Allah; Henüz tecellinin ortaya çıkmadığı zuhursuzluk aleminde gizli bir hazine iken, bilinmeyi istemiștir. Onu kavrıyabilecek, yoktan varoluşu idrak edebilecek ve Onun gibi yaratıcı gücüne sahip olabilen, akıl ve düşnce özeliğiyle donatılmış insanoğlunu yaratmıștır.
Insan Hakk‘ta Hakk insanda,
Ne ararsan var insanda,
Çok marifet var insanda,
Mademki ben bir insanım.
Aşık Daimi
Yoktan varoluş inancına göre Kainat; Sevgi ve ilahi aşk özelikleri üzerine yaratılmış, inşa edilmiştir. Bu varoluş sürecinde insanoğlu başta olmak üzere, bütün kainat; Özü, öze ulaştıran belli evrelerden geçmesi gerekir. Bu evreler;
1- Erdemliğe ulaşma evresi,
2- Varlıkların birliğine ulaşma evresi ve
3- Allahın birliğine ulaşma evresidir.
Ham ervahlıktan erdemliğe, erdemlikten, varlıklar birliğine ve Varlıklar birliğinden de Allahın birliğine ulaştıran yeğane ilahi güç, sevgidir. Allahın, zahir ve batın ilmine nail olmuş Şahı Merdan Ali ise; Bu evrenlerin bir bütünüdür, irşad kapısıdır.
Insanoğlunun görevi de, irşad kapısına varıp yetenek ve kabiliyeti ölcüsünde bu evrelerden payına düşen nasibini alıp; Erdemli, olgun, marifetli insan olmakla birlikte Sırr-ı Hakikat kapısında, Allahın sıralarına nazil olup, Onun benliğinde eriyip, öze varmasıdır.
Yoktan varoluş, yaratılış; Zahiri olarak yaratılan, yaratanın görünüş alanına çıkışıdır. Bu görünüş alanının merkezinde ise, insan vardır. Insan, evrenin „küntü kenzidir“ (gizli hazinesidir); Kainatın bir aynasıdır.
Kainatın aynasıyım,
Mademki ben bir insanım,
Hakkın varlık deryasıyım,
Mademki ben bir insanım.
Aşık Daimi
Hakk Kelamından kaynak verecek olursak; “Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız (Kaf Suresi, 16cı Ayet.)” denmektedir.
Hz.Muhammed Mustafa ise; “Allahın evi, müminlerin kalbidir” der. Ve bundan dolayıdır ki Aleviler; Kabemiz Kamil-i Insandır derler.
Tevratı yazabilirim,
İncili dizebilirim,
Kuran-ı sezebilirim,
Madem ki ben bir insanım.
Aşık Daimi
Insanın sadece küçük bir bedenden oluşmadığını Şahı Merdan Ali, şöyle ifade etmektedir; „Sen kendini küçüçük bir bedenn sanıyorsun; Oysa ki koskoca bir evren sende dürülmüştür. Sen ey insan, açıklayıcı bir kitap gibisin; Harfler içteki sırları açığa vuran vasıtalardır. Derman sende, ama senin haberin yok.” Dolayısıyla insanoğlu, tanrının konuşan dili ve ağzı olmuştur. „Sen seni bilirsen yüzün Hüda,da dır; Sen seni bilmezsen, Hakk sende cüdadır“ sözü de bunun ispatıdır.
Tanrısal görünüşün en olgun örneği, Şahı Merdan Alinin nesnel varlığıdır. Şahı Merdan Ali, en olgun ve yetkin insandır. Kamil ve erdemliğin bütün faziletlerine sahip olan Şahı Merdan Ali, Alevilerin ibadet ve inancının mıhenk taşı olmuştur. Tanrısal görünüşün onda belirmesi bu insan üstü yetkinlik ve özelikleri nedeniyledir, Allahın gizli sırlarına erişmiş ve Onun benliğinde eriyip yok olmasındandır…