Anzu gezegenin etrafında bir çember daha çizdi; arabayı büyük bir dikkatle okyanusun kenarına dek alçalttı. Arabanın kocaman ciğerleri havayla doldu; suların üstüne indi ama derinlere batmadı. Konuşucudan bir ses duyuldu: Dünya’ya hoşgeldiniz diyordu Alalu. Onun ışınlanan sesinin yönünden nerede olduğu belirlendi. Anzu arabayı o yana doğru çevirdi; şimdi bir sandal gibi yol alıyordu sular üstünde. Az sonra geniş okyanus daraldı; her iki yanında muhafızlar gibi görünür oldu kuru toprak.
Sol yanda kahverengi tepeler yükseliyordu; sağ yanda ise başı göğe değen dağlar. Alalu’nun yerine doğru gitmekteydi araba, bir sandal gibi yol almaktaydı sular üstünde. İleride sular altında kalmış kuru topraklar göründü, okyanusun yerini sazlıklar almaktaydı. Anzu kahramanlara emirler yağdırdı; balık giysilerinizi donanın, diye emretti. Arabanın bir kapağı açıldı ve kahramanlar bataklıklara indiler. Arabaya güçlü ipler bağlamışlardı, iplerle arabayı çekiyorlardı.