“Helak ettiğimiz bir memleket ahâlîsinin hakîkaten (mahşere) dönmemeleri imkânsızdır” (el-Enbiyâ: 95).
“Nuh’a şu hakikat vahyolundu: Kavminden gerçek îmân etmiş olanlardan başkası asla îmân etmeyecektir. O hâlde işleyegeldikleri şeylerden dolayı tasalanma” (Hûd: 36).
“Nûh şöyle demiştir: Ey Rabb’im, yeryüzünde kâfirlerden yurt tutan hiçbir kimse bırakma! Çünkü Sen onları bırakırsan, kullarını yoldan çıkarırlar. Kötüler öz kâfirden başka evlâd doğurmazlar” (Nuh: 27).
Mansûr ibnu’n-Nu’mân, İkrime’den; o da İbn Abbâs’tan söyledi ki, “Ve hırmun” lafzı, Habeşçe’de Vecebe (Vâcib oldu)” ma’nâsınadır.
6692 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’nin, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den söylediği şu rivayetinden daha küçük günâha benzer hiçbirşey görmedim: “Şübhesiz Allah Âdem oğlu üzerine zinadan nasibini takdir edip yazmıştır. Şübhesiz Âdem oğlu (ezelde) takdir edilen bu akıbete çaresiz ulaşacaktır. İmdi gözün zinası (mahremi olmayan kadına şehvetle) bakmaktır. Dilin zinası (zevkle) söylemektir. Nefs de (zina) temenni eder ve iştihâ duyar. (Bu arzu ve iştihâ da nefsin zinâsıdır). Cinsiyet organı ise, bu organların hepsinin arzularını ya gerçekleştirir (fiile çıkarır) yahut (bırakarak) bu organların herbirini yalanlar”.