Viraninin nefeslerinden anlaşılıyor ki, yüksek bir din ve tasavvuf, bilgisine sahip bir gönül erenidir. Ehli Beyt sevgisi ile dolu olan Virani, evrende bütün nesnel varlıklar da görünen Șahı Merdan Ali olduğunu ve Ehli Beyte sonsuz bir övgü dile getirmiştir.
Virani, bir süre Necef-i Eşref de Șahı Merdan Ali türbesinde türbedarlık, babalık yapmıştır. 1587den 1618 yıllarına kadar Iranda saltanat süren Şah Abbasla görüşmüştür.
Anadolunun, bir çok yerlerini ve daha sonra da Bulgaristanda, Deliorman ve Debrucayı dolaşmıştır. Neceften döndükten sonra, Deliorman yöresinde bulunan Demir baba Tekkesini ziyaret etmiş ve kendisinden bilgilenmiştir.
Demir Baba Velayetnamesinde, Viraninin Arapça, Farsça bilen güçlü bir Şair olduğu yer almaktadır. Dolayısıyla Viraninin „Ilmi Civan“ adlı eserindeki şiirlerinde kullandığı ibareler, kelimeler, Farsça ile Arapça tamlamalar, birleştirmeler, kullandığı söz sanatları ve değindiği bilgiler bunu kanıtlamaktadır.
„Virani Baba Divanı“ ile „Virani Baba Risalesi“ adlı eserleri günümüze kadar gelmiştir. Özelikle Șahı Merdan Aliyi ve On Iki Imamı dile getiren çoşkulu övgüleri yer almaktadır.
Bu șiirlerinden, bir tanesini dile getirelim
Gel dilber ağlatma beni Şahı Merdan Ali aşkına,
Du cihanın Rehnümasi Şir-i Yezdan aşkına,
Şahım Hasan Pir Hüseyin Kerbela meydan için,
Lütfedip bağışla cürmüm Ali sübhan aşkına.
Imam Zeynel Abidin‘in abına yundun ise,
Arayıp kendi özünde Bakır‘ı buldun ise,
Ceddin Evlad-ı Muhammed Caferi bildin ise,
Rahman gel ol Şahı Merdan Ali imran aşkına.
Imam Musayı Kazım‘dır Ehli Beyt‘in serveri,
Canı aşkı nuş edenler müpteladır ekseri,
Șahı Şehidi Horasan İmam Rızadan beri,
Müptelayı merhamet kıl Kalb-i viran aşkına.
Şah Taki ile Naki‘nin bend oluban rahına,
Sadıkane ver Salavat Ehli Beyt ervahına,
Gafil olma yok vefası du cihan hublarına,
Gel feragat eyle gönül kamil insan aşkına.
Ey Virani çıkma yoldan doğru Raha gel beri,
Muhabbet şevkat senindir Ey Hasan-ül Askeri,
Evliyalar serfirazi Hünkar Hace Bektaş-ı Veli,
Sen ganisin ver muradım Mehdi devran aşkına.
Virani
Demir babanın, Viraniyle görüşmesi konusunda şu bilgiler aktarılmıştır: Demir Babaya, Arap ile Acem dillerini bilen bir kimsenin geldiği, müritleriyle Rumeliye geçtiği ve bu kişinin adının da Virani olarak söylendiği bildirilir. Ancak gaflet içnde olduğu ve „kutupluk“ davası güttüğü de ilave edilmiștir.
Demir Baba, manevi yönden kendisinin daha üstün olduğu hissini vermiștir. Demir baba, o tarihlerde yüz yirmi yaşına ulaşmış ulu bir ihtiyar imiș.
Virani, Demir Babanın batın kılıcıyla yenilir ve yere secde olur. Huzurunda dara duru, niyaz eder. Demir Babadan icazet ister. Ancak, Viraniye öğütler, nasihatlar verir. „Kişi, böyle sevdalarda olmasa gerek. Kuran-a uy, Sure-i Fatihaya kadar kaç harf olduğunu bilir misin? Onlardan geçmeyen veli olmaz. Bu kadar sahife(suhufla) dört kitabı yutsa bile. Kimse kusuruna kalmaz. “ Bu nasihattan sora Demir Baba, Viraniye icazet verir.
Bir çok Alevi ozanlarında da olduğu gibi virani, nerede doğduğu ve hangi tarihte Hakk‘a yürüdüğü hakkında kesin olmamakla beraber farklı rivayetler vardır. Abdülbaki Gölpınarlı, Alevi-Bektaşi Nefesleri adlı eserinde; Viraninin ölmediği, sırolduğu şeklinde bir inancın bulunduğunu nakletmektedir.
Necef Bektaşi Dergahında, üstünde tacı olan bir sütunun Viraninin sır olduğu mekan kabul edilerek ziyaret edildiği mevcut rivayetler arasındadır.
Viraninin doğum ve ölümü hakkında ki değer bir bilgi ise; Eldeki verilere göre tahminen 16. yüzyılın ortalarında Eğriboz Adasında doğmuş, 17. yüzyılın başlarında Hakka yürümüștür.