Bu din Güney Iranda dğan Mani (216-277) tarafından yaratılmıstır.
Bu din de iki zıt güç tasarımına dayanır. Işık-karanlık, iyilik-kötülük gibi. Dinin Tanrısı, ışık Äleminin Kralı veya Yüceliğin Babası anlamında ad taşır.
Karanlığın (huşuk), ışık alemine saldırıp ele geçirme mücadelesine karşı Tanrı ilk insanı (Hürmüz) yaratmıştır. İlk insan yenilince kurtarıcı Mitra yaratılır. Sonra da Üçüncü Elçi denilen kurtarıcı güç devreye girer. İşık güçleri kurtarılır.
Bunlara göre yalancı Mitra (Deccal) çıkıp ortalığı arıştıracaktır. Buna karşı Isah Mesih gelecek, iyiyi kötüden ayıracaktır.
Beş Emir, Üç Mühür: Maniheizmde ibadet ve yaşayışın temelini beş buyruk ve üç yasak oluşturur, beş emrin başında; 1oo günü bulan oruç gelir. Bu durum, Müslümanlığa kutsal 3 aylar olarak geçmiştir.
Bu dinde günde 7 kez namaz (dua) etme geleneği vardır. Halk bu 7yi 4 olarak yerine getirir.
Maniheizmde sadaka vermek de ibadetin bir şekli olarak kabul edilmiştir. Ayrıca yalan söylememek, herhangi bir canlıyı öldürmemek (Et yememek: Türk kökenli Alevilerde avcılığın yasak olması, Muharrem ayında et yenilmemesi gibi gelenek Kerbelaya bağlanarak bu yolla sürdürülmüş v zamanımıza kadar gelmiştir.) önemlidir.
Maniheizmde üç mühür, “eline, diline, duygularına (düşünceye) sahip olmaktır. Ağzın mührü: kötü söz söylememek, et yememek. Elin mührü: Kötü bir eylem yapmamak (Canlıyı öldürmemek, hatta toprağı bile sürmemek). Gönlün (belin) mührü: Cinsellikten uzak durmak.
Meniheizmin bu üç ilkesi Türk Aleviliğine hemen hemen “edep” sözcüğünde somutlaştırılarak “ele, dile, belesahip olmak” ilkesi ile aktarılmıştır.
Mani, zamanında misyonerlerini Asyaya da göndermişti. Sogdlu tüccarların kabul ettiği bu din, bu nedenle Asyada yayılma olanağı bulmuştur. Uygur Kağanı Bögü Han (759-779) zamanında Uygur Türkleri bu dine girmişlerdir. 10. yüzyılda bu dinin yandaşlarına Türkistanda Acari deniyordu (Bak: Prof. Dr. Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 114).