4970 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sahâbîlerinden bir topluluk içinde Ukâz panayırına doğru, oraya gitmek üzere yürüdü. O târihte şeytânlar ile semâ haberi arasına engel konulmuş, yani semâdan haber almaktan men edilmişler ve üzerlerine delici ateş parçaları atılmağa başlamış bulunuyordu. (Semâya doğru çıkıp kovulan) Şeytânlar, kavimleri yanına döndüklerinde kendilerine:
— Ne olursunuz (neden bir haber getirmiyorsunuz)? dediler.
Onlar da:
— Semâdan haber almaktan men’edildik, üzerimize ateşler gönderildi, dediler.
Bunun üzerine İblîs onlara:
— Sizin haber almanıza engel olan muhakkak yeni meydana gelmiş birşeydir. Arzın doğularını ve batılarını dolaşın da semâdan haber almanıza engel olan bu yeni meydana gelmiş işin ne olduğuna bakın, dedi.
Akabinde cinnler yürüdüler, Arz’ın doğularını ve batılarını dolaştılar, her yerde kendileriyle semâ-haber arasına engel olan bu işin ne olduğuna bakıp arıyorlardı.
İbn Abbâs dedi ki: İşte bunların içinden Tıhâme yönüne yönelip gitmiş olan takını, Ukâz panayırına gitmek üzere nahle mevkiinde bulunan Rasûlüllah’ın bulunduğu yere varmış oldular. O sırada Rasûlüllah orada sahâbîlerine sabah namazını kıldırıyordu. (Namazda okuduğu) Kur’ânı işitince bunlar ona iyice kulak verip işitmeye çalıştılar. Ve birbirlerine:
— Semâdan haber almanıza mâni’ olan işte budur, dediler. İşte o zaman bu haberciler kendi kavimleri yanına döndüklerinde:
— Ey kavmimiz, “Biz hakîkî hayranlık veren bir Kur’ân dinledik ki, o Hakk ‘a ve doğruya götürüyor. Bundan dolayı biz de ona îmân ettik, Rabb’imize hiçbirşeyi asla ortak tutmayacağız” dediler.
Azîz ve Celîl olan Allah da Peygamberi üzerine: “De ki: Bana şu hakikat vahyolunmuştur: Cinnden bir zümre benim okuyuşumu dinlemiş de şunu söylemişlerdir: Biz hakîkî hayranlık veren bir Kurb’ân dinledik…” âyetlerini indirdi.
Rasûlüllah’a ancak cinnin bu sözleri vahyolunmuştur