2087 Abdurrahmân ibnu Avf (radıyallahü anh) şöyle demiştir:
Medîne’ye geldiğimiz zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benimle Sa’d ibnu’r-Rabî’ arasında kardeşlik kurmuştu. Bunun üzerine Sa’d ibnu’r-Rabî’ (ben Abdurrahmân’a):
— Ben “mal cihetiyle Ensâr’ın en zenginiyim. Bunun için malımın yarısını sana ayırıyorum. Ve bak! İki kadınımın hangisini seversen senin için ondan vazgeçer, onu boşarım. İddeti geçip de evlenme halâl olduğu zaman onunla evlenirsin”, dedi.
Râvî dedi ki: Bu teklif üzerine Abdurrahmân, Sa’d’e:
— Benim bu hususta ihtiyâcım yoktur. İçinde ticâret yapılan bir çarşı var mı? dedi.
Sa’d:
— Kaynukaa’ kabilesinin çarşısı vardır, dedi.
Râvî dedi ki: Abdurrahmân sonra Kaynukaa’ çarşısına gitti. Satmak üzere keş ve yağ götürdü. Sonra çarşıya gidişleri arka arkaya devam etti. Çok geçmedi, Abdurrahmân Rasûlüllah’ı ziyarete geldi. Üstünde (zifafa girenlere mahsûs olan) sarı zağferân lekesi vardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:
— “Evlendin mi?” diye sordu. Abdurrahmân:
— Evet evlendim, dedi. Rasûlüllah:
— “Kimle evlendin?” dedi.
O da:
— Ensâr’dan bir kadınla evlendim, dedi.
Rasûlüllah:
— “Ne kadar mehr verdin?” dedi.
Abdurrahmân:
— Bir çekirdek (yani beş dirhem) ağırlığında altın yahut altından bir çekirdek verdim, dedi.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Abdurrahmân’a:
— “Bir koyun (kesmek suretiy)le olsun düğün yemeği yap!” buyurdu.