"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Cem Töreni

Alevi yolunun temellerinden olan cem töreni; genelde dinsel niteliklidir ama insanların hem tapınma işlevini, hem ruhen yenilenme, yıkanma eylemini, hem de toplumsal ve bireysel sorgulama işini kapsar. Cem yapılırken; müzik ön plandadır. 12 Hizmet adı verilen ve 12 Imamlara saygıyı da kapsayan uygulamalar sırasında şiir, müzik, dinsel gösteri (semah) gündeme gelir.
Cem törenleri dinsel bir olgu olduğu kadar bir eğitim alanıdır da. Halk eğitiminin belirli bir disiplin içinde verildiği bu törenlerde ayrıca Alevi insanların dünya işleri de sorgulanır. Cemler, özellikle Osmanlı Devleti zamanında, Alevi halkın mahkemeleri gibi de çalışmışlardır. Aleviler, sorunlarını çözmek için asla Osmanlı Devletinin mahkemelerine gitmemişlerdir. Bu yola baş vuran birisi düşkün sayılır ve toplumda dışlanırdı. Gerek kişisel sorunlar, gerek çözülemeyen ailevi sorunlar, gerekse kişinin topluma karşı sorunları, cemde görüşülür, çözüme bağlanırdı. Çözümsüzlük söz konusu olmazdı. Karara uymayanlar, toplumsal yaptırımla karşı karşıya bırakılırdı…
Bütün bunlardan amaç, “kul hakkı” ve ölmemek; bunu önlemek idi. kul hakkı taşıyan “düşkün” ilan edilir ve dışlanır.
Cemin bir özelliği de, bu törene, insana karşı borcunu ödemiş insanların girebilmesidir. Suçlular asla ceme alınmazlar. Bir katil camiye girip namaz kılabilir, fakat ceme asla giremez. Bu tavır, suçu daha baştan önleme amacından doğmuştur.
Cemde; yer durumuna göre çocuklar da bulunmaktadır. Kimi bölgelerde bugün çocuklar ceme alınmıyorsa da bu, yanlıştır…. sonradan doğmuştur.
Cemi, dede yönetir. Alevi insanlara genel olarak talip (talip olan, gerçeği isteyen) adı verilir.
Cem, değişik amaçlarla yapılır. Bunların en önemlisi, görgü cemidir. Söz konusu cemde, insanlarin görgüleri yapılır. Görülmek, kişinin bu dünyadaki hukuki ve sosyal sorunlarının halledilmesi, Allah karşısında temiz hale getirilmesi, yani öbür dünyada vereceği hesabı daha bu dünyada vermesi demektir. Bu cem törenleri; kesinlikle gizlidir; içeri cemleri diye bilinir.
Görgü ceminden başka yılın belirli günlerinde, Alevi yol büyüklerini anmak için yapılan cemler bulunur. Bunların dışında, bir de sohbet yanı ağır basan özellikle de kış aylarında yapılan cemler olur. Bu cemlerde, genellikle, Alevi gençlerin yolun kurallarını öğrenmeleri, yetişmeleri hedef alınır.
Alevi cem törenleri, bölgeden bölgeye, hatta köyden köye değiştiği gibi, dedelerin çıktığı ocaklara göre de değişir.
Cemlerin yürütülmesinde değişiklikler görülmekle birlikte, amaç işlev hep aynıdır. Cem olayı, Alevilik olgusunu Sünnilikten ayıran en önemli göstergedir. Kaynak olarak da Kırklar Cemi gösterilir. (Kırklar Cemi bölümüne bkz.) Ceme gelen insanların kadınlık ve erkeklikleri, zenginlik ve yoksullukları, bilgililik ve cahillikleri ortadan kalkmış sayılır. Orada herkes tek can olmuştur; insan oluşan havuzuna dalınmış, orada erimişlerdir. Artık kırk kişi bir gömleği giymiş, kırk beden bir beden olmuş, kırk başı, bir başa dönüşmüştür. (Yunus Emrede, Ali sevgisi bölümüne bkz.) Elbette kırk kişinin (temsili olarak ceme gelen herkesin) ruhları da birleşmiştir.
Cemde bulunan herkes, birbirinin kardeşidir, birbirinin bacısıdır. Kimse oraya düşmanlık duygularını taşıyarak giremez. Problemli insanlar ceme asla alınmaz. Kimse orada geleneklere aykırı davranamaz. Cemin sıkı bir disiplin içinde geçmesi için, yeterli derecede insan görevlendirilmiştir. 12 Hizmet sahipleri, bu disiplini yürütürler.
Cem törenleri, insanı biçimlendiren, eğiten bir okuldur. Bu okul, halk sanaatının beşiğidir, kaynağıdır….
Sünnilikte, müzik, şiir, dans yasaktır. Halbuki Aleviler, müziği, şiiri, dansı (semah) dinsel yaşamın, tapınmanın bir parçası haline getirerek yaşatmışlar, geliştirmişlerdir.
Türk dilinin, Türk halk müziğinin, halk danslarının gelişmesinde, cem törenlerindeki bu canlı sanat etkinliklerinin önemli katkısı olmuştur.
Yaptığımız araştırmada cemle ilgili ilk bulguları Türkistan Piri diye bilinen Hoca Ahmed-i Yesevide görmekteyiz. Yazılı kaynak olarak ise 1358 yılında yazılan Menakıbü-l Kudsiyyede cemden kesin bir söz ediş buluyoruz. Yazar Elvan Çelebi 1240 yılında ortaya çıkan Alevi ayaklanmasının önderi Baba Ilyas-ı Horasaniyi anlatırken onun pirinin Dede Garkın olduğunu belirtiyor. Bir şaman gibi tasvir edilen Dede Garkının 400 halifesi vardı. Bunlar, 40 gün cem yaparlar (179. beyt) ve “paymaçan” dururlar (s. 16)
Ön ü son kırk gün içre cem oldı
Paymançan yerinde hep durdı
Burada geçen paymançan, cemde bugün peymenceye durmak biçiminde uygulanır ve çok önemli, kilit uygulamadır. Aleviliğin de bir iaretidir. Bu eser, cemin 1200lerde Anadoluda yapıldığını göstermektedir.
Cemin en son kurallarının ve müsahiplik sisteminin en ayrıntılı biçimde Erdebil tekkesi/dergahı tarafından şekillendirildiğini Şah Hatainin şiirleri ortaya koymaktadır.
Çelebi geleneğine göre temel noktaları anlatılan bir cemi, şiirleri almayarak bir Alevi dedesi (Çelebi kolundan) olan Celalettin Ulusoydan aktarıyoruz.