Hz.Muhammed gerçeğini ozanın şu mükemmel sözleri önemine uygun şekilde açıklıyor: “Alemlere nur doğdu, Muhammed doğduğu gece”. Muhammed, gerçek manasıyla alemlere nurdur. İstenildiği kadar bu gerçek çarpıtılsın, tahrif edilsin, yok edilmeye çalışılsın… Biz inanıyoruz ki; Muhammedin nuru dünya dönene dek -bütün karartma çabalarına rağmen- dünyayı nurlandırmaya devam edecektir.
Hz.Muhammed, Cebrailin kendisine bildirdiği ilk vahiyle yola koyuldu. Yıllarca bütün zorluklara rağmen insanlığı La ilahe illallah (Allahtan başka ilah yoktur) inancını kabul etmeye çağırdı. Aradan asırlar geçmiş ama bizce bu çağrı güncelliğini koruyor. Insanlar sözde Allahtan başka ilah olmadığına şahadet getiriyorlar. Ancak pratikte bu ilahın yerini maddiyat alıyor. Belki bazıları abarttığımız sanısında olabilirler. Fakat işin özü bu çağrının devam ettiği gerçeğidir. İnsanlar, Muhammed dönemindeki gibi putlara tapmıyorlar ama başka şeyleri putlaştırmışlar.
Bu putlaştırma somut olmadığından, bizlerinde anlatımları anlaşılmayabiliniyor. Gerçek olan; insanların günümüzde nefislerinin, hırslarının, ihtiraslarının, bencilliklerinin… esiri olduğu gerçeğidir. Bu doyurulamayan ihtiraslar zamanın modern putlarıdır. Putların olduğu yerde de Muhammedi davette olacaktır. Muhammedi davetin bilinmesi, tanınması, anlaşılması, kavranması için de Muhammedin bilinmesi gerekmektedir. Muhammed, çoklarının yaptığı gibi dar bir çerçevede, at gözlüğü bakışla, salt bir yönüne ağırlık verilerek bilinemez, kavranamaz.
Hz.Muhammedi anlamak istiyorsak, onu bir bütün olarak kavramaya çalışmalıyız. Dogmatik, yüzeysel, biçimsel bir yaklaşımla ele alırsak eksik bir kavrama sahip oluruz. Hatta salt inançsal yönden tanımaya çalışırsak yine eksik olur. Muhammedi bir bütün olarak tanımaya çalışmalıyız. Sosyolojik, toplumsal, tarihsel, psikolojik… ve tabii ki inançsal yönüyle. Böylece sağlıklı bir sonuca ulaşmış oluruz. Eksik, yanlış bir tanıma, Muhammede hakaret olarak kabul edilmelidir. Iyi niyetli dahi olsa Muhammedin kutsallığına, yüceliğine zarar vermek kabul edilemez.
Hz.Muhammed, yüce ahlakın, erdemin, insaniyetin, güvenilirliğin, paylaşımın, yiğitliğin, bilgeliğin, asaletin… temsilcisidir. Son peygamber olması dolayısıyla da diğer peygamberlerdeki güzellikler onda somutlaşmıştır. Bu manada her şeyiyle tamdır.
Hz.Muhammedi kısa bir makale ile anlatmaya çalışmak imkansız. Bizlerin yapmaya çalıştığı, Muhammedin doğru anlaşılması gerektiğidir. Muhammedi anladığımızda yaşamımızın manası farklılaşır. Tekrar belirtelim ki; Muhammedi bazı sınırlarla sınırlamak Muhammede hakarettir. Muhammede yanlış, yalan söylemler isnat etmek büyük günahtır.
Hz.Muhammedi dünyevi ihtiraslara araç yapmak büyük günahtır. Muhammedin peygamberliği insanlara doğru yolu göstermek, insanların dünyada ve ahirette saadete ulaşmaları içindir. Bu manada insanın dünya ve ahiret mutluluğu esastır. Insana zarar veren her düşünce, eylem Muhammedi mesaja zıttır. Belirttiklerimizi Teslim Abdalın bir deyişiyle noktalayalım:
Canım kurban olsun dost Senin yoluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Söyler misin cümle alem Dilinde
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Sen bir peygambersin Şeksiz gümansız
Sana inanmayan Dinsiz imansız
Teslim Abdal ne eyler Dünyayı sensiz
Adı güzel kendi güzel Muhammed