Ramazanın ortalarına doğru Şamdan Kufeye gelen bir tüccar, Aliyi ziyaret etti ve konuşma sırasında:
Ya Ali!… Muaviye, saltanatını güçlendirmek için pek ileri gidiyor. Kendisinden şüphe ettiği adamları birer birer öldürtüyor. Halid ibni Velidin oğlu Abdurrahmanın Şamda nüfuzve taraftar kazanmasını hoş görmedi. Tabibi, İbnilesale hazırlattığı bal şerbetini içirerek zehirletti. Size de bir suikastta bulunabilir. Tedbir ve ihtiyatı elden bırakmayınız….. dedi.
Ama Ali, bu sözleri gülümsemeyle karşıladı: Ecel, elinden kaçılmak ve kurtulmak mümkün olmayan bir kuvvettir. Canab-ı Hakkın takdirine engel olmaya çalışacak kadar cahil ve gafil değilim…. cevabını verdi.
Ama verilen bu haber, Aliyi sevenlerin gözünden kaçmamıştı. Bunlar, derhal Alinin etrafında bir muhafaza şebekesi vücuda getirmişlerdi.
Hz.Ali, her gittiği ve bulunduğu yerde kendisine hissettirmeden uzaktan onu takip eylemeye karar vermişlerdi. Bu karar derhal uygulanmıştı. Birkaç gece böyle geçmişti.
Bir gece, Ali, ibadet için dışarı çıkarken kendisini muhafaza etmek için sokakta bekleşenlere rastlamıştı.
Karanlıkta bunların kim olduklarını tanıyamamış: Kimsiniz?…. Burada ne bekliyorsunuz? diye bağırmıştı.
Hz.Alinin bu heybetli halinden korkanlar, derhal geri sıçramışlar; kendilerini tanıtmışlar, konuşmaya başlamışlardı.
→Ya Ali, biziz.
→Burada ne işiniz var?
→Seni muhafazaya memuruz.
→Beni muhafazaya mı?
→Evet…..
→Beni, neden muhafaza edeceksiniz? Semavi afetlerden mi?….
→Haşa, ona muktadir değiliz.
→Peki, İnsan saldırılardan mı?…..
→Evet, düşmanlarınızın muhtemel suikastlarından.
Hz.Ali şu cavabı vermişti: şaşarım aklınıza….. demek siz, Canab-I Hakkın mukaddaratını değiştirecek kadar kendinizde bir kuvvet bulunduğunu sanıyorsunuz, öyle mi? bu yaptığınız, Allahın iradesine karşı isyandır. Çabuk, dağılın. Ali, onları yaptığı hatlarından dolayı, onlara, secdeye kapanın, yaptığınız bu isyan ve günaha tövbe edin. Bir daha da, benimle Cenab-ı Hakkın arasına girmeyin.
Bu kesin emir karşısında, oradakiler derhal dağılmak zorunluğunu hissetmişler, artık artık Aliyi mukkaderasta terk eylemişlerdi.
Bu olay, ertesi gün bütün Kufeye yayılmıştı. Aliye karşı sevgi ve bağlılık hissedenler, onun bu sözlerini büyük bir takdir ile karşılamış, kalplerindeki meftuniyeti bir kat daha artırmışlardı. Düşmanları ise, onun bu pervasızlığı karşısında, hayrete kalmışlardı.
Verdan ile Şebib koşa koşa Kuttamenin evine gelmişler, bu olayı haber vermişler: Alinin hayat ve mukadderatı artık kılıç ve hançerlerimizin ucundadır…… demişlerdi ve başarılarından emin olarak, iki gece daha geçmesini beklamişlerdi.