Böyle dedi Ziusudra akrabalarına ve oturup ağıt yakmaya başladı. O sırada Enki’nin atadığı Ninagal gemiyi Arrata’nın (Ağrı Dağı) ikiz tepelerine doğru yönlendirdi. Ziusudra sabırsızlandı; gemideki kuşları saldı ki, kuru toprağa insinler, sağlam kalmış yeşillik varsa bulsunlar. Bir kırlangıç yolladı önce, sonra bir kuzgun gönderdi; her ikisi de gemiye geri geldiler. Sonra bir kumru yolladı, bir ağaçtan aldığı dalla gemiye döndü kuş!
Ziusudra artık anladı; suların altından görünür olmuştu kuru toprak. Bir kaç gün geçmişti ki, gemi kayalara takıldı. Tufan geçti, kurtuluş dağındayız, diyordu Ninagal, Ziusudra’ya. Su geçirmez kapağı açıp çıktı gemiden Ziusudra. Gökyüzü açıktı, Güneş parlıyordu, hafif bir rüzgar esmekteydi. Derhal seslendi karısına ve çocuklarına, dışarı çıksınlar diye. Efendi Enki’ye hamd edelim, ona şükranlarımızı sunalım, dedi Ziusudra onlara.
(Yaratılış 8;
4- Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat (Arrata= Ağrı) dağlarına oturdu.
5- Sular onuncu aya kadar sürekli azaldı. Onuncu ayın birinde dağların doruğu göründü.
6- Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı.
7- Kuzgunu dışarı gönderdi. Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmedi, uçup durdu.
8- Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi.
9- Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye Nuh’un yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye yanına aldı.
10- Yedi gün daha bekledi, sonra güvercini yine dışarı saldı.
11- Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş
olduğunu anladı.
12- Yedi gün daha bekledikten sonra güvercini yine gönderdi. Bu kez güvercin geri dönmedi.
13- Nuh altı yüz bir yaşındayken, birinci ayın birinde yeryüzündeki sular kurudu. Nuh geminin üstündeki kapağı kaldırınca toprağın kurumuş olduğunu gördü.
14- İkinci ayın yirmi yedinci günü toprak tümüyle kurumuştu.
15-16- Tanrı Nuh’a, ”Karın, oğulların ve gelinlerinle birlikte gemiden çık” dedi.)
(Görüldüğü gibi Tevrat bire bir Sümer tabletlerindeki tufanı anlatmaktadır. Zeytin yaprağı getiren kumrunun güvercine dönüştürülmesi dışında olay kaba hatlarıyla aynıdır. Ağrı dağına oturma dahil. Ayrıca Tevrat bir kez daha kendiyle çelişerek Sümer tabletlerini kopyaladığını itiraf eder. Önce Nuh’a geminin penceresini açtırarak dışarı çıkartırken, 13. cümlede denizaltının kapağını kaldırtır. Buradaki “geminin üstündeki kapak” kelimesi apaçık bir çelişki ve kendini ele vermektir. Çünkü geminin üst kapağı olmaz. Sadece denizaltılarda olur. Tıpkı Sümer tabletlerinde anlatıldığı gibi! )
(Kur’an;
Yunus 73- Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtarıp onları yeryüzünün halifeleri yaptık, ayetlerimizi inkar
edenleri ise suda boğduk.
Hud;
44- Bir de: ”Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de açıl” denildi; su çekildi, iş bitirildi, gemi Cudi üzerinde durdu ve o zalim topluluğa”Defolun” denilmişti.
48- Denildi ki: ”Ey Nuh, sana ve beraberindeki kimselerden bir çok ümmetlere tarafımızdan bir selam ve bir çok bereketlerle in! Daha bir çok ümmetleri de ileride faydalandıracağız. Sonra Bizden onlara acı bir azap dokunacaktır.”)
(Kur’an gemiyi Ararat değil Cudi dağı üzerine oturtur. Daha önce söylediğimiz gibi mutlaka rahmet ve tehdit ya da korku veren sözler peşpeşe söylenir. Faydalandırdığı ümmetlere vereceği azap şimdiden hazırdır.)