? O yaşıyor.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Bu, orak hücre anemisine iyi gelir.” Ben dedim: “Nasıl iyi gelir?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hasta çıplak halde uzansın ve bukalemun onun bedeninin üzerinde dolaşsın. O, iyileşecektir.”

Kaplanlar

Ben dedim: “Sübhanallah. Ya kaplanlar, mumyalanmamış olanlar?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Epilepsi hastası onun karaciğerini ve kalbini yerse şifa bulur. Bu, travma veya psikolojik bir durumun sonucu olan epilepsi hastaları içindir. Bu tedavi, nöbetlerin sürekliliğini azaltacaktır.”

Cennet Kuşları

Ben İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) sordum: “Peki ya epilepsi ile doğan kişi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hasta zihinsel engelli veya sakat olmadığı sürece bunun da bir tedavisi vardır.” Ben dedim: “Bunun tedavisi nedir Babacığım?”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Cennet kuşları.” Ben dedim: “Bu dans eden kuşları biliyorum.” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hasta kadın ise, kuşun anüsü onun vajinasının üzerine konur, hasta erkek ise, kuşun anüsü erkek hastanın anüsünün üzerine konur.”

Dedim ki: “Ve bir dakikalığına öylece konulur ya nasıl?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Üç ile beş dakika aralığında konulur ve tedavi, hasta iyileşene kadar her gün tekrarlanır. Hastanın iyileşmesi için gereken süre vakadan vakaya değişir ve bu, vakanın ciddiyetine de bağlıdır.”

Balıklar

Ben dedim: “Babacığım, kardeşlerden biri erkeklerde olan düşük cinsel dürtünün çaresini soruyor.” O (minhusselam) buyurdu: “Oğlum, erkek balık al ama dişi değil erkek balık olduğundan emin ol, sadece tuz ile pişir, balığa başka bir şey katma ve onu sorunu olan kişiye yedir.”

Başka bir seferinde Abdüssettar Kazımi gölden birkaç küçük balık yakaladı ve İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) bunu görünce şöyle dedi: “Yakaladığın balık, yiyecek olarak kullanılamayacak kadar küçükse, onu göle geri götürmelisin.”

Yılanlar

Bir gün ben İmam’a (minhusselam) dedim: “Buradakilerden bazıları bana kelliğin çaresini soruyorlar.” İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurdu: “Doğal kellik bilindiği gibi saç foliküllerinin ölmesiyle oluşur. Çare, yılanın yağı veya içyağıdır. Ancak bu herkeste sonuç vermez, bu tedaviye erken başlayanların saçlarının geri gelme şansı daha yüksek olur, ancak yıllar önce saçlarını kaybedenler bu tedaviden fayda görmezler. Yılan özel yöntemle pişirilirse, ondan katı veya sıvı yağ çıkar. Saç için son derece faydalı olan da budur. Bir başka yöntem daha var, o da bir yılan alıp karnını kesmek, sonra içine buğday ve arpa dikmek, sonra büyümesini beklemektir. Büyüdükten sonra bir blenderde öğüterek buğday ve arpayı sıvı haline getirirsiniz ve ardından tamamen kurumaya bırakırsınız. Daha sonra üç günde bir olmak üzere birkaç kez başınıza ovalayarak uygularsınız ve yeni saçlar çıkar ve foliküller yeniden canlanır. Ancak maddeyi ovmadan önce, maddenin gözeneklere geçmesi için kafayı çok iyi yıkadığınızdan emin olun.”

Ben sordum: “Herhangi bir yılan işe yarar mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet.” Ben dedim: “Yılan önce mi öldürülür yoksa yaşarken mi karnı açılır?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Karnı açılır, sonra öldürülür, fakat kafasını kesmeyin. Bırakın kafası kalsın, çünkü kafası ezilmedikçe ölmez. Ve bir bıçakla ağzından karnına kadar açıp buğday ve arpayı yerleştirip bir süre sonra hava durumuna göre sulayabilir ve büyümesi için uygun ortamı sağlayabilirsiniz.”

Biz de İmam’ın (minhusselam) bize söylediği gibi yaptık ve bir hafta sonra İmam’a (minhusselam) sonuçları gösterdik. Dedim ki: “Tohumların bir kısmı yılanın içinden yetişip çıktı, bir kısmı da karnının dışına çamura düştü ve yılanın dışında büyüdü. Yılanın içinde büyüyen tohumlar koyu yeşil, dışarıda büyüyenler ise açık yeşildir.”

İmam (minhusselam) buyurdu: “Bırak bir hafta daha kalsın ve yılanın içinde büyüyen koyu olanları al.”

Aradan bir hafta geçtikten sonra İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Evet, şimdi onu yerinden sök, kökleriyle birlikte kaldır, artık yılanlardan yeterince beslendi ve şimdi tıbbi değeri yüksektir. Şimdi onu harmancıda harmanlayabilir veya kurutabilir, ardından toz haline getirebilir ve biraz yılan yağı ile karıştırabilirsin. Ayrıca yılanın leşini çıkarıp kurutabilir, sonra öğütebilir ve karışıma ekleyebilirsin, ama çok kötü bir kokusu olacaktır.”

Yarasalar

İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) yarasaların faydaları hakkında şöyle buyurmuştur: “Ayrıca, istersen bir yarasa yakala ve bırak güneşin altında kurusun, sonra onu öğüt ve yılan karışımını sürdüğün yere sür. Bu, saçı uzatır, ona parlaklık verir ve güzel yapar. Kına ile de kullanıldığında saça ekstra özel güzellik verir. Sadece yüksek kaliteli kınayı yarasa karışımı ile karıştır. Yarasa ve kına karışımı kadınların saçlarını uzatır ve güzelleştirir.”

Arılar

İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurdu: “Arıların peygamberlerle bazı benzerlikleri veya benzer yetenekleri vardır, örneğin arılar geleceği tahmin edebilirler.”

Köpekler

Ben İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) sordum: “Haskiler necis midir?”

O (minhusselam) buyurdu: “O, köpekgillerdendir, bu yüzden necistir, ama köpeğin tamamı değil, sadece salyası necistir. Köpeklerin pek çok büyük nitelikleri vardır, murdarlığına gelince, murdar olan köpeğin salyasıdır. Güvenlik amacıyla köpek beslemek caizdir, ava gelince, sana bir faydası olmaz, çünkü ağzında ne taşırsa necis olur. Zevk için köpek yetiştirmek ise caiz değildir.”

Kafes Kuşları xxx Birisi İmam Ahmed El-Hasan’a (minhusselam) sordu: “Benim evimde kafes kuşları var, bu caiz midir? Kuş pisliği necis midir?” İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurdu: “Ben insanların kafeste kuş beslemesinden hoşlanmıyorum, kuş pisliğine gelince, necis değildir ve bir zararı yoktur.”

Domuzlar

İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurmuştur: “Domuz hiçbir faydası olmayan tek hayvandır.” Gekolar İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam) buyurdu: “Gekoya bakar ve kadınlara nasıl baktıklarına dikkat edersen hayretler içinde kalırsın. Gekonun bir kadına banyodayken, üzerini değiştirirken ya da çıplakken nasıl gözünü diktiğine dikkat et. Ona çok garip bir şekilde baktığını göreceksin. Bunun nedeni, gekonun insanlara cinsel olarak ilgi duymasıdır.”

Ben dedim: “Bu, onların (tür olarak) ‘mesh’ olduklarından dolayı mı?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Hayır oğlum, onların sadece olarak yaratılışı bu şekildedir.” Dedim ki: “Onları görürsem öldüreyim mi?” İmam (minhusselam) buyurdu: “Evet, öldür, çünkü onlar son derece necistirler.”

İki Maymun xxx Bir gün elime mumyalanmış iki babun kafası geçti. Ben kardeşim Alireza ile Almanya’yı dolaşıyordum, nihayet eski bir dükkana rastladık. Bu iki kafayı orada bulduk ve bana tanıdık geldiler, velhasıl onları alıp çıktım. Daha sonra Babamla konuşurken olanları ona anlattım.

Ben Babama (minhusselam) dedim: “Babacığım, bunlar Harmele ve Ömer bin Sad mıdır, Allah onlara lanet etsin?”

O (minhusselam) buyurdu: “Hiç şüphe yok ki, onlardır, Allah onlara lanet etsin.”

Böylece, gelecek nesillerin görmesi için onların resimlerini buraya koyuyorum.

Ömer bin Sad bin Ebi Vakkas Harmele bin Kahin El Kufi (Allah ona lanet etsin) (Allah ona lanet etsin)

Her Hastalığın Bir Tedavisi Vardır

Dr. Irfan Alamgir Bu büyüleyici Bab’da, İmam Ahmed El-Hasan (minhusselam), insanlığı, iki zayıflatıcı olan Epilepsi ve Orak Hücreli Anemi hastalıkları da dahil olmak üzere bir dizi tıbbi rahatsızlığın şifası için bilgilendiriyor. Ne yazık ki, son gelişmelere rağmen, modern tıp her ikisi için de kesin bir tedavi sunamamaktadır.

Örneğin, beyindeki anormal elektriksel aktivite patlamasının ardından tekrarlayan nöbetlerle karakterize edilen bir hastalık olan Epilepsi’yi ele alalım. Epilepsi bilinç kaybına, beyin hasarına ve ciddi yaralanmalara neden olabilir. Aynı zamanda hem hastalar hem de yakınları için önemli bir sosyal ve psikolojik yüktür. Tedavi esas olarak, hastaların yaklaşık 1/3’ünde ne yazık ki etkisiz olan ve hastaların yüzde 20’sinde herhangi bir tedaviye hiç yanıt vermeyen anti-epileptik ilaçlarla (AEİ’ler) yapılmaktadır.

AEİ’ler nöbet sıklığını azalttığı durumlarda, bir dizi yan etki ile birlikte gelirler. Daha yaygın olanlardan bazıları şunlardır (ancak bunlarla sınırlı değildir): mide bulantısı, ishal, bulanık veya çift görme, baş dönmesi, baş ağrısı, uyuşukluk, halsizlik, koordinasyon ve denge sorunları, kilo alımı, titreme, saç dökülmesi, düzensiz adet görme, şişmiş diş etleri, kızarıklıklar, ağız kuruluğu vb. Neyse ki daha az yaygın olan daha ciddi yan etkiler açısından, AEİ’ler intihar eğilimine, karaciğer sorunlarına ve ayrıca akut pankreatit, Stevens-Johnson sendromu, kanama bozuklukları ve anafilaksi gibi bazı hayatı tehdit eden durumlara neden olabilir. Daha da uzatabilirim ama asıl mesele şu: Epilepsi gibi durumları tedavi etmenin daha az zararlı ve daha etkili yolları varsa, en azından alternatifleri araştırmak gibi bir görevimiz yok mu? “Tıbbın Babası” olarak anılan Hipokrat, “Salgınlar” adlı kitabında şunları yazmıştır:

Hekim geçmişi anlatabilmeli, şimdiyi bilmeli ve geleceği öngörebilmelidir – bu şeylere aracılık etmeli ve hastalıkla ilgili olarak iki özel hedefi olmalıdır, yani iyilik yapmak veya zarar vermemek.

İmam Ahmed El-Hasan’ın (minhusselam) buyurduğu tedaviler, onun tüm ilimlerdeki mükemmel bilgisinden gelir ve ilahi otoritesinin bir delilidir. Bazı tedaviler tuhaf ve hatta rahatsız edici görünebilir, ancak bu onları reddetmek için yeterli bir sebep midir? İlaç şirketleri her yıl yeni ilaçları piyasaya sürmek için milyarlarca dolar harcıyor. Bunların çoğu, kabul edilemez derecede risk taşıdıkları için ecza dolaplarımıza asla ulaşmıyor. Kamu kullanımı için onaylandıklarında, birçoğu daha kabul edilebilir yan etkiler için ömür boyu bağlılık ve dikkatli izleme gerektirir. İmam Ahmed El-Hasan’ın (minhusselam) tedavileri güvenlidir, ömür boyu uyum veya izleme gerektirmez ve her zaman ucuzdur. Bu nedenle, ilgilenen herkesi bu Mübarek İmam’ın (minhusselam) tedavileri hakkında daha fazla araştırma yapmaya davet ediyoruz. Bırakın sonuçlar konuşsun.

Hayvan kaynaklı tedaviler konusunda, Çin ve Ayurveda tıbbı da dahil olmak üzere eski şifa gelenekleri, bir dizi tıbbi sorunu tedavi etmek için çeşitli farklı hayvanlardan elde edilen malzemeleri kullanmıştır ve hala kullanmaktadır. Modern batı tıbbı da, en büyük atılımlardan bazılarını sağlayan aşılar ve zehirler gibi en olmaz maddelerden bazıları ile hayvanlardan çıkarılan moleküllerden önemli ölçüde yararlanmıştır. Hayvan refahı söz konusu olduğunda, nesli tükenmekte olan hayvanların yok olmasına neden olan avlanmayı savunmuyoruz ve hayvanlara zulmün hiçbir türünü desteklemiyoruz. İnsanlığı etkileyen en belalı hastalıklardan bazılarını iyileştirmek için, modern bilimin araçlarıyla hayvanlardan aktif maddeleri insanca çıkarmanın ve incelemenin mümkün olduğuna inanıyoruz.

Son olarak, hiç şüpheniz olmasın ki, Allah’ın ve halifelerinin her derde devası vardır. Tüm büyük dünya dinleri, Allah dostları tarafından gerçekleştirilen mucizevi şifa örnekleriyle doludur. Bir tıp doktoru olarak, insanlığın kanser, kalp hastalığı, alzheimer gibi hastalıkların belasından ve son taksiti COVID-19 olan sayısız enfeksiyondan kurtulduğunu görmek en içten dileğim. Tek yapmamız gereken, kendimizi Allah’ın önünde alçaltmak ve şifaları, bu zamanda Mehdiler – Allah tarafından insanlığın kurtuluşu için atanan ilahi rehberler – olarak aramızda bulunan O’nun cömert ilim hazinelerinden talep etmektir.

“Hastalandığımda da O bana şifa verir.” (Kur’an-ı Kerim 26:80) “Ünü bütün Suriye’ye yayılmıştı. Türlü hastalıklara yakalanmış bütün hastaları, acı çekenleri, cinlileri, saralıları, felçlileri O’na getirdiler; hepsini iyileştirdi.” (Matta 4:24)