"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Dinciyi Dindar yerine koyma aldatmacası

Toplumumuzun temel sıkıntılarından biri de dindar-dinci ayrımında kilitlenmiş bulunuyor.
Bu ülkeyi yönetenler, yıllar ve yıllar, dindar üretmediler; kendi emeği ve gayretiyle dindar olabilenlerin de kıymetini bilmediler. Onların bu aymazlığı, insan sömürmeyi ve Allah ile aldatmayı en verimli meslek haline getirenler tarafından fark edildi ve alabildiğine boş kalan meydana bir dincilik sanayii kuruldu.
Dincilik (veya siyaset dinciliği); dini, çıkar, koltuk, baskı, egemenlik aracı yapan bir sanayi koludur. İşin esası bakımından ne dini vardır ne de imanı. Onun dini-imanı, Tanrısı, ibadeti hep çıkarı ve hesabıdır.
Dincilik, tarihin en verimli ama en zalim iş kollarından biridir. Dinci ise bu sanayi kolunu meslek edinmiş olanların adı-unvanıdır.
Şimdi bu sanayi kolu, tüm dünyanın nefsini kesiyor, uykularını kaçırıyor; o arada ülkemizin de gırtlağını sıkıyor. Ne yazık ki, tek kutuplu dünyanın süper zalimleri, sömürülerine destekçi bulmak için, bu dinci sektörün her türüyle işbirliği içine giriyorlar. Özelikle, kendilerine ‘İslam dünyası diyen aldatılmış kitlelerin aymazlarıyla……
Nedir dindar ve nedir dinci? Ana hatlarıyla görelim:
Dindar: her şeyden önce, dini Allaha varmanın, Onun hoşnutluğunu kazanmanın, daha iyi ve daha yetkin insan olmanın yolu ve kurumu bilen ve bu anlayışla yaşamaya çalışan insandır. Bunun içindir ki, dindarın temel meselesi daha iyiye ve daha güzele ulaşmaktır. Dindar, bu inanç ve anlayışla sürekli iyilik ve hayır üretir. Din, ona, “İnsana hizmet Allaha hizmet” dediği için, o hep insanlara bir şeyler verebilmenin gayreti içinde olur.
Bu ruh hali, dindarı, şerde pasif kalmakla yetinmenin ötesine geçirir ve dindar, sürekli bir biçimdehayırda faal olmanın yollarını arar. Bir tür varoluş sebebi olan bu ‘hayırda faaliyet, dindarı toplum için ‘hayırlı insan konumuna getiren temel unsurdur.
Dinci için en büyük sıkıntı, dindarın varlığıdır. Çünkü dindar, başkalarının mutlu olmasını, cennete gitmesini sevinçle karşılamanın da dinin gereği olduğunu söylemektedir. Bu söylem, dinciyi çok öfkelendirir.
İftira ve itham, dincinin hayatında adeta temel ibadettir. Çünkü dinci, itham ve iftirayı Allahın yolunda yaptığını söyliyerek, alçaklığı akıl almaz bir iblislikle taçlandırır.
Suç ve günah, en büyük günahkarlarda bile işleyene boyun büktürür, gözyaşı döktürür. Ama dincide suç ve günah bir ibadet şevkiyle işlediği için dinci tip suç ve günah işledikçe yüceldiğini sanan sadist bir piskoloji sergiler.
Dindar için din, daha çok sorumlu olmanın, daha çok paylaşmanın, daha çok fedakarlığın yoludur. Dinci için ise din, başkalarından daha çok almanın, başkalarını daha rahat etmenin dokunulmaz ve eleştirilmez kurumudur. Bu yüzdendir ki, dincinin elinde din bir ıstırap ve kahır kurumuna dönüşür ve insan haklarını çiğnemenin kutsal aracı yapılır.
Gıybet etmek, Allahın kullarına suç ve ayıp bulmak, en küçük bir kızgınlık anında onları cehenneme göndermek dincinin adeta alameti farikasıdır.
Dindar, yaratılanları Yaratandan ötürü sever; dinci ise yaratılanları Yaratandan nefret ettirmek üzere rahatsız eder. İslamın vicdan adamlarından biri olan Muhammed İkbal (Ölüm. 1938), dinciden söz ederken onun sadece dünyayı değil, cehennemi bile berbat edebilecek bir yarattık olduğuna dikkat çeker.
Dindar, düşmanlarının bile kendisinden emin olduğu kişidir. Çünkü o, rahmet insandır. O bilir ve inanır ki, bağlısı bulunduğu Muhammed hem alemlere rahmettir, hem de Emin (güvenilir kişi) unvanına sahiptir. Dindar, muazzez Peygamberinin bu niteliklerine gölge düşürecek tavırlardan uzak durmayı hayatının en önemli işi bilir.
Dindardaki ahde vefa ahlakından dincide eser bulamazsınız. Onun vefası bir tek şeyedir: Çıkarı…. Dinci, çıkarına ters düşen hiçbir şeye ve hiçbir kişiye vefa göstermez.
Dincinin yoksun olduğu şeylerin başında ahde vefa gelmektedir. Bu tespitin bir uzantısı olarak, dindar, kıymet bilir, şükran bilir insandır. Dinci ise nankördür.
Dinci nankörlüğün en belirgin tecelli alanlarından biri de yaşadığı ülkeye nankörlüktür. Dincininibadet haline getirdiği davranışlardan biri de kendi ülkesine sövüp saymak, kendi ülkesiyle kavgalı olanlara dostlukkurmaktır. Bu dostluğun, dine-imana sövenlerle bile kurulduğunu görürsünüz. Çünkü dinci için din-iman, onun hesabına yaradığı sürece değer taşır.
Dincinin belirgin niteliklerinden biri de sürekli bir biçimde başkalarının din-imanı hakkında hüküm vermektir. Dinci, Allahın kulları ile uğraştığının onda biri kadar Allaha kul olmak için uğraşsaydı dünya cennete dönerdi.