“insanlardan kimi de Allah’a yalnız bir taraftan tutup ibâdet eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, ona yapışır. Eğer bir fitne isabet ederse yüzü üstü döner. O dünyâda da, âhirette de hüsrana uğramıştır. Bu ise apaçık bir ziyanın tâ kendisidir.
O, Allah’ı bırakır da kendisine ne zarar, ne fâide vermeyecek olan şeylere tapar. Bu ise (Hakk’tan) en uzak sapıklığın tâ kendisidi (Âyet: 11-13).
Buradaki “Alâ harfin”, “Alâ şekkin” demektir.
Bundan sonraki sûrede gelecek olan ‘ Etrafnâhum”, “Kendine refahı bollaştırdık” (el-Mu’minûn: 33) demektir.
4789 İbn Abbâs radıyallahü anhüma “İnsanlardan kimi de Allah ‘a yalnız bir taraftan (yânı şekk üzere) ibâdet eder” âyeti hakkında şöyle demiştir: (Bedeviler’den herhangi) bir adam Medine’ye gelirdi. Eğer karısı oğlan doğurmuş ve beygirleri de yavrulamış olursa: “Bu dîn, iyi bir dîndir” derdi. Eğer karısı doğurmamış, beygirleri de yavrulamamış ise; “Bu kötü bir dîndir” derdi.