Oğlum, eğer birine kefil oldunsa,
Onun borcunu yüklendinse,
Düştünse tuzağa kendi sözlerinle,
Ağzının sözleriyle yakalandınsa,
O kişinin eline düştün demektir.
Oğlum, şunu yap ve kendini kurtar:
Git, yere kapan onun önünde,
Ona yalvar yakar.
Gözlerine uyku girmesin,
Ağırlaşmasın göz kapakların.
Avcının elinden ceylan gibi,
Kuşbazın elinden kuş gibi kurtar kendini.
Ey tembel kişi, git, karıncalara bak,
Onların yaşamından bilgelik öğren.
Başkanları, önderleri ya da yöneticileri olmadığı halde,
Yazın erzaklarını biriktirirler,
Yiyeceklerini toplarlar biçim mevsiminde.
Ne zamana dek yatacaksın, ey tembel kişi?
Ne zaman kalkacaksın uykundan?
“Biraz kestireyim, biraz uyuklayayım,
Ellerimi kavuşturup şöyle bir uyuyayım” demeye kalmadan,
Yokluk bir haydut gibi,
Yoksulluk bir akıncı gibi gelir üzerine.
Ağzında yalanla dolaşan kişi,
Soysuz ve fesatçıdır.
Göz kırpar, bir sürü ayak oyunu,
El kol hareketleri yapar,
Ahlaksız yüreğinde kötülük tasarlar,
Çekişmeler yaratır durmadan.
Bu yüzden ansızın yıkıma uğrayacak,
Birdenbire çaresizce yok olacak.
RAB’bin nefret ettiği altı şey,
İğrendiği yedi şey vardır:
Gururlu gözler,
Yalancı dil,
Suçsuz kanı döken eller,
Düzenbaz yürek,
Kötülüğe seğirten ayaklar,