"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Bağlamanın döşüne öyle bir vurdu ki, dağ-taş, kurt-kuş durup onu dinledi

Haydar, tez zamanda bağlama çalmasını da öğrendi. Son günlerde, nereye gitse bağlamasını birlikte götürüyor, fırsat buldukça çalıp söylüyordu.
Uzun süre başkalarının nefeslerini okudu. Sonra birgün, kendisi de deyiş yakmayı denedi, başardı da… Ancak bunu uzun süre çevresinden gizledi. Nedeni de, söylediklerinin eksiksizliğinden emin olmayışıdı. Onun düşüncesine göre, herhangi bir iş, ya tam yapılmalı, ya da hiç yapılmamalıydı. Ya biri çıkar da “Bu nasıl nefes?… hiç böyle nefes olur mu?” derse Haydar nasıl bir yanıt verecekti?
Haydar tarlada çift sürerken, öküzleri karasabandan çözdü. Onlar tarlanın üst başındaki fundalık yerde otlarken, kendisi bir taşın üstüne oturup, deyişini söyledi. Tezeneyi bağlamanın döşüne öyle bir vurdu ki, dağ-taş, kurt-kuş susup onu dinledi. Ama o bunları sezemezdi. İçindeki Haydarla başbaşa, bir başka dünyada gibiydi.
Haydarın sesini, insanoğlu adına bir tek karşı dağın yamacında davar otlatan çoban Rıza duydu. Ne var ki, o da sesin kime ait olduğunu anlayamadı. İyi kulak verdiği halde, yine de çıkaramadı. Bu ses, bu dağlarda yeniydi çünkü. Haydar ise, Rızanın aklının ucundan bile geçmedi. Çünkü Haydarın böylesine güzel nefes söylediği, gu güne dek hiç görülmemişti. Çoban Rıza içinden “Breh breh breh, adam ne güzel söylüyor” diye geçirdi. Sonra kendi kendine: “Bu kim ola ki?.. Yeni bir aşığa benzer ya, kim acaba? Adamdaki sese bak!… Ne güzel söylüyor. Sözleri de pek anlamlı” diye söylendi.
Haydarın bir bağlama edindiği, arada bir mırıldandığını biliyordu ama, bu kadar güzelini nasıl söylerdi? Üstelik bu nefes çok yeniydi. Son dörtlüğünde de “Pir Sultan” deniyordu. Haydar kim, nefes yakmak kim? kolay değildi, böylesi nefesleri söylemek? Ermiş olmak ise, her babayiğidin harcı hiç değildi. Rıza, Yunus Emreyi, Balım Sultanı Abdal Musayı, Kaygusuz Abdalı ve daha nicelerini biliyordu, fakat Pir Sultan diye birini hiç duymamıştı.
Haydarın nefesi şöyleydi:
Uyur idik uyardılar
Diriye saydılar bizi
Koyun olduk ses anladık
Sürüye saydılar bizi
İrade verdi söyledik
Aşk deryasını boyladık
Çiçek olduk bal eyledik
Arıya saydılar bizi
Pir Sultan Abdalım şunda
Ulu divan sürer günde
O cihanda bu cihanda
Veliye saydılar bizi.