Ve Omer ibn Abdilazîz (101), Ebû Bekr ibn Hazm (102)’a şöyle yazdı: “Bak Rasûlüllah’ın hadîsinden ne bulursan yaz. Zîrâ ben ilmin yok olmasından ve âlimlerin göçüp gitmesinden korkar oldum. Zabt esnasında Peygamber’in sözünden başkası kabul edilmesin. Bir de (âlimlere söyleyin) ilmi ifşa etsinler (yânı meydana koysunlar; gizlemesinler, herkese söylesinler). Kezâlik âlimler (muayyen yerlere) oturarak ders versinler ki bilmeyenlere öğretilmiş olsun. Zîrâ ilim gizli bir şey hâline getirilmedikçe yok olmaz”.
Bize bu Omer ibn Abdilazîz hadîsini “Âlimlerin göçüp gitmesi” sözüne kadar Âlâ ibn Abdi’l-Cebbâr (214) tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdulazîz ibnu Müslim (167), Abdullah ibnu Dinar’dan böylece tahdîs etti..
100 Bana Mâlik, Hişâm ibn Urve’den; o da babası Urve’den; o da Abdullah ibn Amr ibni’l-Âs’tan tahdîs etti. Abdullah ibn Amr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: (Veda haccında) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’tan işittim, şöyle buyuruyordu:
“Allah, ilmi kullarından çekip çıkarmak (yani silmek) suretiyle değil, âlimleri kabz etmek suretiyle kabz edecektir. Nihayet hiç bir âlim kalmayınca, halk bir takım câhil kimseleri kendilerine başkanlar edinirler. Bunlara bir takım suâller sorulur, onlar da ilimleri olmadığı hâlde fetva verirler de hem kendileri dalâlete düşerler, hem halkı dalâlete düşürürler”
Firabrî (320) şöyle der: Bize Abbâs ibn Fadl el-Herevî tahdîs edip şöyle dedi: Bize Kuteybe ibn Saîd tahdîs edip şöyle dedi: Bize Cerîr ibn Abdilhamîd, Hişâm ibn Urve’den yukarıki Mâlik hadîsi tarzında tahdîs etti