Aba: Hırka, eket. Al-i Aba: Hırkanın altındaki aile: Burada Muhammedin, Ali-Fatıma, Hasan, Hüseyin dörtlüsünü abasının altına alıp “Işte benim Ehl-i Beytim –ailem-“ demesinin anlatımı verdır.
Abdal: Kendini Hak yoluna adamış derviş. Dünyacıl nitelikleri terk etmeyi anlatan bu terimi büyük Alevi ozanları bir övünç sıfatı olarak almışlardır. Melameti bir tavırı da dile getiren abdal, sıradan devişten daha üst düzeydeki bir makamı anlatmak için kullanılır.
Abdest: Alevilikte iç temizliği, ruh temizliği… Abdest almak; insanın içindeki kötü düşünceleri atması, fenalıklardan arınmasıdır. Görülecek Aleviler, cem törenine boy abdesti alarak, yani dış yüzü de temizleyerek gelirler.
Adem: Insan… Adam… ilk insan, ilk Peygamber. Tanrı toprak çamurunu kudret eliyle yoğurmuş ve ona kendi ruhundan üfleyerek Adem-i yaratmıştır.
Ahsen-i Takvim: Insan. Kutsal kitaplarda, insanın en güzel biçimde yaratıldığına ilişkin işarettir.
Tanrının insana benzediğini, insanın Tanrının bir parçası olduğunu anlatmak için kullanılan terim.
Akıl: Tanrıyı bilme gücü, yetisi… Akl-ı maaş: Maddeyi görünürü bilme yetisi. Akl-ı maad: Ruhsal dünyayı bilebilme yetisi. Akl-ı kül: her şeyi kavrayabilme gücü. Peygamberin velilerin aklı.
Alemi Berzah: bu dünya ile öbür dünya arasındaki bir geçit, durum, konum. Bilgide, ikircikli olmak. Gerçek dünya ile sanal dünya arasında kalış.
Alem-i Kübra (Büyük Alem): Insan… Buna, alem-i ulvi (kutsal alem) de denilir.
Alem-i Sugra (Küçük alem): Hayvan… Buna, alem-i süfli de denilir. (Başka bir yoruma göre, büyük alem evren, küçük alem de insandır.)
Ana: Seyyidin (dedenin) karısı, eşi. Derviş Bektaşilerde, dedebaba eşine, Ana Bacı Sultan derler.
Anasır-ı Erba: Dört öğe. Toprak, Su, Hava, Ateş. Tasavvufta dört oluşu anlatır ki sonu toprak oluştur.
Arafat Dağı: Adem ile Havvanın cennetten sürüldükten sonra geldikleri kabul edilen Mekke yakınındaki dağ. Aleviler, Hacı Bektaş Veli aracılığıyla Arafat Dağı olgusunu Anadoluya taşımışlardır. Hacıbektaştaki Arafat Dağı bunun göstergesidir. Zemzem suyu da aynı biçimde Hacıbektaşa taşınmıştır. Böylece Anadoluda bir tür Kabe olgusu yaratılmıştır.
Aşık: Cem ayinlerinde nefes, düvaz gibi dinsel besteler okuyan halk ozanı (Zakir). 12 Hizmetten birisi de zakirliktir.
Aşk olsun: Selamlaşma sözüdür. Her işte aşk gerektir, diye ilk temeni olarak bu söylenir. Karşılığı: Aşkın cemal olsundur. Buna Cemalin nur olsun denince, diğeri, nur üstüne nur olsun der.
Aleviler, selama karşılık Eyvallah da derler.
Aşura: Muharrem ayının 10u. Bu tarihte, (Bugünkü miladi takvimde 680 yılı 10 Ekimine denk düşüyor) İmam Hüseyinin şehit edildiği için Aleviler tuttukları matem orucunun sonunda Aşura çorbası (Imam Hüseyinin yemeği) pişirp dağıtır ve yerler. Muharrem orucuna, Kurban Bayramından 20 gün sayılarak başlanır. 20. günün akşamı oruca niyet edilip 21. gün oruçlu olunur.
Ayak mühürlemek: Mürşit (dede) karşısına gelince, sağ ayak baş parmağına sol ayak başparmağın üzerine koymaktır. Peymançeye geçmek de denir.
Bektaşi: Hacı Bektaş Veliyi yol büyüğü tanıyan ve dede olarak da onun soyundan gelenleri kabul eden Aleviliğin bir bölümü… Takıyye gereği Aleviler kendilerine kent mezkezlerinde ve denetimin yoğun olduğu yerlerde Bektaşi demişlerdir.
Beline sahip olmak: Bu ilkenin en açık hegefi, insanları başkasının karısına kızına bakmaktan, kadınları da edepli olmaya çağırmaktan ibarettir. Bir cinsel perhiz söz konusu değilse de, herkesi kendi helallısı ile birlikte olmaya çağıran, gayrimeşru ilişkilere karşı olan bir ilkedir. Bu ilkeye uymayan Aleviler düşkün sayılırlar, ceme alınmazlar.
Beline sahip olan Alevi; kadın erkek uçurumu aşarak insan olmada birleşmiş; erkek-kadın farkının bulunmadığı Kırklar Meclisinden bin bir türlü sanat yaratmıştır.
Beytullah: Allahın evi, Kabe. Alevilikte insanın gönlü.
Bismişah: Bismillahirrahmanirrahimden kinaye… Şahın Alinin ismiyle… Işe başlarken yapılan bir küçük duanın girişidir. Peşinden, “Allah, Allah!” denilir.
Budala: Abdallardan önceki mertebe. Bu terim, Alevi ozanlarınca, kutsal bir sıfat olarak kullanılmıştır.
Cünub: Pirsizlik. Sözden, ikrardan dönme.
Çar unsur: Dört öğe… Varlık, ateş, su, yel, toprak denilen dört öğeden oluşmuş sayılır.
Çerağ: Işık, kandil, mum. Mum yakmaya, çerağ uyarmak; söndürmeye, sırretmek denir. Çerağa delil de denir. Cemlerde çerağ genellikle kurbanın yağından yapılır.
Dar: Alevi cemleriyle ilgili temel kavramlardandır. Dar, meydan veya darağacı anlamına kullanılır. Dara durmak deyimi; Alevilerde, halkın ve dedenin önünde canından geçmek, canını başını yol uğruna vermeye hazır olmak anlamında kullanılır. Dara çekmek deyimi ise, hatalı görülen birisini sorgulamak, yargılamak, gerekirse cezalandırmak üzere meydana getirmek anlamındadır. Dar duruşu Dar-ı Hüseyin, Dar-ı Mansur, Dar-ı fazlı ve Dar-ı Nesimi biçimindedir.
Dede: Dedelik kurumunun başı olan kişi. Bugün çıkış kaynaklarına göre dedeler üç grupta toplanabilir:
1-Çelebiler: Hacı Bektaş Velinin soyundan gelenler (bel evlatları).
2-Soyları 12 Imamlara çıkan ocaklardan gelen dedeler. Bunlara “Ocakzade” denilir. Sufi sürekleri de bu gruba girer.
3-Hacı Bektaşın manevi evlatları olan dede baba grubu. Bu grup, kentlerdeki Alevi Bektaşi kesimin bir bölümünü yönlendirmiştir.
Delil: Alevilikteki cem meydanındaki kandil, çerağ. Genelikle çerağ veya delil kurbanın eritilmiş içyağının içine fitil yerleştirilerek yakılmasıyla yapılır. Dedebabalıkta mum vardır.
Dem: Kırklar Meclisinde Muhammed tarafından ezilip Kırklara sunulan üzüm suyu.
Dergah: Alevi büyüklerinden birisinin kabrinin bulunduğu ve çevresi kapatılmış, cemevi ve okul durumuna getirilmiş ev. Astene. Büyük tekke.
Derviş: Varlığından geçip gerçeği arayan insan. Dünya varlığını düşünmeyen, kendisini yola vermiş Alevi. Talibin eğitilmiş biçimi….
Diline sahip olmak: Yalan söylememek, insanları sözle birbirlerine düşürmemek; kov ve gaybette bulunmaktadır. El ile can yakıldığı gibi dil ile de yakılır. Bunu ifade için Şah Hatai, “Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı” demiştir. Diline sahip olmayı, Aleviler geliştirerek, herkese tatlı dil ile hitap etme seviyesine yükseltmişler; böylece yasağı, güzelliğe dönüştürmüşlerdir.
Dinlendirmek: Bir mum veya ocağı söndürmek. Mum ve çerağ, asla üflenerek, dinlendirilemez. (Bunda Hacı Bektaş Velinin çerağ üfleyince bütün Rum (Anadolu) erenlerinin çerağlarının dinlenmesi öyküsü ile ilgili bir incelik vardır).
Dolu (Tolu): Şamanizmde kurban ve kutsal içki. Alevilikte kurbanı da kapsayan içki, Kırklar Meclisinde sunulan üzüm suyu.
Dört Unsur: Ateş (Emmare), Yel (levvame), Su (Mülhime), Toprak (Mutmaine): Bu dört öğe, insandaki dört nefse karşılıktır.
Nefs-i Emmare, ateşe karşılıktır. Bu aşamadakiler, zalim insanlardır.
Nefs-i Levvamenin karşılığı yeldir. Bunun karşılığı şeriat ehlidir.
Nefs-i Mülhime, suya karşılıktır. Kabul edicidir. Marifeti temsil eder. Akıl, hikmet, ilim, öğüt, olgunluk gibi dereceleri vardır.
Nefs-i Mutmaine, toprağa karşılıktır. Toprak, insana delildir. Cennette de onun üstündedir. Hakikat kapısının anlatımıdır. Tarikat ehlinin hedefidir.
Düşkün: Yol terbiyesine aykırı, suçlu kimseye denir. Düşkünler cem törenine alınmadıkları gibi, ağır suç işleyenler toplumdan soyutlanırlar.
El almak: Alevilikte, bir pire bağlanmak, onun terbiyesine girmek, onun düşüncelerini kabul etmek.
Ele sahip olmak: Hırsızlık yapmamak, elle can yakmamak, kimsenin kanını akıtmamak, cana kıymamak… Bu ilke, Alevilerin barışçılığının ve cana saygısının en somut anlamıdır. Alevilerde en büyük suç, bir canlının kanını akıtmak. Buna bakarak, Alevilerin pasif bir toplum olduğunu; ezilmeye karşı sesini çıkarmadığını düşünmek yanlış olur. Aleviler kendilerini korumak için savaş ve mücadeleden asla yılmamışlardır.
Eline sahip olan Alevi, onu sevmek, okşamak, güzel şeyler yaratmak için bir araç haline getirmiş, yasaklamayı, güzelliğe dönüştürmüştür.
Elest: Değil miyim anlamına Arapça söz. En eski ahit. Tanrı ruhları toplayıp onlara “Ben sizin rahbiniz değil miyim?” diye sormuş. Müminler bela (evet) , kafirler la (hayır) demişler. Bu toplantıya “Elest Meclisi” denir.
Eline, diline, beline, sahip olmak: Alevi ahlakının temel ilkesindendir. El, dil, bel sözcüklerinin ilk harfleri alınıp da bir sözcük yazılırsa ortaya edep çıkar. Bu nedenle Aleviler kendilerini edepli sayarlar.
Ehlihak (Ehlihal): kendinde ilahi gücü kefşetmiş kişi. Batı Irandaki Ehlihaklar, Anadolu Alevileri gibi bir topluluk olup Aliyi ilahlaştırmaları ile tanımlanmıştır.
Elifi Tac: Alevilerin eskiden 12 Imamı sembolize etmek üzere taktıkları baş külahları…
Enelhak: Ben Hakkım, anlamına gelen ve evrenin tek varlıktan ibaret olduğunu anlatan Hallac-ı Mansurun ünlü sözü. Panteizmin özeti olan bu söz şeriatçıları tarafından küfür kabul edilmiş, söyleyenlerin baynu vurdurulmuştur.
Erenler: Gerçeğe ermiş. Olgun kimse. Alevi insanı. Mürşid… Bu söz daha çok hitap olarak kullanılırdı. Sözlük anlamı ise evliya demektir.
Erenlerin demi: Cem törenindeki erkan ve sohbet…
Evliya: Ermiş kimse… Ermişler hakkında gerçek erenler deyimi vardır.
Fenafillah: Maddi dünyadan sıyrılıp Tanrıda erimek, yok olmak. Böylece bekabillaha ulaşmak.
Fukara: Tarikat (yol) üyesi kişi.
Gayret kuşağı: Tığ-ı bend: Ikrar ceminde bele sarılan kuşak. Yola girişteki azmi, saygınlığı vurgular.
Göçmek: Ölmek. Hakka yürümek. Kalıbı dinlendirmek.
Gözcü: Cem töreninde, meydanda düzeni sağlayan kişi.
Gülbang: Özelikle dede veya mürşidin, törenlerde okuduğu dua.
Güruh-ı Naci: Kurtuluşa ulaşmış topluluk. 72 gruptan en seçkini. İslamda çeşitli tarikatler bunun kendileri olduğunu iddia etmişlerse de bu terimi Aleviler-Bektaşiler kendileri için kullanmışlardır.
Hac: Asıl Kabe sayılan insanın gönlüne yönelmek, insanın kalbini kazanmak.
Halka Namazı: Cem töreni, ibadeti.
Hıdırellez: Alevi kesiminde bayram olarak kutlanan günlerden birisidir. Bu sözcük Hızır-Ilyastan bozmadır. Bunlar ab-ı hayat (ölümsüzlük suyu) içen iki ermiş olarak kabul edilir. Bunların yılda bir kez gül dibinde buluştukları var sayılır. Hızır karada, Ilyas denizde bunalanların yardımına koşarmış.
Hüseyni: Alevi… İmam Hüseyin yoluna bağlı olanlar.
Işık: Alevilere 15. ve 16. yüzyıllarda verilen adlardan birisi.
Ilim: Bilgi, Tanrıya ulaştıran deneyim ve bilgi.
Ikrar: Yola girmek, yola giriş töreni… ikrar cemi…
Ismiazam: Insan.
Kabe: Gönül…
Kelime-i şahadet: Alevilikte Sünnilik arasındaki en önemli ayrım, kelime-i şahadetin sonuna eklenen, “Ali, Tanrının velisidir” anlamına gelen “Aliyyün veliyullah”tan doğar.
Kemerbest: Talibin beline sarılan tığbende, Allah Muhammed Ali için üç düğüm atılması ile oluşan kuşak.
Kevser: Cennetteki soğuk, tatlı, insanı hiç susatmayan havuz ve suyu. Bunun sakisi Alidir. Cemlerde alınan dolu da Kevserin sembolik hali sayılır.
Kıble: Alevilikte, insanın yöneldiği yer yine insan olduğu için, kıble insandır. İnsanda bulunan gönüldür.
Kırklar: Alevilikte kutsal 40 kişinin oluşturduğu meclis. Cemevi, Kırklar Meydanıdır. Cemde sunulan içecek de kırklar Dolusu / şerbeti diye nitelendirilmiştir.
Kuran: Hakikatler kitabı. Kuran-ı samit (sessiz Kuran): Bu Kuran, yazılı haldeki harflerden, cümlelerden oluşan metindir. Kuranın şeklini anlatır. Kuranı natık: konuşan Kuran. Kuranı Natık, Alidir. Bu sözü O Sıffında, Kuranın mızrakların ucuna takılması sırasında söylenmiştir. Dediği özetle şudur: “Bu bir hiledir: Mızrakların ucundaki Kuran değil, yazılmış sayfalardır. Asıl Kuran buradadır: Ben konuşan Kuranım.”
Kurban: Nefis… Hak yoluna kendi canında geçen insan…. Cemde, lokma edilerek yenilen koyun, ekmek veya elma… Horoz, yoksa tuz, yoksa, bir tas su bile kurban yerine geçer.
Kurban tığlamak: Kurbanı kesmek. Tığ Farsçada kılıç demektir.
Lokma: Yemek… Kurban yemeği… Yemekten bir parça. Yemek yiyelim, yerine; Lokma edelim, lokma görelim, derler.
Mengüş: Evlenmemiş Bektaşi dervişlerinin kulaklarına taktıkları at nalı biçimli küpe.
Meydan: Cem evi… Erenler Meydanı, Kırklar Meydanı da derler.
Mihman: Konuk.
Münafık: Içi dışı bir olmayan. İnanmadığı halde inanır görünen.
Mürşit: Alevilikte, Ali…. Onu temsil eden dede. En üst makam. Ocak temsilcisi dede.
Müsahiplik: Ilk Alevi ailesinin dünyada ve ahirette yol kardeşi olmasıdır.
Nasip almak: Tarikate / yola girmek.
Nazar: Nazar, bakış demektir. Bektaşiler, karşılarındakine siz yerine nazarım derler. Bu da, “Görüşü benim gibi olan” demeye gelir.
Nefs (Nefis): Insanın içindeki yıkıcı arzular ve kötü duyguların tümü. Alevi felsefesinde insan nefsi, onun için “en büyük düşman” (adu-yı ekber) kabul edilmiştir. Bu nedenle de “en büyük savaş” insanın kendi içinde, kendi nefsine karşı verdiği savaştır. Aleviler; gaza ya da cihat deyince Sünnilikten çok farklı olarak, insanın kendini terbiye etmesini anlar. Bunun içinde Şah Hatai, “Adem öldürsen kan olmaz./Nefis öldürsen kan olur” diyerek bu düşünceyi hayata geçirmiştir.
Niyaz: Sevilen, sayılan, kendisine bağlılık duyguları beslenilen bir insana, mürşide karşı yapılan hürmettir, onun önünde eğilmedir. Sosyal ve dinsel durumları aynı olan bireylerin yanaklarını birbirine değdirerek hafif uzaktan kucaklaşması da niyazlaşmadır. Ceme katılan erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla niyazlaşarak birbirlerinden razı olduklarını gösterirler.
On iki hizmet: Cemde yürütülen hizmet sayısı, 12 Imamlara bağlanmış olduğu için 12dir. Bu hizmet sahiplerinden mürşit, rehber ve pir için post vardır. Diğer hizmetler, yanlızca hizmet olup posta bağlı değildirler. Gerçekte post sayısı 3, hizmet sayısı 12dir.
On sekiz bin alem: Eski inanışa göre 18 alem vardır. Araplar, bunu son sayı olan binle anlatmışlar, böylece de 18 bin alem kavramı ortaya çıkmıştır. Bunlar: 1- Tanrının aktif belirtisi sayılan aklı küll, 2- Al-ı küllden doğan pasif yetenek olan nefs-i küll, 3- dokuz (9) tane gök, 4- Dört (4) tane mevluttur (Maden, nebat, hayvan).
Oruç: Gerçek olmayana, yanlışa, kötüye karşı insanın takındığı korunmacı tavırdır. Nefsin terbiyesidir. Aleviler, Muharrem ayında 12 gün matem orucu tutarak İmam Hüseyini de anarlar.
Palheng: Eskiden, 12 Imamı simgeleyen 12 köşeli olarak yontulan taş.
Pençe: Çelebi geleneğinde, talibin sırtı görgü sırasında değnekle değil elle sıvazlanır. El pençe anlamındadır. Bu yöntemi uygulayanlara Pençeciler denilir.
Post: Dedelik makamını anlatır.
Rafızi: Geçmişte Sünni alimlerin Alevileri anlatmak için kullandığı bu terim; yoldan sapmış anlamına gelmektedir. İmam Şafii bir şiirinde “Aliyi sevmek Rafizilikse /Bütün dünya bilsinki bende Rafıziyim.” Demiştir.
Rıza Lokması: Cem töreni sırasında pişirilen kurbandan yenen lokma.
Saki: cem töreninde dolu (zemzemsuyu) veren hizmet sahibi.
Samah (Semah): Bağlama ve aşığın (zakirin) okuduğu nefes eşliğinde yapılan kutsal dini dans. Semah, Alevi din törenlerinin vazgeçilmez öğesidir. Semahın kaynağı Kırklar Meclisdir. Cem töreninin zorunlu uygulaması olan semah dört türlüdür: 1- Kırklar Semahı, 2- Tevhit Semahı, 3- Hizmet Semahı, 4- Irşad; öğretici-eğitici-belletici Semahı.