1847 Abdullah ibn Ma’kıl şöyle demiştir: Ben Ka’b ibn Ucre’nin yanına oturdum ve ona (el-Bakara: 196.âyetteki) fidyeyi sordum. O, şöyle dedi: Bu âyet, husûsî olarak benim hakkımda, fakat umûmî olarak sizin hakkınızda indi: Ben Rasûlüllah’ın yanına götürüldüm. Bitler yüzüm üzerinde saçılıyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Sana ulaşan ezanın gözümle görmekte olduğum bu dereceye ulaştığını sanmıyordum -yahut da şöyle buyurdu: Sana ulaşan meşakkatin gözümle görmekte olduğum bu dereceye varacağını düşünmüyordum. Bir koyun bulup kurbân edebilir misin?” buyurdu.
Ben:
— Hayır (bulamam), dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “Öyle ise sen ya üç gün oruç tut yahut her bir fakire yarım sâ’ (=520 dirhem) vermek suretiyle altı fakiri doyur!” buyurdu.