Hallac-ı Mansur, size uzleti ve yanlızlığı, vaktin sonsuzluğunda devamlı zikretmeyi, her namazda Kuran okumayı ve misvak kullanmayı tavsiye etti.
Hallac der ki; Kim kalbe gelen düşünceler esnasında Allah Tealayı manevi olrak murakabe ederse (Manevi olarak gözlemlerse) de Allah bütün organlarının hareketi esnasında onu masum kılar.
Hallaca vecd hakkında soruldu. Hallac şöyle cevap verdi: Vecd, sırlarda ortaya çıkan bir heyecandır. Şevki meydana getirir ve vücüdun organları vecdden dolayı ürperir. Yahut kalbe doğan manevi düşünceler esnasında kişi vecdden dolayı hüzünlenir.
Hallaca hicap (perde) hakkında soruldu. Hallac dedi ki; Hicab, kasteden ile kastedilen arasında bir perdedir.
Hallaca sevgi hakkında soruldu. Hallac cevap verdi: Sevgi, sevenin üzerini tamamıyla kaplayan bir haldir. Öyle ki Allahın dışında arzulayacağı başka hiçbir şey görmez. Ve devamla demiştir ki; kim Hakka iman nuruyla yaklaşırsa, o, güneşe yıldızların ışığıyla ulaşmak isteyen kimse gibidir.
Ahmed el-Kevkeb el-Vasıti der ki:
Hallacla yedi yıl arkadaşlık ettim. Onda gördüğüm tek şey, tuz ve sirkeden başka hiç bir yiyecek tatmamasıydı. Üzerinde tek parça bir cübbeden başka hiç bir şey yoktu. Başında ise sadece bir takke vardı. Geceoleri hiç uyumazdı. Ancak gündüzleyin çok az bir vakitde uyurdu. Ramazanın ilk günü niyet eder, bayram günü iftar ederdi. Her gece kıldığı iki rekat namazda Kuranı tamamını okurdu. Ve hergün 200 rekat namaz kılardı. Bayram günü siyah giyinirdi. Hallac der ki: Bu siyah elbise, davranışı kendisine yansıyan kimsenin bir alametidir.
Hallac şöyle dedi:
Ey kavmim, Allah, beni benden alınca ve beni benden yok edince, sonradan olan varlığımın nitelikleri darmadağın oldu. Sultan olan Allah kıdemiyle (ezeliliği ve ebediliğiyle) ortaya çıkınca, sanki benim sonradan ortaya çıkan varlığım, hiç var olmamış gibi oldu. Ve ezelilik ve ebedilik daima baki kaldı. Sonra benim enaniyetim (benliğim), onun enaniyetinde (benliğinde fani (yok) oldu. Ve benim hüviyetim (kendiliğim) onun hüvviyetine 8kendiliğine) karıştı. Ve nasutiliğim (beşeri varliğim) onun lahutiliğinde (ilahi varlığında) darma dağınık oldu. Sonra, bakındım ve Ondan başka hiçbir şey göremedim. Ve Ondan başka hiçbir şey işitmedim. Ve konuştuğumda Ondan başka hiçbir şey dile getirmedim. Ve dedim ki, “Ene Hüve (Ben Oyum)”. Şayet ben “Ene-l Hak” (Ben Hakkım) deseydim, Hakktan ayrılmamış olurdum. Çünkü onun sevgisi üzereben Hakkım. O ise, kendi mülkiyetinde Hakktır. Ben sarhoş ve daha sonra da onun sırrı üzerine bulundumsa, benim vecdim onun vücuduyla (varlığıyla) kesinlikle içiçe geçmiş demektir. Ve benim sınırım Onun varlığı üzerine olmuştur.
Hallacı Mansur şu beyitleri söylemiştir:
Ey güvendiklerim, beni öldürünüz
Benim ölümümde hayatım vardır
Benim hayatım ölümümde
Ve ölümüm hayatımdadır
Ben, Onun bana bahşetmesi sayesinde varolan
Zatımın yokoluşu halindeyim
Benim sıfatlarımın var kalması ise
Kötü amellerin çirkinliğindendir.
(Arapçadan çeviren: Selim Atay)