Tam olarak suya battı ama gemi dayandı; bir damla su bile içeri almadı. Dışarıda fırtınanın dalgası öldürücü bir savaş gibi insanları ele geçirdi. Hiç kimse yanındakini göremedi, yer kaybolmuştu, yalnızca su vardı. Bir zamanlar zeminde dik duran ne vardıysa kudretli sularla süpürülüp gitti. Günün sonunda suların duvarı hız kazanıp dağları da altına aldı. Anunnakiler göksel gemilerinin içinde Dünya’nın çevresinde turluyorlardı.
(Yaratılış 7;
17- Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarı kaldırdı.
18- Sular yükseldi, çoğaldıkça çoğaldı; gemi suyun üzerinde yüzmeye başladı.
19- Sular öyle yükseldi ki, yeryüzündeki bütün yüksek dağlar su altında kaldı.
20- Yükselen sular dağları on beş arşın (18 metre) aştı.
21-22- Yeryüzünde yaşayan bütün canlılar yok oldu; kuşlar, evcil ve yabanıl hayvanlar, sürüngenler, insanlar, soluk alan bütün canlılar öldü.
23- Rab insanlardan evcil hayvanlara, sürüngenlerden kuşlara dek bütün canlıları yok etti, yeryüzündeki her şey silinip gitti. Yalnız Nuh’la gemidekiler kaldı.
24- Sular yüz elli gün boyunca yeryüzünü kapladı.)
(Burada eklemek istediğim şey; tufan çok ani bastırmadığına, o küçük gemi yüzebildiğine göre (ki imkansız) o esnada denizlerde yüzmekte olan gemiler ve sahile bağlı olan bir çok gemiye binebilenler de kurtulmuş olmalıdırlar. Yani sadece Nuh’un gemisinin kurtulması zor bir ihtimal gibi görünmüyor mu?)
( Kur’an; Hud,
42- Gemi, içindekilerle birlikte dağlar gibi dalgalar içinde akıp gidiyordu ve Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna: ”Ay
oğlum, gel bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma!” diye seslendi.
43- O: ”Ben, beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım.” dedi. Nuh:” Bu gün Allah’ın emrinden koruyacak
yok; meğerki O rahmet ede!” dedi, derken dalga aralarına giriverdi ve o da boğulanlardan oldu. )