Mısırda geçen olaya gelince….
Bu üç çılgın ruhlu arkadaştan Bekirin oğlu Amr, Mekkeden doğruca Mısıra gitmiş; bir yere gizlenmiş, Ramazanın 19cu gecesini beklemişti. O gece, teravih namazına giderken halkın arasına karışmış, planı düzenlemişti. Bu plan gereğince, sabah namazı vakti herkesten önce camiye gelerek, mihraba yakın bir yere yerleşmişti.
Amr, planını başarı ile uygulayacağına emindi. Çünkü, Amr ibni Asın hiç bir ihtiyat ve tedbire gerek görmeden camiye gelerek mihraba geçtiğini görmüştü.
Büyük bir soğuk kanlılıkla, tasarladığı dakikanın gelmesini beklemekteydi. Cami hıncahınç dolmuştu. Müezzin kamet getirmiş; cemaatle namaza durulmuştu. Birinci rekat kılınmış, secdeye yatılmıştı. İşte o zaman, tam ikinci secdearasında, Amr, derhal yerinden fırlamış, bir yay gibi mihraba sıçramış, belindeki zehirli hançeri, kabasına kadar, secdedeki adamın sırtına saplamıştı.
Acıklı bir feryat, camiyi çınlatmıştı, halk birbirine karışmıştı. Amr, o anda yakalanmış, elleri bağlanmıştı. Silleler ve tokatlar arasında sürüklenmiş; valinin sarayına götürülmüştü.
Sarayın kapısında, karşısına bir adam dikilmişti.
→Ya melun!… söyle, sen, kimi öldürdün? demişti.
→Amr, büyük bir soğukkanlılıkla cevap vermişti: Ben, fasık ve hilekar olan Amr ibni Ası öldürdüm.
→Peki, amacın neydi?
→Amr ibni As, hilafeti Alinin rlinden alıp, Muaviyeyi halife yapmak için hile yaptı, önce hakem usulünü ortaya attı. Sonra karşısındaki adamı aldattı. Hilafet makamını düzenbazlıkla Muaviyeye kazandırdı. Bu yüzden her tarafta ara bozuculuk ve ihtiras(aşırı güçlü istek) uyandı. İslamiyetin geleceği karanlık ve tehlikeli bir hal aldı. İki arkadaşım, Ali ve Muaviyeyi öldürmeyi kabul ettiler. Ben de Amr ibni Ası öldürmeyi üzerime aldım. Çok şükür ki bu görevi başarı ile yaptım.
→Hiç şükretme. Hiç sevinme, ya melun…. çünkü sen, o görevi yerine getiremedin.
→Neden?….
→Amr ibni As, benim. Rahatsız olduğum için yerime asayiş muhafızı Hariceyi göndermiştim. Sen, onu öldürdün.
Katil birdenbire sarsılmıştı: Yazık!… amacıma erişememişim…. diye hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı.
Ağlarken, Amr ibni Asın kısa bir işareti üzerine hemen oraya çöktürülerek derhal kafası kesilmiş, vücudu da kılıçla ve tekmeler altında parçalanmıştı.