Anadolu Alevilerinin dinsel/toplumsal önderidir. 16. yüzyılda Osmanlı baskısına karşı başkaldıran Alevi kitleyi dedeler örgütlemiş ve yönlendirmişlerdir.
Dedeler; ayrıca cem törenini yönetir. Dedenin kimliği; eski Türk inancındaki şamanın (kam, oyun, ozan) konumuyla aynıdır. Dede aşkınlığı (kutsallığı ve doğaüstü gücü) temsil eder. Bu gücü elde etmek için de kendisinin İmam Ali üzerinden Muhammed ile bağlantılı olduğu kabul edilir. Peygamber Muhammed de olağanüstü bir kişilik ve varlık (Evren yaratılmadan önce Kudret kandilinde balkıyan yeşil nur) olarak kabul edilir. Böylece dede, tıpkı eski kamlar (oyun/baksı-bahşı-) gibi ruhlarla bağı olan ve sağaltıcı gücü temsil eden bir kutsal şahsiyet sayılır. Dedelrin dualayıp eline verdiği kısır kadınların gebe kaldığı bu zamana kadar gelen inançlardan birisidir. Eski Türklerin din adamları da talip, çalgıcı, şair gibi özellikleri bulunan yarı deli ama olağanüstü saygın tiplerdir. Eski Türklerde şamanlar soydan gelen kişiler arasından seçilirlerdi. Dedeler de aynı biçimde soydan gelenler arasından seçilir.
Deceleri bir önceki isimleri “baba”dır. Asyaya doğru gidildiğinde bui sim “ata” olur. Böylece ata ile dede arasında bağlantı kurulmuş olur.
Türk milletinin temel özelliğinden birisi de “Atalar kültü”dür. Ataya bağlılık; ataların kutsallaştırılması sonucunu doğurmuştur. Böylece önemli işler başarmış kişiler öldüklerinde kutsallaştırılarak çevrelerinde mabetler (tekkeler-dergahlar) oluşturulmuştur. Bu biçimde satana en önemli kurum; Kültigin mezarıdır. Tıpkı; anadolu ve Balkanlardaki Alevi dergahları gibi; Kültigin tapınağı oluşturulmuş; burada kara kazanlarda kurban pişirilen bir mekan ile ibadet alanı yaratılmıştır.
Eski Türklerdeki Gök Tanrı inancına bağlı ama Şaman görüntülü bu atalar; Islam kültürü içinde derma evliya biçimine sokularak kutsallaştırma devam ettirilmiştir. Bu dönüştürmede, Yahudi kutsal kitabı Tevrat ile Hıristiyan kaynağı Incilin de etkisi olmuştur. Islam dininin bu kitapları hak ve kutsal sayması; bu etkileşmeyi kolaylaştırmıştır.
Halbuki Arap Islam anlayışında böyle bir yapılanma putçuluktur. Bugünkü Arabistana egemen olan Vehhabilik; mezar taşlarını bile kırarak Islam dünyasında ataya bağlılık yok etmeye çalışmaktadır. Vehhabi isyancıların 19. yüzyılın başlarında Muhammedin mezarını bile yıkmaya kalkıştıkları tarihsel bir gerçektir. Türk toplumu ise; bırakın Muhammedi, onu evinde misafir eden Ebu Eyyübül Ensari adına Istanbulda koskocaman bir tapınak ve semt yaratmıştır.
Asyadan Anadoluya, Anadoludan Balkanlara kadar dünyanın en geniş coğrafyasında Türkler her dağ başına, her güzel coğrafyaya bi rata, bir baba, bir dede yerleştirerek tarihsel bağlarını böylece sürdürmüşlerdir.
Türk edebiyatının en orijinal öykülerinden oluan Dede Korkut Hikayelerindeki “Korkut” da “ata” ve “dede” unvanları ile anılmaktadır. O da bizim Anadolu Alevilerinin kendi dedelerini kutsal kabul etmeleri gibi kutsal bir kişiliktir. Dede Korkut keramet sahibidir ve kendisini öldürmek üzere Deli Karçarın kaldırdığı kılıç, onun duası ile havada asılı kalabilir