Öncelikle doğru ve yanlış nedir ona bakalım
Doğru akla, mantığa uygun ve ahenk içinde olan her ne varsa ona doğru denilmiştir. Diğer bir deyimle faydalı düşünceler, hal ve davranışların bir bütününü kapsayan kavramdır.
Yaşnış ise, akla, mantığa uygun olmayan ve zaralı her ne varsa onların tümünü kapsar.
Yüce Allah, Ehli Beytten her çeşit pisliği ve kötülüğü giderip temiz kılmıştır. Onların ismini ağzına alanlar Şeytanın şanı ve buyruğu olan hakkaretten, hor görmekten, aşağılamaktan, kibirlikten, kıskançlıktan, çekememezlikten hele hele küfürden uzak durmalıdır.
Ehli Beyt, arıdır ve arıtıcıdır. Onalara uyanlar, arınır ve pak olurlar. Yani temiz olmayan, bir başkasını arındırıp temizlemeyez. Dolayısıyla Hidayete ulaşmak isteyen, Ehli Beytin eteğine tutunmalı ve arınmak isteyen, Ehli Beytin ilim ve gönül muhabbet ummanına dalmalıdır.
Olabilecek en büyük hata, doğruyu yanlışa alet etmektir. Şeytanın buyruğuna uyanlar istedikleri kadar Aleviyim desinler fakat değildirler. Çünkü Alevilik, dilde değil gönülden verilen ikrar ve bağlılıktan ibarettir. Sonuçta gönül davasıdır ve gönülde ise, Hakk vardır. Unutmayalım ki Hakkın olduğu ve anıldığı yerde, kötülük yoktur sevgi ile hoşgörü vardır.
Alevi insanının saklamak değil paylaşmak olur özü, Eleştirmek değil çözüm olmaktır sözü, Yıkmak değil yapmakta olur gözü. Diğer bir deyimle Alevilikte çözüm, saldırmak değil sarılmaktır. Bu felsefe düşüncesiyle yaşıyan ve yaşatan canlara duamız; Güzel düşünen beyin, sevgiyle varolan yürekler daim olsun.
Alevi inancında, Erdemli insan olmanın amacı; Olduğumuz kişiden, olmak istediğimiz kişinin olgunluğuna erișmektir. Cehaletin bataklığına saplanmamak için, birilerinin akıl cantacılığını yapmamak için, tüm kötülüklerden-kötü alışkanlıklardan arınmak için Muhammed Mustafanın irfanı, Şahı Merdan Alinin ilmi, Ehli Beytin hoşgörüsü, On Iki Imamların kararlı duruşuyla ve onların hizmet anlayışıyla kendimizi yoğurmalıyız ki Erdemliğin vasfına, aklın olgunluğuna varabilelim.