3178 Ebû Katâde’nin himayesinde bulunan Ebû Muhammed’den tahdîs etti ki, Ebû Katâde (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz Huneyn senesi Rasûlüllah’ın maiyyetinde sefere çıktık. Düşmanla karşılaştığımız zaman müslümân ordusu için bir ilerleme ve gerileme olmuştu. Bu sırada müşriklerden birini müslümânlardan bir kimse üzerine çıkmış hâlde gördüm. Hemen o düşman tarafına dolandım, nihayet arkasından onun yanına geldim ve boynu ile kürek kemiği arasından kılıçla onu vurdum. O hemen benden tarafa döndü ve beni öyle bir kucakladı ki, bu sıkı kucaklayıştan ölüm kokusunu hissettim. Sonra ona ölüm yetişti de beni salıverdi. Müteakiben Omer ibnu’l-Hattâb’a rast geldim ve:
— Bu insanlara ne oluyor? dedim. Omer:
— Allah’ın işidir, dedi.
Sonra insanlar (bozulmanın ardından) döndüler, Peygamber de oturdu ve:
— “Her kim bir düşmanı öldürür ve öldürdüğüne dâir beyyinesi de olursa, öldürdüğü kimsenin elbise, silâh ve diğer eşyası onundur” buyurdu.
Ben hemen kalktım ve:
— Benim için kim şâhid olur? dedim, sonra oturdum. Sonra Rasûlüllah yine:
— “Her kim bir düşmanı öldürür ve öldürdüğüne dâir beyyinesi de olursa, öldürdüğü kimsenin elbise, silâh ve diğer eşyası onundur”
Ben yine ayağa kalktım ve:
— Benim için kim şâhid olur? deyip, sonra oturdum. Sonra Rasûlüllah üçüncü kerre bu sözlerin benzerini söyledi. Bunun üzerine bir adam:
— Yâ Rasûlallah, Ebû Katâde doğru söyledi, o öldürülen düşman askerinin eşyası benim yanımdadır. Artık hakkı olan bu şeyler yerine onu başka şeylerle benden yana razı kıl, dedi.
Ebû Bekr es-Sıddîk:
— Allah’a yemîn olsun bu olmaz. Peygamber, Allah ve Rasûlü yolunda mukaatele eden Allah arslanlarından bir arslanın hakkını ibtâle yanaşmaz ve onun selebini sana veremez, dedi.
Bunun üzerine. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Ebû Bekr doğru söyledi” buyurdu ve akabinde o ölü askerin eşyasını Ebû Katâde’ye verdi.
Ebû Katâde şöyle dedi: Ben zırhı sattım ve onun bedeline mukaabil Benû Seleme yurdunda bir bustân satın aldım. İşte bu bustân İslâm’da aslına sâhib olduğum ilk maldır.