3952 Bana İmâm Mâlik, Omer ibn Ubeydillah’ın âzâdlısı Ebu’n-Nadr’dan; o da Ubeyd’den, yani İbn Huneyn’den; o da Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh)’den şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üzerine oturdu ve:
— “Şübhesiz bir kul var ki, Allah onu dünyânın güzelliğinden kendisine dilediği kadar vermekle, kendi yanındaki âhiret atıyyeleri arasında muhayyer kıldı; o kul da Allah katında olan şeyleri tercih etti” buyurdu. Bu söz üzerine Ebû Bekr ağladı ve:
— Babalarımız, analarımız Sana feda olsun, dedi.
Biz Ebû Bekr’in bu sözlerine hayret ettik. İnsanlar da hayret edip:
— Bu şeyhe bakınız! Rasûlüllah, Allah’ın dünyâ güzelliğinden vermekle kendi yanında olan şeyler arasında muhayyer kıldığı bir kuldan haber veriyor; bu şeyh de: Babalarımızı, analarımızı Sana feda ettik diyor! Dediler. Meğer Rasûlüllah, o muhayyer kılınan kul imiş; Ebû Bekr de bunu hepimizden iyi bilen imiş. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Şübhesiz arkadaşlık hususunda da, mal harcama hususunda da insanların bana en çok vergilisi olan Ebû Bekr’dir. Ümmetimden birini kendime halîl edinecek olaydım, muhakkak Ebû Bekr’i edinirdim, lâkin islâm yüzünden olan kardeşlik ve sevgi (şahsî dostluktan üstündür). Mescid’de Ebû Bekr’in küçük kapısından başka kapanmadık hiçbir kapı kalmasın” buyurdu.