“Onları gördüğün zaman gövdeleri hoşuna gider. Eğer söylerlerse sözlerini dinlersin. Onlar giydirilmiş odunlar gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır. O hâlde onlardan sakın. Allah gebertsin onları. Nasıl olup da haktan döndürülüyorlar” (Âyet: 4).
4952 Ebû İshâk tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Zeyd ibnu Erkam’dan işittim, şöyle dedi: Biz Peygamber’in beraberinde bir sefere çıktık. Bu seferde insanlara bir şiddet ve zorluk isabet etti. Abdullah ibnu Ubeyy, kendi arkadaşlarına hitaben:
— “Rasûlüllah’ın yanında bulunan kimselere nafaka vermeyin, tâ ki etrafından dağılıp gitsinler” dedi.
Ve yine o:
— “And olsun eğer Medine’ye dönersek en şerefli ve kuvvetli olan, oradan en hakîr olanı elbette çıkaracaktır” dedi.
Akabinde ben Peygamber’e geldim ve bu sözleri kendisine haber verdim. Peygamber, Abdullah ibn Ubeyy’e haber gönderip bu sözleri ona sordu. Abdullah ibn Ubeyy de böyle birşey yapmadığına bütün gücüyle yemîn etti. Ensâr:
— Zeyd, Allah’ın Rasûlü’ne yalan söyledi, dediler.
Onların söyledikleri bu sözden dolayı benim gönlüme bir şiddet, bir sıkıntı düştü. Nihayet Azîz ve Celîl olan Allah “İzâ câeke’l-munâfıkûn” sûresi içinde, beni doğrulayan âyetleri indirdi. Bunun üzerine Peygamber onlar lehine mağfiret istemek için onları çağırdı da, onlar başlarını büktüler.
“Huşubun musennedetun” kavli hakkında: Abdullah ibn Ubeyy ve arkadaşları en güzel giyimli, iri vucûdlu ve yakışıklı adamlardı, dedi