"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Yol nedir, ikrar nedir?

Yol nedir?
Yol; Doğuş noktasından, Hakka göç noktasına kadar ki yaşam sürecidir. Bu zaman süreci; Inanç, ibadet, usul, düzen, adet, kültür, gelenek, görenek, vs. olgularının tümüdür. Dolayısıyla insanoğlu, bu olgulara göre kendi manevi hayat tarzını geliştirip yapılandırmıştır.
Insan tarihine baktığımız da, iki yol vardır
Birincisi doğruları kapsayan ve ikincisi ise, yanlışları kapsayan yollardır. Günümüzde yol kavramı, daha çok inanç boyutunda algılanır. Dinde yol, Hakk ve hakikat yolu olarak tarif edilir.
Alimin aşkı yakarken beni,
Dönüp te yolunuza hiç gelir miyim?
Bin kere yaksanız şu bedenimi,
Hüseynin aşkından hiç döner miyim?
Ehli Beytin sevdası beni yakmışken,
Hünkarımın ışığı beni sarmışken,
Alim yollarıma güller dökmüşken,
Dönüp te yolunuza hiç gelir miyim?
Dar-ı Divanda durup ikrar vermişken,
3ler, 5ler, 40lar ile semah dönmüşken,
Belime Hünkarım kuşak sarmışken,
Çözüp te yolunuza hiç gelir miyim?
Sultanlarım gönül gözüm açmışken,
Alem-i Cihanı ters – yüz etmişken,
Şu bendime aşkın odunu vermişken,
Söndürüp te yolunuza hiç gelir miyim?
Sultan Alim Pazar Başım olmuşken,
Hünkarım yeşil elin çalmışken,
Mahmud-u Can alemlere dalmışken,
Çıkıp ta yolunuza hiç gelir miyim?
Mahmut Berber.
Yol; Sıradan bir niteleme değildir, bir inanç sistemini ifade etmektedir. Inanç sistemi ise, insanların manevi ahlakın dünyevi anayasasıdır; Uyulması, eksiksizce yerine getirilmesi gereken kural ve kaydeleri vardır. Dolayısıyla günlük hayat pratiğinde yaşanılan kayde ve kuralların doğrultusunda, Hakk ve hakikate götüren faktördür.
Alevileri, Hakk ve hakikate götüren yol, Hakk Muhammed Ali yoludur. Çünkü Muhammed Ali yolu, sevgi üzerine inşa edilmiş inanç ve ibadet pratikleri olan, kendine özgü yaşama tarzını geliştirmiş ilkeli bir yoldur. Yol, dinin özü ve dinin özü ise, yaşamın özüdür. Yolun temel esası Allahı bir, Muhammed Mustafayı resul, Kuran-ı Allahın ilahi kitabı ve Şahı Merdan Aliyi ise, veliyullah kabul etmektir. Kuran, insanların zahiri alemde ki manevi ahlak anayasasıdır.
Alevi inancının temel ahlaki kuralı, Dört Kapı Kırk Makam şeklinde ilkeleşen ve insanı, Insan-ı Kamil olmasını sağlayan ilkelerdir. Bu ilkeler aşama aşamadır. Pir Hünkar Hace Bektaş-ı Veli bu ilkeleri, şöyle özetlemiştir: „Kul yani insanoğlu; Hakk ile hakikate kırk makamda erer, ulaşır, dost olur.“ Bu makamların onu şeriat içinde, onu tarikat içinde, onu marifet içinde ve onu da hakikat içindedir.
Arif olmak kişinin kendi özünü tanımasıdır, bilmesidir, Zahiri yani dünyevi manada ve batıni yani bilinmeyen alem anlamında kendini bilmek biribirinden farklıdır. Batıni anlemde kendini bilmek Hakkı bilmektir, her türlü nefsten arınıp paklanmaktır.
Batın aleminde gönül Hakkın mekanıdır, mekan beşeri aşk ile değil ilahi aşk ile dolmuştur. Öylesine dolmuştur ki Hakktan gayrı başka bir zerreye yer yoktur. Bu yüzdendir ki Hakk aşkı ve muhabbetiyle dolu olan gönül, Alevi inancında beytullahtır ve kabe olarak tanımlanır.
Sonuç itibariyle insanoğlunun, Allahın belirlediği faziletleri aşama aşam yaşayıp yetkin hale gelmesidir. Hakk mertebesine yükselip, orda Hakk ile Hakk olmasıdır. Tekrardan yaradana yani özüne dönmesi, Onunla beraber ve bir olmasıdır.
Ikrar nedir?
Öncelikle şunu belirtelim ki Muhammed Ali yolu, ikrar üzerine kurulmuştur. Ikrar sözlük anlamı; Söz vermek, yemin etmek, biat etmek, bağlılık anlamlarına gelmektedir.
Alevilikte verilen ikrar; Allahın birliğine, Muhammed Mustafanın peygamberliğine, Şahı Merdan Alinin Veliahtlığına itaat etmek, Ehli Beyte muhabbet ve Mürşid-Pir buyruğuna riayet etme sözüdür. Verilen ikrar, bilerek ve gönülden verilir.
Ikrar erkanı, Kal-u Bela yani Bezmi Eleste dayanır. Allah ruhları yaratırken, Ruhlar Allahın varlığını ve birliğini tasdik ederek ikrar vermişlerdir. Onun illahi kuvvetine inanıp bağlılıklarını dile getirmişlerdir. Ilk ikrar, Allah ile melek Cebrail arasında olmuştur. Allah, melek Cebraili yaratırken kendisine sorar “sen kimsin ben kimim?” ve melek Cebrail, “sen yaradansın ben ise yaradılan” buyurmuştur. Işte ikrar aktının temeli, burda atılmıştır. Allah, aynı soruyu Şeytana da sormuştur fakat Şeytan, ikrar vermemiş yani Allaha itaat etmemiştir.
Alevi erkanında ikrar vermedeki amaç Kal-u Beladan beri verilen ikrarı hatırlatmaktır, insanlığın ilk ikrarına göndermedir. Dolayısıyla yola girmek isetyen yani talip olmak isteyen kişinin, bilerek ve gönülden inanıp, Cem erkanında toplum ve pir huzurunda söz verip, yolun kurallarını, ilkelerini yerine getirmekle mükelleftir. Burdaki amaç iyi insan, faydalı insan, uyumlu insan olmaktır.
Sonuç itibariyle ikrarın amacı
* Hatayı azaltma, özgürce bireye öz güven kazandırmak,
* Insanı vasıflı kılmak, eğitimle geliştirmek,
* Bireyin özgür gelişimi ve toplumsal dayanışmasını desstekleme,
* Insanların dayanışmasının, gelişmesinin, bireyselliği aşmanın aynı zamanda inancının gereği olduğunu bilinmesidir.
* Çıkarsız, riyasız, ödünsüz, hiç bir fark gözetilmeden yerine getirilmesi, anlayış ve inancında odaklaşır.
* Yaşamı doğru ve güzel kılma, sevgi ve dostluk zenginliğini geliştirmektir.
Ikrarın esas amacı, kişinin bu ilkeler sonucu bireysellikten kurtarıp toplumsal kılmaktır. Dolayısıyla Allaha, topluma, evrendeki tüm değerlere karşı kendini sorumlu his edip sorumluluğunu yerine getirmesidir.