4717 İbn Şihâb şöyle dedi: Bana Ubeydullah ibnu AbdilIah, İbn Abbâs’tan haber verdi ki, Omer ibnu’l-Hattâb (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Abdullah ibnu Ubeyy ibn Selûl öldüğü zaman, Rasûlüllah onun cenaze namazını kıldırması için da’vet olundu. Rasûlüllah gitmeğe kalkınca ben O’na doğru sıçradım ve:
— Yâ Rasûlallah! Bu adam şu günde şöyle şöyle, şöyle ve şöyle sözler söylediği hâlde Sen yine bu Ubeyy oğlu’nun üzerine cenaze namazı kıldıracak mısın? Dedim ve Ubeyy oğlu’nun aleyhine, onun vaktiyle söylemiş olduğu sözlerini sayıyordum.
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tebessüm etti ve:
— “Benden geri dur yâ Omer!” buyurdu. Ben kendine karşı sözü çoğaltınca da:
— “Ben istiğfar edip etmemek arasında muhayyer kılındım da istiğfar etmeyi tercih ettim. Eğer yetmişten fazla istiğfar ettiğim takdirde mağfiret olunacağını bilseydim, muhakkak yetmiş üzerine daha da arttırırdım” buyurdu.
Omer dedi ki: Akabinde Rasûlüllah onun üzerine cenaze namazını kıldırdı. Sonra namazdan ayrıldı. Az bir zaman geçince Berâe Sûresinde şu iki âyet indi: “Onlardan ölen hiçbir kimse üzerine ebedî dua etme, kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah h ve Rasû-lü ‘nü inkâr ile kâfir oldular, onlar fâşıklar olarak öldüler ” (Âyet:84).
Omer ibnu’l-Hattâb: Bundan sonra ben Rasülullah’a karşı olan cür’etime hayret ettim. Allah ve Rasûlü en bilendir, demiştir