Bu sadaka, altı miskîni doyurmaktır.
1846 Bana Mucâhid tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdurrahmân ibnu Ebî Leylâ’dan işittim, o şöyle dedi: Ka’b ibnu Ucre (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hudeybiye’de benim baş ucumda durdu. O sırada başımdan bitler düşüyordu. Rasûlüllah:
— “Başındaki haşereler sana eza veriyor mu?” buyurdu. Ben:
— Evet, ezâ veriyor! Dedim. Rasûlüllah:
— “Öyleyse başını tıraş et – yahut tıraş et” buyurdu. Ka’b: İşte bu “Artık içinizden kim hasta olur, yahut başından bir eziyeti bulunursa, ona oruçtan yahut sadakadan, yahut da kurbândan (biriyle) fidye vardır…” (el-Bakara: 196) âyeti benim hakkımda indi, dedi.
Peygamber bana:
— “Üç gün oruç tut, yahut altı fakir arasında bir ferak ( = onaltı rıtl) sadaka ver, yahut kolay gelen bir hayvanı kurbân et” buyurdu.